Karar Verelim mi Artık?

Tabella’nın müdavim okurları hatırlayacaklardır, Sevgili Cemal Uysal ilk yazısında dövizin yükselişi karşısında “Tamam da biz KKTC olarak ne yapabiliriz ki?” diyerek varabileceğimiz kararları sorguladı. Bir başka yazıda, Sevgili Ege Kaçmaz, ülkenin kentleşmesi sürecindeki verilen kararları inceledi. Yine bir başka yazıda Sevgili Mehmet Göksu, Dereboyu’nu cazip kılmak için alınabilecek birtakım kararları anlattı.

 

Sadece Tabella’daki başka birçok güzel yazıyı örnek gösterebilirim benzer bir tema için. Nedir bu tema? Karar vermek. Daha doğrusu, verilen veya verilebilecek kararların sonucudur bu yazıların kaleme alınma sebebi. Peki, herhangi bir zaman ve ortamda, herhangi bir konu üzerinde karar vermemizde en önemli etken nedir diye sorsam? Belki “Duruma göre değişir.” diye ortak bir kanıya varabiliriz, ama her durumda aradığımız etkenin özü bellidir. Bu öz etken bilgidir.

 

Envaiçeşit şekil ve miktarda bilgiler ile karar veririz. Bilgi olmadan bir karara varmak, yolu karşıdan karşıya kapalı gözlerle geçmeye çalışmaktır. Nereye varılacağı ve olası tehlikeleri bilmeden, hayatınızı şansın ellerine bırakmaktır.

 

Az bilgi ile karara varmak, bilgi olmadan karara varmaktan çok farklı değildir. Tek kayda değer fark, karşıya geçerek nereye varmaya çalıştığınızı bilmektir.

 

Bol bilgi ile karara varmak, nereye varacağınızı bilmekle beraber, nasıl en hızlı ve güvenli şekilde varacağınızı bilmek ve en önemlisi vardığınız yerin ne kadar kıymetli olduğunu bilip bir karara varmaktır.

 

Miktar bakımından konuşursak, varabileceğimiz sonuç daha çok bilginin, daha az bilgiye göre daha kullanışlı ve gerekli olduğudur, değil mi? Bu sonuca varırken yaptığımız bir varsayım oldu elbette, ki bu da bizi hesaba katmamız gereken ikinci önemli noktaya getirir. Bilginin şekli nedir; doğru, yanlış, net, yoruma açık?

 

Doğru bilgi elbette yanlıştan üstündür, net bilgi her zaman açık olana tercih edilir. Fakat hepsi mevcuttur ve ayırt etmesi ise bize kalmıştır.

 

Nereye varmaya çalışıyorum? Öncelikle karar almanın benim için önemini anlatayım.

 

İktisat dediğimizde genel olarak bana yapılan yorumlar her şeyin maddi değeri ile incelendiği, parayı ve sermayeyi ön plana alan bir bilim dalını okuduğum yönündedir. Sadece negatif değil, olumlu olarak bile yorumlamak isteyenler zengin olmayı okuduğumu ve bu yolda gayet donanımlı olacağımdan kuşkusuzdur. Dövizdeki hareketlenmeyi herkesten önce benim göreceğim, nasıl bir yöne sapacağını da elbette benim bileceğim bir kanaat vardır.

 

Ne negatif ne de olumlu bu yönde yorum yapanlar tamamen yanlıştır. Elbette sermaye ve maddi değer incelenir, işçiliğe bir değer biçilir. İnsanın masrafları asgari, kârı azami tutma isteği bir piyasayı incelerken yaptığımız temel varsayımlardandır. Benzer bir şekilde dövizdeki dalgalanmayı takip etmek, sebebini ve yarattığı sonuçları gözlemleyip ilerisi için bir öngörüde bulunmak iktisat alanında başarılı bir eğitim almış kişilerden beklenen kabiliyetlerdir.

 

Hayır, yanlış değil, fakat bunların hepsi devşirme kabiliyetlerdir. Hepsinin ardında, iktisat alanındaki bir öğrenci, yazar, akademisyen, hepsi ortak bir temeli inceler: Karar vermek.

 

Her satışımız, her alımımız, her adımımız, bir karardır. Bu kararların bütünü ekonomiyi oluşturur. Bu yüzden ekonomiyi okuyan biri, öncelikle onu oluşturan bu temeli bilir, gerisi bu temelin teferruatıdır.

 

Bu temel -karar vermek- kolay bir etkinlik değildir. Yazının başında bahsettiğimiz gibi bilgi talep eder, fakat bilgilerin kalitesine ve miktarına önem vermez, sadece bir karar vermemizi ister. Yine de biz her gün ve her an verdiğimiz kararlarda sürekli bir şekilde bilgi toplar, değerlendirir, önem sırasına göre inceler ve yapboz gibi düzenleriz. Maksat iyi bir karar verelim.

 

Bu kadar yoğun zihnî katılım ve aktivite isteyen bir etkinliği yalnız başımıza yapmamız zordur. Bu yüzden, bu kararları alırken her zaman bize doğru ve yeterli miktarda bilgi verecek kaynaklara başvururuz: Güvenilir bir dost, doğruluğu onaylanmış bir kitap gibi.

 

Ekonomide bu kaynak kurumlardır. Kurumlar kendi alanlarında (örneğin hava durumu için Meteoroloji Dairesi, elektrik için Elektrik Kurumu) rehberlik ederler ve bilgi kaynaklarıdır.

 

İyi bir ekonomik ortam için bu kurumların insanlara olabildiğince başarılı hizmet etmesi, kaliteli bilgi ve yeterli rehberlik sağlaması elzemdir. Neden? Çünkü kurumlar bizi şekillendirir; biz verdiğimiz kararlardan oluşmuyor muyuz? Hâlbuki eğer yanlış karar veriyorsak, bize yardımcı olması gereken kurumlar aksine sonumuzu hazırlıyor demektir. O zaman bir iktisat öğrencisi olarak bunu sorarım kendime: KKTC ekonomisinde bunu görebiliyor muyuz? Kendi kurumlarımızdan ne kadar iyi bir performans alıyoruz? Kurumlarımız doğru kararlar vermemize yol gösterebiliyor mu?

 

Fazla düşünmeden yanıtı buluyorum, ister gözlemleyerek veya istemeden raporlarla.[1][2][3]

 

Hiçbir kurum mükemmel değildir. Ancak her kurum mükemmel olmaya çalışmalıdır. Tanınmamak, iyi kurumlara sahip olmamaya bahane değildir. Yolsuzluk, bürokrasi, liyakatsizlik; bunlar doğal afetler midir? Düzgün yönetim ve doğru yatırımlar ile uzun vadede düzelebilen sıkıntılardır.

 

Peki bizi önleyen nedir? Coğrafyamız? Kültürümüz? Siyasi dokumuz? Eğitimsizlik?..

 

…Çözümsüzlük?

 

Neden kurumlarımız bu hâle geldi? Montesquieu der ki, toplumların doğuşunda, kurumları devletin başları yaratır. Bundan böyle ise, devletin başlarını kurumlar şekillendirir. Belki kurumlarımız ileride bir “hâle” gelmedi, zaten o “hâlde” meydana geldi. Bu düşünce ışığında, bizim önümüzü kesen şey kendimizden başkası değil mi?

 

Sebebi ne olursa olsun; hiçbir halk kötü kurumunu hak etmez, hiçbir kötü kurum halka mal edilemez. Pekâlâ bu halkın artık bir neticeye kavuşması, gerçekleri en yalın şekli ile görmesi lazımdır. Hiç yoktansa belirsizliklerinden kurtulması, ileriyi görmeye başlaması lazımdır. Sahiplenebileceği kurumlar olması lazımdır.

 

Bu halkın bir karar vermesi, iyi verebilmesi lazımdır. Verelim mi artık?

 


 

Referanslar:

Raporların bahsedildiği hâlde incelenmeleri başka bir yazıya kaldı.

[1] http://www.ktto.net/wp-content/uploads/2018/03/kktc_raportr_son_23-03-2018.pdf

[2] http://www.devplan.org/2017%20EKO-SOS%20GOR.pdf

[3] http://www.devplan.org/Belediyeler/Yerel%20Yonetimler-2006-16.pdf

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir