Kıbrıslı Türk olmak garip şey. Düşünsene, ülken tanınmıyor. Kimi kukla, yasa dışı diyor, kimi yavru vatan diyor, kimi sonuna kadar KKTC diye, kimiyse birleşik Kıbrıs diye haykırıyor… Oysaki Almanya sadece Almanya’dır, İtalya sadece İtalya… Hâl böyle olunca yeşil hattın bir tarafına Real Madrid gelirken, öbür tarafına Luton Town bile gelemiyor. 2007’de o kadar heyecanlanmıştık oysa… Fakat futbol, bulunduğumuz uluslararası izolasyondan dolayı körelmekte olan alanlardan sadece bir tanesi.
Ben de kendime kendimce sanatçı dediğim için sanattan, ya da daha doğrusu sanatsızlığımızdan bahsetmek istiyordum bu yazıda. Geçtiğimiz yazın neredeyse tamamını bunu düşünerek geçirdim hatta. Kıbrıslı Türk’ün kendine has sanatı gün geçtikçe yok oluyor arkadaşlar… Çok değil, sadece birkaç yıl önce Kamran Aziz’in, Sıla 4’ün şarkılarını anonim sanıyordum ve yalnız olmadığımdan adım gibi eminim. Unutuyoruz… Şarkıların kendilerini henüz unutmadık ama o yolda emin adımlarla ilerliyoruz ve bu düşünce beni epeyce ürpertiyor. İçinde bulunduğumuz statükoda tam anlamıyla eriyip gidiyoruz.
Gün geçtikçe televizyonlarımızdaki yerli prodüksiyonlar yerlerini çeşitli ithal dizilere, yarışma programlarına bırakıyor. Bütün bunları derken hâlihazırda sanatını, programını yapıp belirli bir kitleye hitap eden insanların olduğunun da farkındayım, fakat elde ettikleri ilgiden kesinlikle çok daha fazlasına layıklar. Yine yanlış anlaşılmasın, ithal yapıtlara savaş açmak da gayelerimden değil. Bunlar her zaman hayatlarımızda vardı, ama yerli üretimimizin başımızın üstünde apayrı bir yeri vardı. Lakin, “Bu kadar konuşuyorsun, peki ya önerin ne?” diyecek olursanız size maalesef sadece bütün bunların uluslararası topluluğu terkimizle başladığını bildiğimi ve bulunduğumuz bu durumdan derhâl kurtulmamız gerektiğini söyleyebilirim. Bunun yeni bir konu olmadığının ve hayli karmaşık bir konu olduğunun farkındayım ama kaybedecek hiç ama hiç zamanımız kalmadı.
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” demiş Atatürk mesela. Fakat eğer öyleyse bir an önce harekete geçmezsek toplumumuzun durumu ne olacak düşünmek bile istemiyorum, zira bizim kopmakta olan tek hayat damarımız sanat değil…
Sanatın her alanındaki yerli değerlerimize KKTC organizasyonlarında daha çok yer verebiliriz .Medyada tanıtım programlarıyla kamuya anlatılabilir sanatımız ve sanatçımız.
Fakat bana göre en güzeli okullarda yerli sanatçılarımızı okula davet edip birebir öğrenciyle buluşturmak .Hem de bunun eğitim bakanlığının müfredat programlarıyla gerçekleştirilmesi.