Ne Olacak Bu Dövizin Hâli?

Özellikle son aylarda artış gösteren döviz kurlarının Kıbrıslı Türk tüketici üzerindeki etkisini hepimiz yakından takip etmekle birlikte, derinden hissediyoruz. Türk Lirası’ndaki uzun süreli değer kaybını Türkiye ekonomisinin büyümek için yurtdışından gelen sıcak paraya muhtaç olmasına ve bu içe doğru sıcak para akımının jeopolitik nedenlerden dolayı önemli derecede azalmasına, ayrıca ekonomik performanstaki düşüşün önüne geçmek için alınan tedbirlerin yetersiz ve rötarlı olmasına bağlayabiliriz. Bir itfaiyeci olsaydınız, yangın çıkacağını bilmenize rağmen, olay yerine geç gidip üstüne üstlük yayılmış yangına az su sıkar mıydınız?

 

Her zaman, “Tamam da biz KKTC olarak ne yapabiliriz ki?” diyoruz. Türk Lirası’ndaki değer kaybını etkileyecek ekonomik gücümüz yok; ancak bu değer kaybının getirdiği yaşam standartlarındaki düşüşü etkileyecek gücümüz var olmasına var da biz istemiyoruz. Birçoğumuz alabilecek finansal gücümüz olmamasına rağmen, son model Mercedes-Benz ve BMW arabalar istiyoruz ve en kötüsü, borca girip alıyoruz. En az €40,000 vadesiz borç alındığını varsayarsak, aylık 5000 TL olan bir maaşın tümünün de bu borca yatırıldığını düşünürsek yaklaşık 5 yılda ancak ödeyebiliyoruz. Arabaların pahalı olduğu bu dönemde, çalıştırıldığı anda değeri yarıya inen bir varlığa yatırım yapmak mantıklı değil.

 

Yüksek dövizin getirdiği sıkıntıları minimuma indirmek için, bazı fedakârlıklar yapmak gerekir. Türk Lirası cinsinden ödenen maaşların dövize karşı yetersiz kaldığı bu dönemde, kısa dönemsel bir çözüm yolu olarak döviz borcuna girmekten kaçınılmalı. Ancak, kalıcı bir çözüm yaratmak istersek, ülke olarak üretmek zorundayız. Bunları önerirken “idealist” bir bakış açısına sahip olduğumu da düşünmeyin, KKTC yüksek teknolojili üretim tekniklerine sahip olmadığı için üreteceğimiz malların araba, uçak, vb. olması gerektiğini değil, evimizde günlük kullandığımız eşyalar olmasını savunuyorum. Bunun sonucunda yurt dışından gelen günlük araç gereçlere olan talebimizi azaltmak, dövizin yaşam standartlarımız üzerinde yarattığı olumsuz baskıyı azaltacaktır.

 

Günümüzde büyük bir çoğunluğumuz için şüphesiz en çok cep yakan masraf elektrik faturalarıdır. KKTC hükûmetinin son zamanlarda yaptığı zamlar –vatandaşların düşündüğünün aksine– kaçınılmazdır. Gerek Türk Lirası’ndaki değer kaybı gerekse ABD’nin İran’la yapılan toplu anlaşmadan tek taraflı çekilmesinden oluşan petrol üretimindeki ani düşüş, ithal ettiğimiz petrol fiyatlarının hızla artmasına neden oldu. Hükûmetin bütçe durumu ele alındığında, geniş çaplı yenilenebilir güneş enerjisi projelerini hayata geçirmek şu an için söz konusu değil. Ancak, kişisel bazda evin çatısına kurulabilecek güneş paneli sistemleri ülkemizde mevcut olup, fiyatları da kullanılan elektrik miktarına göre €5000’dan başlamaktadır. Bu durumda, KKTC hükûmetinin, mali durumu yetersiz olup güneş paneli satın almak isteyen ev halkına gereken sübvansiyonu sağlaması, petrol ithalatının azalmasıyla dövizin KKTC ekonomisi üzerindeki etkisini bir nebze rahatlatacaktır. Ayrıca, yenilenebilir güneş enerjisinin havayı kirletmeme gibi çok kötü yan etkileri de vardır (!).

 

Son olarak, KKTC vatandaşı olmayan kişilere verilen konut iznini, hükûmet tarafından zamansız bir hamle olarak niteleyebiliriz. Alınan karar sonucunda, yabancılar tarafından alınabilecek konut sayısı birden üçe çıkarıldı. Ev fiyatları zaten hızla artıyorken, yabancı yatırımcılara daha fazla konut izni vermek, önüne geçilemeyecek bir konut balonunun temelini atmaktan başka bir şey değildir. Peki bu ne anlama geliyor? Düşük sosyoekonomik sınıftaki KKTC vatandaşları ev alırken hem döviz kurundan hem de yükselen konut fiyatlarından zorluk çekecek; hâlihazırda konut sahibi olan vatandaşların yükselen konut fiyatları dolayısıyla açığa çıkan “zenginlik etkisi” (wealth effect) ile psikolojik olarak harcamalarını artırma olasılığı yükselecek. Türk Lirası’ndaki değer kaybından oluşan yüksek enflasyon döneminde, tüketicinin harcamalarını artırması fiyatların daha da artmasını tetikleyecektir.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir