Küresel ısınma, günlük yaşantımıza girmiş ve önümüze sıklıkla çıkan bir konu. Adına yazılan makalelerin her biri küresel ısınmanın ne kadar güçlü olduğuyla ve Dünya’nın gidişatında değişim olmazsa sonuçlarının geleceği büyük ölçüde etkileyceğiyle ilgili; belki de bir geleceğin olmaycağıyla. Peki gündemi uzun zamandır etkileyen bu konu hakkında ne biliyoruz? Veya konuya yeterince sosyal ve akademik değer veriyor muyuz?
İklim ve İklim Değişimi Nelerdir?
İklim değişimi, küresel ısınma ile birlikte hayatımıza giren terimlerden olup, küresel ısınma ile aynı anlamı taşımamaktadır. İklim, kelime anlamıyla bir bölgedeki 30 yıllık ortalama hava durumu olmakla birlikte Dünya üzerindeki yaşamın da önemli bir parçasıdır. İklim değişimi, genel hava durumunun belirli bir zaman içerisindeki değişimine verilen isimdir ve geçmişten günümüze kadar gerçekleştirilmiş tüm araştırmalar hava sıcaklığındaki 1 ve 2 derece arası değişimlerin iklimsel alanda Dünya üzerindeki yaşamı etkileyen Küçük Buz Devri (1450-1850 MS) gibi çağlara yol açtığını göstermiştir.
Günümüzdeki paleoklimatik araştırmalar küresel iklim değişimlerinin geçmişten daha hızlı ve etkili olabileceğini göstermekle birlikte birçok bilim insanı bunun bu değişimlerin insanoğlunun Dünya üzerinde etkisinin bir yansıması olduğuna inanmaktadır. Bu hızlı değişimlerin yeni bir çağ olan “Anthropocene” -yani insan faaliyetlerinin iklim değişimi üzerinde etkili olduğu- bir devire neden olduğu ve bu hızlı değişimin küresel ısınmayı beraberinde getirdiği önemli tartışma konularındandır.
Küresel Isınma ve İklim Değişiminin Kıbrıs ve Akdeniz Üzerindeki Etkileri:
Dünya’nın en kozmopolit bölgelerinden biri olan Avrupa’da sera gazlarının emisyonu her geçen gün artmakta ve atmosferin terkibini değiştirerek, iklim değişimlerine yol açmaktadır. Avrupa ülkelerinde gittikçe artan atmosferik sıcaklık ve düşüşe geçen yıllık yağış oranı yapılan araştırmalarda tespit edilmiş, Akdeniz bölgesi ve Kıbrıs’ın da uzun vadede kuraklıkla karşı karşıya kalacağı belirlenmiştir.
Bunları okurken “Geçen gün sel aldı götürdü bizim burayı!” dediğinizi duyar gibiyim. Bunun nedeni, Dünya İklim Araştırmaları Programı kapsamında İtalyan bilim insanları Diodato ve Bellochi tarafından Akdeniz iklimi üzerine yapılan araştırmada irdelenmiştir. Yapılan araştırma sonucu, eylül ve kasım aylarının iklim değişiminin en çok hissedildiği aylar olarak tanımlanması ile birlikte, geçtiğimiz yıllarda eylül ve kasım ayları arasında yağış yoğunluğunun ve fırtına oluşumunun arttığı gözlemlenmiş, fakat bunun geçici bir süreç olduğu belirlenmiştir.
Küresel ısınma sonucu iklim kemerlerinin kuzeye kaymasıyla birlikte, İngiltere ve İskandinav ülkeleri gibi Avrupa’nın kuzeyinde yer alan ülkelerde daha ılıman bir iklim oluşumu beklenirken, Akdeniz ülkelerinin ise kuraklıkla karşı karşıya kalması beklenmektedir.
Atılan Adımlar:
2015 yılında Paris (İklim) Anlaşması kapsamında, tarihte ilk kez 195 ülke birlikte adım atma kararı almıştır. Bu anlaşmanın temel iki amacı, karbon emisyonlarının azaltılmasıyla 1 derece yükselmiş olan küresel sıcaklığın 1.5 dereceyi geçmemesini sağlamak ve iklim değişimlerine karşı en korunmasız olan ülkeleri bu konuda desteklemek olarak belirlenmiştir.
Ülke liderleri karbon emisyonlarına getirilen limitleme ile ilgili çalışmalarını başlatmışken, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu anlaşmanın bir parçası olmayacağını açıklamasından sonra, 2018’in başında Paris Anlaşması’nın geleceği sorgulanmaya başlanmıştır. Dünya genelindeki karbon emisyonunun neredeyse %25’ini üreten ABD’nin bu anlaşmadan geri çekilme kararı sadece Paris Anlaşması için değil, Dünya’nın geleceği için de büyük bir tehlike yaratmaktadır.
Paris Anlaşması’nın günümüzdeki hedefini 2100 yılına kadar olacak olan küresel sıcaklık artışını, ABD’nin yardımı olmadan, 3,6 dereceyi geçmemesi olarak bildirmiş ve bu alanda özellikle Avrupa ülkelerinde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. AB, 2050 yılına kadar karbon emisyonlarını %80 ile %90 oranında indirme ve minimal karbon emisyonuyla ekonomiyi geliştirme yolundaki ilk hedefini, 2020 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %20 oranında azaltmak olarak belirlemiştir.
Değişime “Evet”:
Dünya’nın önde gelen liderleri ve ülkeleri, insanoğlu tarihinin en kritik iklim değişimine ciddi adımlar atarak tepki gösterirken, bizim üzerimize düşen ise bu konu ile ilgili bilgi sahibi olmak ve harekete geçmektir. Güzel adamız, Kıbrıs’ımız tehlikedeyken, bizim yapabileceğimiz önce bireysel sonra da toplumsal değişimler geleceğimiz için kritik rol oynamakla birlikte, toplu taşıma, bisiklet kullanımı veya aile başına tek araç kullanımı atabileceğimiz bireysel adımlar arasında yer almaktadır.
Var olan düzenin değişimi üzerine önce bağımsız bireyler olarak, daha sonra da bilgilendirici projeler düzenleyerek sesimizi daha geniş kitlelere ulaştırmalıyız. Birlik olduğumuz sürece Kıbrıs halkı için “imkânsız” yoktur.
Geleceğiniz, geleceğimiz için çok geç olmadan, değişime “EVET”.