2018 yazı benim için hayli ilginç oldu. İngiltere’de okuyan biri olarak artan kurun karşısında karalar bağlamak mı dersiniz… İlk defa çok sevdiğim kardeşim olmadan bir yaz tatili geçirmek mi… Ya da son olarak çoğu öğrencinin geçirdiği, kronik bir hastalık gibi üzerimize yayılan “yaz dönemi yapacak bir şey bulamama” sendromu mu…
Bir gece kafamı böyle tatsız düşüncelerle doldurmuştum. Çareyi internette aradım ve kendimi peş peşe videolar izlerken buldum. Çok sevdiğim, karizmatik, şen şakrak ve inanılmaz zeki bir astrofizikçi olan Neil DeGrasse Tyson’ın videolardan birinde sarf ettiği sözlerse beni derin düşüncelere itti:
“…eğer evreni oluşturan bileşenlere bakarsanız, birinci bileşen hidrojendir. İkinci helyumdur. Sonraki de oksijendir. Daha sonra karbon ve nitrojen gelir. Bunlar evrendeki en yaygın ilk dört elementtir. Şimdi de kendimize (insanlara) bakalım. Vücudumuzda en çok bulunan molekül sudur. Hidrojen ve oksijenden oluşur. Eğer vücudumuzda en çok bulunan elementleri sıraya dizerseniz (kimyasal olarak etkisiz olan helyum dışında) yine aynı sırayı görürsünüz:
- Hidrojen
Evrenle aynı.
- Oksijen
Evrenle aynı.
- Karbon
Evrenle aynı.
- Nitrojen
Evrenle aynı.
Demek ki, sadece biz evrenin içinde yaşamıyoruz. Aslında evren de bizim içimizde yaşıyor.”
Her ne kadar Neil DeGrasse yaptığı en yaygın elementler sıralamasına karbonla nitrojen arasında bulunması gereken neon ve demiri eklememiş olsa da, anlatmaya çalıştığı konu önemini yitirmiyor.
Biz insanlar, kendimizi özel gören, “evrimin son halkası” veya “dünyadaki en zeki varlık” olarak tanımlayan canlılarız. Hâlbuki evrende en çok bulunan elementlerden oluşuyoruz. Bu bizim düşündüğümüz kadar özel olmadığımız anlamına mı geliyor?
Tam tersi! Bizi oluşturan her bir atom, milyarlarca yıl önce yanan yıldızların içinde muazzam kimyasal reaksiyonlar sonucu oluştu. O atomlar evrenin dört bir yanından kütle çekim kuvveti sayesinde bir araya geldi. O atomlar sayılamayacak kadar çok kez titreştiler, birbirlerine çarptılar ve sonunda sizi meydana getirecek molekülleri oluşturdular. O atomlar, aklımızın alamayacağı kadar karmaşık ve destansı bir yolculuğun sonunda bizi yarattılar.
Bir dahaki sefere, aklınızdan kötü bir düşünce geçiyorsa, eğer sevgilinizden ayrılmışsanız veya herhangi bir şekilde kendinizi değersiz hissediyorsanız, bu sözler aklınızda bulunsun.
Carl Sagan’ın da dediği gibi:
“Aslında hepimiz yıldız tozundan yapılmayız.”
Not: İsteyenler için videonun linki: https://www.youtube.com/watch?v=2rY1atSks2o
Anladığım kadarıyla benim çıkardığım sonuç bizler yıldızlarla kardeşiz öyle mi Fikret?