Hayalperest Kıbrıslı Türk

Var mı be gardaş Kıbrıs gibisi?

Gene geldik yurt dışından Noel için ve gene fark ettik ki boş yere değildir oralardaki bu hasretimiz. Ana yollarının karanlığına, toplu taşıma yokluğuna, tanınmazlığına, bütün dedikodu ve torpiline rağmen bir başkadır canımız ülkemiz. Biraz sövdüm ama cidden iyi anlamda başkadır demek istedim!

 

Camilerle barların komşu olduğu, isteyenin namaza, isteyenin biraya özgürce gittiği yerdir burası. Arada tartışsalar da, solcu-sağcısının bir araya gelebileceği, oturup konuşabileceği, “gomma” olabileceği yerdir burası. Hoşgörünün yuvasıdır çünkü burası. Dışarıya çıkıp 5 saat sadece bir mekânda kalıp, sadece muhabbet etmenin “klasik” olduğu, hoş sohbetin değerinin bilindiği yerdir burası. Herkesin herkesi bildiği, hatta herkesle akraba olduğu, evleneceği insanla kan bağı olmasından korkulduğu sıcacık bir yuvadır burası. 15 dakikalık araba mesafesinde olan yere utanmadan şehir dediğimiz, ve hatta uzak bulduğumuz, biricik vatanımızdır burası. Daha da sayabilirim bütün bunları, ama meseleyi anladınız.

 

Bütün bunları düşünürken sorgulamamak elde değil; burada okusaydık neler olabilirdi? Belli başlı, elimizde olan olmayan nedenler olmasa, üniversitelerimiz dünyadaki önde gelen üniversitelere kafa tutar hâlde olsa, neler yapabilirdik? Ülkemiz için ilk fırsattan yapacağımız şeylerin haddi hesabı olmazdı bir kere. Hayır kuruluşlarında, sokaklarda, parklarda gönüllü iş yapmaktan tutun, “beyin göçü” diye bir sorun olmadığından mezun olur olmaz toplumumuza uzmanlık alanımızda hiç beklemeden elimizden geldiğince katkı vermeye çalışırdık. Siyasetle zaten en başından iç içe olup, ülkeye direkt olarak yapabileceğimiz her türlü aktivizm ve icraatlarla katkı sağlamak için canımızı dişimize takardık. Ambargo diye bir şey kalır mıydı, kalabilir miydi? Dünyadaki en iyi eğitimlerden birini veren ülkeden mezun olan gençlerin ürettiği mal ve hizmetlere olan talep ister istemez yıkacaktı o ambargoyu. Gerçek anlamda kalkınmaya ve tam anlamıyla kendi kendine yeten bir ülke olmaya başlayacaktı Kuzey Kıbrıs.

 

“Yurt dışında eğitim görmek kötü” de demeye çalışmıyorum. Elbette onun da bir getirisi, kazandırdığı apayrı bir dünya görüşü ve bir sürü zenginlik var. Ama 2. paragraftaki sıcak ortamla 3. paragraftaki akademik standardın birleşiminin yalnız düşüncesi bile beni çok heyecanlandırıyor. 3 “gomma” Mağusa’da ev tutmuş, aralarında Galatasaray-Fenerbahçe derbisi hakkında laflar samimiyetiyle kuantum fizikte Nobellik bir çalışma hakkında konuşuyor. Bu bir hayal, ama üzücü tarafı bizde bu potansiyelde gençler var ve hepsi birer birer yurt dışında değer gördükleri yerlerde kalmaya itiliyorlar.

 

Bu yazdıklarımın çok uçuk hayaller olduğunun ne yazık ki ben de farkındayım. Fakat bu hayallerimin, doğru toplumsal ve siyasal kararlarla, gerçekleşebilme payının düşünüldüğünden daha fazla olabileceğini öneriyorum. 2019’da bu hayallere doğru adımların artmasını temenni ediyor, herkese mutlu yıllar diliyorum.

 


 

Kapak fotoğrafının tüm hakları Fuat Çakıcı’ya aittir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir