2018: Nasıl Bir Seneydi?

Hanımefendiler, beyefendiler.

Küçüklerimiz, büyüklerimiz ve sevgili arkadaşlar:

Gündüzlerin geceleri, haftaların ayları kovaladığı bir yılı daha tamamlamak üzereyiz. Âdettendir, sene sonuna yaklaşıldığı zaman, geride bıraktığımız senenin nasıl geçtiğine bakılır, tahliller yapılır, yorumlar ortaya atılır. Bu analizin ardına elbette yeni yıl dileklerini sıralamak bu âdetin olmazsa olmaz bir parçasıdır.

 

Gelin, hep birlikte 2018’de olanlara bir bakalım. Gündemin çok hızlı değiştiği şu zamanlarda acaba neler sığmış 365 günün içerisine; nasıl bir sene geçirmişiz?

 

Bireyselden dünyaya doğru gidelim. İlkbaharda lisansı bitirdim, ardına Mısırix’li ve hareketli bir yaz mevsiminden sonra -hiç hesapta yokken- kendimi yüksek lisans yapmak için Roma’da buldum. Gerçekten bir sene sonra neler olacağını çok da kestiremiyor insan. Kestirdiğini sansa bile, işler her zaman plana göre gitmeyebiliyor.

 

Güzel adamızda seçimlerle başladı sene. İlginç bir süreç, ilginç sonuçlardan sonra kurulan dörtlü koalisyon hükûmeti 2018 yılını tek parça olarak tamamlamayı başardı. Akabinde belediye seçimleri geldi. Belediyeler battı mıydı, batıyor muydu arasında geçen tartışmalar sonucunda çoğu belediyemiz aynı başkanı tekrar seçerek yola devam etti.

 

Rusya’da gerçekleşen ve Fransa-Hırvatistan finali ile sonlanan, Dünya Kupası da Haziran ayında yaşanan başka heyecanlı bir olaydı. Futbolseverlerin bu kadar yaygın olduğu ülkemizde, seçimlerin yanına gündemi meşgul eden bir diğer unsur olarak yerini korudu bu müthiş organizasyon. Elbette tek seçimler bizde olmadı. Türkiye, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi” diye adlandırdığı yeni yönetim sisteminin ilk seçimlerini gerçekleştirdi. Böylelikle, orada yaşanan tartışmalar, “kim kazanırdı” gibi sıradan seçim yorumları, belediyeler ve futbolun yanına yerleşerek üçüncü gündem maddesini oluşturmuş oldu.

 

Yaz mevsimi, rahat zamanı. Denize girer çıkar, karpuz hellimin tadına varırız derken Türk Lirası krizinin kapımızı çalmasıyla herkesin rahatı şöyle iyice bozuldu. Temmuz sonu tırmanışa geçen döviz kurları ile hop oturduk hop kalktık. Bankadaki sterlin borcundan, dükkanın sterlin kirasına ve arabanın avro taksitine kadar her şey etkilenecekti çünkü. Maalesef, ithalat bağımlısı bir ekonomi olduğumuzdan dolayı, bu tarz krizlere karşı hiçbir bağışıklığımız bulunmuyor. Böyle olunca, en temel tüketim maddesine kadar gelen acayip zamlarla sarsılmaktan başka çare kalmıyor insana. Allah’tan kapıların açık olmasıyla, Kıbrıslı Rumlar biraz harcama yapmak için bu tarafa geldi de, “dibelik” batmaktan son anda kurtulduk. Sorun Türk Lirası kullanmakta mıydı, yoksa üretmediğimiz, tamamen ithalata bağımlı olduğumuz için mi bu hâllere düştük diye tartışıp dururken, Rahip Brunson’un iade edilmesi ve diğer başka faktörlerden sonra bir nebze olsa Türk Lirası kendine gelse de, zamlar yerinde kalmaya devam ediyor.

 

Öte yandan -kötü bir komedi tiyatrosu gibi- Ticaret Odasının bir aylık geçici indirim kampanyası gibi bir şey organize etmesi ile “birileri bizimle dalga mı geçer be amma” hissi tüm ahalide yaygınlık kazandı. Akabinde gelen naylonların paralı olma meselesi ile memleketin ezberlerinin bozulması için daha katedilmesi gereken çok yol olduğunu daha iyi anladık. Geçen hafta gerçekleşen sel felaketi ise, yüzümüze tokat gibi vuran çok acı bir hadise oldu.

 

Kuzey Kıbrıs’ta bunlar olurken, dünyada neler oldu?

 

Şubat ayında, Elon Musk uzaya bir spor araba gönderdi. BBC Türkçe meseleyi şöyle aktarıyor: “ABD merkezli uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX, kargosunda spor otomobil taşıyan dünyanın en güçlü roketi Falcon Heavy’i başarıyla uzaya fırlattı. Siz bu yazıyı okurken Tesla Roadster araba, içindeki cansız mankenle, hoparlörden David Bowie’nin şarkısını çala çala Mars’ın yörüngesine doğru ilerliyor. Kiraz kırmızısı elektrikli Tesla’nın tekerleri uzay giysilerinden yapılmış, yolcunun kemeri takılı. ‘Astronot’ şoförün yanına da uzaylılarla karşılaşırsa diye kullanışlı bir not iliştirilmiş: ‘İnsanlar tarafından Dünya’da yapılmıştır.’ Arabanın ön panosuna ‘Panik olma!’ yazılı.”[1]

 

Yaz başı gerçekleşen Facebook skandalı ile zor günler geçiren Mark Zuckerberg, Apple’ın piyasa değerinin 1 trilyon dolar değerine ulaşması, Netflix’in Youtube’u ziyaretçi trafiğinde geçmesi, Alibaba.com’un kurucusu Jack Ma’nın Çin Komünist Partisi üyesi olduğunun ortaya çıkması, Instagram’ın değerinin 100 milyar doları aşması, bu sene öne çıkan olaylardan sadece birkaç tanesi.

 

Sabah gazetesinin “Bilim ve Teknoloji dünyasına damga vuran olaylar listesi”ne göre: “Davos’ta asıl olarak bitcoin ve kripto paralar için geliştirilen, ancak finans dışında ekonominin tüm alanlarında varlık takası için kullanılabilen ‘blockchain teknolojisinin artık görmezden gelinemeyeceği’ vurgulandı.”[2]

 

Bir başka unutulmaması gereken ve sonbahara damgasını vuran olay ise, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Konsolosluğunda öldürülmesi ve devamında cinayet ile ilgili yaşanan ilginç tartışmalardır.

 

Geçtiğimiz haftalarda ise, Fransa’da gerçekleşen sarı yelekliler isyanı ile Birleşik Krallık’ı gün geçtikçe daha çok meşgul eden Brexit meselesi gündemdeki yerini koruyan iki önemli madde oldu.

 

Acayip açıklamalarıyla sürekli gündeme gelen Trump’ın hangi söyleminden bahsetsem acaba diye karar veremediğim için, kendisine Roma’dan selamlarımı ileterek bu yazıyı noktalayım.

 

Neler olduğunu hatırlamanın, üzerine düşünmenin ve ders çıkarmanın önemli bir mevzu olduğunu düşündüğüm için bu yazıda böyle bir derleme yaptım.

 

Yılbaşına kadar, kendi içimde bu muhasebeyi devam ettiren bir ruh hâli içerisinde olmayı planlıyorum. Önümüzdeki hafta, 2019 dilekleri üzerine bir yazı yazıp, diğer yazıyı yeni seneye bırakacağım.

 

Hoşça kalın, güzel bir hafta sizin olsun.

 


Referanslar:

[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42980048

[2] https://www.sabah.com.tr/galeri/teknoloji/2018de-bilim-ve-teknoloji-dunyasina-damga-vuran-olaylar/17

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir