Ben Ayrımcı Değilim

Bu paragrafı bir hayal edin.

 

Bir sıcak ilkbahar gününde, bir taksici artık işinin son saatlerine girerken yolcu bulmak için sokakları turluyordu. Sigarasını yaktığı sırada çocukların koşturduğu bir sokağa girdiğinde ikinci katta cam silmekte olan uzun dalgalı saçlı, göz alıcı birini gördü. Tam o sırada takım elbiseli bir kişi, taksiyi durdurup şirketine doğru yolculuğa başladı. Yolculuk sırasında eşinin kıyafet alışverişine bayıldığından bahsetti. Yolculuktan memnun kalıp taksiciye teşekkür etti, kapıyı açmak için motorcunun geçmesini bekledi ve sonra yoluna devam etti. Şirketine girince sekreteri ona seslendi: “Günaydın Aylin Hanım.”

 

Bir dakika, nasıl yani? Takım elbiseli şirket sahibi kadın mıymış? Evet. Bu hikâyedeki takım elbiseli şirket sahibi bir kadın, kıyafet alışverişine bayılan eşi ise bir erkek çünkü erkekler de kıyafetler için deli olabilir, kadınlar da çok başarılı iş insanı olabilir. Taksiden çıkarken beklediği motorcu da bir kadındı çünkü kadınlar da motor kullanabilir, ama Aylin Hanım’ın sekreteri bir erkek, çünkü o bu işi yapmayı çok seviyor. Taksici de bir kadındı, Lefkoşa’yı karış karış ezbere bilirdi, usta bir şoför, ama cam silen kişi bir erkekti çünkü temizliğe önem verirdi, saçlarını da her gün yıkardı. Bu hikâyeyi ciddi anlamda kafasında bu şekilde canlandıran varsa kendisini tebrik etmek lazım.

 

Günümüzde birçok insandan duyarız, “Cinsiyetçi değilim be gardaş ben kaçıncı yüzyılda yaşarık?”. Peki cinsiyetçilik nedir? Kim cinsiyet ayrımcılığı yapar?

 

“Cinsiyetçilik, bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideolojidir. Cinsel ayrımcılık ise insanların diğer insanlar hakkındaki yargıları, kişisel değerlerden çok cinsiyete dayandığında ortaya çıkan ve kimi zaman nefret içeren çatışmalı durumdur.”[1]

 

Bu hikâyeyi okurken kafamızda görüntüler canlanıyor. Bu görüntüler çoğumuz için benzer oluyor. Sosyal hayatımızda, halk arasında otomatik olarak işleri, görevleri, görünüşleri, oyuncakları, şarkıları, renkleri ve her şeyi cinsiyetlerle bağdaşlaştırıyoruz. Bunun nedeni cinsiyetçi olmamız değil. Ne kadar uğraşsak da mutlaka herkeste biraz olan kalıplaştırmalara yaşamımız boyunca maruz kalmamız.

 

Bu sadece cinsiyet ayrımcılığı formunda da değil. Başarılı, zengin iş insanı dediğimizde çoğumuzun aklına beyaz bir erkek geliyor. Temizlikçi dediğimizde kısa boylu, genellikle Asyalı bir kadın, terörist dediğimizde koyu tenli ve sakallı bir erkek, asistan dediğimizde beyaz ve saf bir kadın, çiftçi dediğimizde erkek ve bunun gibi birçok farklı göreve birçok farklı kalıplar yakıştırıyoruz.

 

Bu yazının amacı kesinlikle sizin kendinizi ayrımcılık yapıyor gibi hissetmeniz değildir, çoğunlukla farkında olmadan yaptığınız ayrımcılıkların bir tık bile olsa daha çok farkında olabilmenizdir. Çünkü başarılı bir iş insanı olmak için, takım elbise giyebilmek için isminizin Ali, Mark ya da Steve olmasına gerek yoktur, olmamalıdır. Aylinler de başarılı olabilir, Janeler de ve tabii ki Priyankalar da. Çünkü cam silmek için isminizin Ayşe, Müzeyyen veya Nikita olması gerekmez; Adiller, Mustafalar, Jamesler de bu işleri yapabilir.

 


 

Referans

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Cinsiyet%C3%A7ilik

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir