Kürtaj Sorunsalı

Beklenmeyen bir gelişme, beklenmedik bir bebek. Potansiyel ebeveynlerin alması gereken büyük bir karar. Bebeği istiyor muyuz? Bakabilecek miyiz? Finansal olarak güvencemiz var mı? Böyle büyük bir sorumluluğu kaldırabilecek miyiz?

 

Bu soruların cevabı her zaman “evet” olmayabiliyor ve bazen ebeveynler ortak bir karar alıp bebeği aldırmaya karar veriyor. Kürtaj ahlaki olarak doğru mudur, değil midir tartışmayacağım. Bana göre her çocuk sevilmeyi, iyi bir yaşam sürmeyi, parayı düşünmemeyi ve çocukluğunu yaşamayı sonuna kadar hak eder. Bunları sağlayamayacak ebeveynlerin ‘’İnsan öldüreceğiz, yuh!’’ deme gibi bir lüksü yok. Bilim sayesinde hepimiz biliyoruz ki belirli bir evreye kadar fetüs hiçbir şey hissetmiyor, o yüzden ‘’Acı çektiriyorsunuz, öldürüyorsunuz.’’ gibi argümanlar da bana göre tartışılamaz.

 

Ancak kürtaj söz konusu olduğunda, aklımı kurcalayan çok önemli bir mesele var: Eşitlik. Üç senaryo sunacağım. Senaryoların üçü de heteroseksüel çiftler üzerine yoğunlaşıyor, çünkü KKTC yasaları ve toplum bakış açısı gereği LGBTQIAA çiftler için çocuk resmen imkânsız gibi bir şey (ileride bundan daha fazla bahsedeceğim). Senaryolar böyle:

 

İki ebeveyn de ortak veya kişisel nedenlerden dolayı bebeği istemiyor. Kürtajın yasak olmadığı çağdaş ülkelerde yaşıyorlarsa eğer, bir kliniğe gidiyorlar ve bebeği aldırıyorlar. Kendilerini duygusal ve finansal olarak hazır hissettiklerinde ise çocuk istediklerine karar veriyorlar veya tamamen çocuk istemiyorlar.

 

Buraya kadar her şey normal.

 

Baba çocuğu istemiyor, anne istiyor. Sonuç? Genel olarak konuşursak, kürtaj olmuyor ve anne çocuğu doğuruyor. Yasalar diyor ki, anne finansal olarak desteklenmek zorunda. Dolayısı ile baba hamilelik boyunca ve çocuk doğduktan sonra destek vermeye devam ediyor. Baktığınızda normal bir durum, tek bir ebeveyn ortak çocuğun yükünü üstlenmemeli. Baba çocuğu istemese de istese de destek verecek diyor yasalar, babalar da hâliyle destek veriyor.

 

İşler asıl burada garipleşiyor.

 

Ya baba çocuğu isteyen tarafsa ve anne istemiyorsa? Mantık ‘’kadının vücudu, kadının kararı’’ diyor. Bir kadın olarak katılıyorum. Fakat kendini bir feminist olarak tanımlayan biri olarak, ya eşitlik? Evet, benim vücudum ve ben taşıyorum ama sadece benim çocuğum mu, tek başıma mı yaptım? Hayır. Partnerim bebeğe bakabileceğini, büyütebileceğini söylerken, ben neden tek başıma gidip aldırıyorum? İkinci senaryoda sadece ben istemiş ve bebek doğmuşken, neden partnerim istediğinde yine kararı ben veriyorum? Cevaplar sadece bir yerde birleşiyor: bebeği 9 ay boyunca sen taşıyorsun, top sende.

 

Argümanlar kafa karıştırıcı yerlere gidiyor. Bence burada devletin araya girmesi gerekiyor. ‘’Devlet kişisel yaşamımıza karışamaz!’’ diye bir tartışmaya girebilirsiniz ancak bu çok iyimser olur. Devlet baktığınızda her şeyinize karışıyor, neden buna karışmasın? Peki nasıl karışsın?

 

Mesela desin ki: Evet, bebeği istemiyorsun. Buna saygı duyacağız, sana gerekli tüm desteği baba ile birlikte sağlayacağız. Hamilelik sürecinin işini ve hayatını engellemeyeceğinden emin olacağız, çocuk doğduktan sonra da sana ve çocuğuna destek vermeye devam edeceğiz. Eğer istemiyorsan, baba tek başına bakacak ve biz de onu finansal olarak destekleyeceğiz.

 

KKTC standartlarına göre fazla iyimser görünüyordur, eminim. Lakin, devletin sosyolojik konulara ve aile sorunlarına ilgi gösterdiğini pek sanmıyorum. İlgi gösteriyorsa bile ben anlamamışım. Sözün özü, KKTC standartlarında böyle düşüncelere dalmak için fazla erken fakat benim ütopyamda, ideal dünyamda ve ideal yurdumda eşitlik, en azından kürtaj ve çocuk konusunda, böyle sağlanmalı.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir