Tabella’nın onuncu sayısıyla karşınızdayız. Geride kalan haftaları incelerken, hakkında en çok yazılan konulardan birinin şehircilik olduğunu görebilirsiniz. Şehircilik hakkında Kıbrıs sorunu, ekonomi gibi gündemimizde sıklıkla yer alan konulardan daha fazla sayıda yazı yazılması şaşırtıcı gözükse de aslında bu ülkemizde şehirciliğin ne denli büyük bir sorun olduğunun (ya da hiç olmadığının) ispatıdır.
Tarihsel bir pencereden baktığımızda böylesine büyük bir soruna devlet tarafından gereken önemin verilmediği aşikârdır. Ülkemiz için böylesine bir sorunla başa çıkmanın, sırf bu sorunu aşmaya adanmış bir bakanlık ile olacağına inanıyorum. Zaten artık kadük olması gereken 1985 Anayasası bakanlık sayılarını Başbakanlık dâhil 11 ile kısıtlarken, yeni bir bakanlığın oluşumu şu anda var olan bakanlıkların birinin kapatılmasıyla mümkün olabilir. Mevcut bakanlıklardan birleştirilmesi tercih edilecek bir bakanlık olmadığı için yeni bakanlık oluşumunun (zamanı çoktan gelmiş olan) anayasa değişikliğiyle yapılması gerekir. Bu sadece olası bir “Şehircilik Bakanlığı” için değil, diğer bakanlıklara dağıtılmış Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığını tekrar hayata döndürmek için de gereklidir.
İçişleri Bakanlığına bağlı olan Harita Dairesi, İskan ve Rehabilitasyon Dairesi, Şehir Planlama Dairesi ve İskan Komisyonu; Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığına bağlı Planlama ve İnşaat Dairesi ile bir de yeni oluşturulacak “Kentsel Dönüşüm ve Altyapı Dairesi”nden oluşacak beş daireli güçlü bir bakanlık, siyasi çıkarlar gözetilmeden atanacak kalifiye bürokratlar ile güçlendirilip hizmet sağlamalıdır. Ülkedeki bütün bakanlıkların kalifiye insanlar tarafından yönetilmesi ve yönlendirilmesi gerekirken, özellikle şehircilik gibi uzun yılları etkileyecek bir meselede kesinlikle alanında uzman kişilere görev vermek gerekir.
Eskiden adamızın belki de en güzel şehri olan Girne’yi bugün getirdiğimiz durum ortadadır. Yapısal çirkinliğin vücut bulmuş hâli olan, altyapısı olmayan, trafik sorunu dillere destan hâle gelmiş Girne; bize gelecek için emsal teşkil etmelidir. Mağusa’yı ve Lefke’yi kaybetmeden bu adımları atmak elzemdir.
Bu bakanlık; yeni yapılara gerekli izinlerinin verilmesi, ilerleyen yıllarda şehirlerin nasıl genişleyeceğine karar verilmesi, su baskını gibi felaketlerin önlenmesi için doğal dere yataklarının rehabilitasyonu ve yeni su kanallarının açılması, yeni yerleşim birimlerine gereken altyapısal desteğin verilmesi gibi birçok görevi yerine getirecektir. Günümüzde içişleri ile sorumlu bakanlıkların bu tarz görevleri yaptığı ülkeler sayılıdır.
Her şeyi geçtiğimizde ihmalleri önleyerek bir can kaybını dahi önleyecek olması, bu bakanlığın önemine bir işarettir. Ülkemizde ihmaller yüzünden ölmeye alışılmamalıdır, bu bizim kaderimiz olmamalıdır. Kimin sebep olduğunu bilmediğimiz ihmaller yüzünden ölmek, faili meçhul bir cinayete kurban gitmekten farksızdır. Nasıl ki işlenen bir cinayette suçluyu bulmak için basın, halk ve adliye üçgeninde yoğun bir baskı oluşuyorsa, ihmaller yüzünden bir kişi öldüğünde de aynı baskı oluşturulmalıdır.
Yazımı tamamlarken bir başka ihmal yüzünden kaybettiğimiz 13 yaşındaki Makhir İsmailov’u anmak istiyorum. Bir çocuğumuzu kocaman bir ihmal yüzünden kaybederken, sorumluları asla bulmayacak olmamızın ayıbı hepimize yeter.