Cennet gibi bir adamız var. Mis gibi iklimi, say say bitmez geleneklerimiz, kültürümüz, denizimiz, huyumuz, suyumuz… Peki neden sürekli bir sorunumuz olur? Muhakkak bir şeylerden şikayet ederiz, bir şeyleri yanlış yaparız, bir kusur ararız. Dünyaca tanınmamızı sağlayan, başkentimizi güzellikleriyle değil de dünyanın tek bölünmüş başkenti olarak anmamıza neden olan namıdiğer Kıbrıs Sorunu’muz zaten en az 45 senedir süren bir sorundur.
Kıbrıs’ımızın insanı bu kadar sıcakken, bu kadar güzelken memleketimiz, geçinemememizin önünde büyük bir engel var. Çok iyiyiz. Herkesin kendine özgü planları, projeleri, amaçları, fikirleri var. Birden çok kişi aynı fikri, küçük farkla sunabilir ama bu kimsenin kendi fikrini diğerlerinden daha iyi görmemesini sağlamaz. Herkes kendi dediğinin olması için çabalayınca, dayanışmasız ve plansız bir program ortaya çıkar. Bunun son örneğini ise aynı şehirde, aynı gayede, aynı gün içinde düzenlenmesi planlanan iki ayrı festival olan Kıbrıs Türk Kültür ve Sanat Festivali ve üçüncüsü düzenlenecek olan Kıbrıs Türk Kültür Festivali olayında gördük.[1]
Yarım milyondan az kişilik bir toplumdan çıkan, bu toplumu tanıtıcı amaçları olan, isimleri bile neredeyse aynı olan bu iki etkinliğin; aynı tarihte, aynı şehirde, aynı amaçlarla, farklı iki etkinlik olarak hayata geçmesi, akla ve mantığa sığdırabileceğim bir şey değildir. Açık konuşmak gerekirse, yine de çok şaşırmadığım bir olaydır. Alıştık artık Kıbrıs’ta birlikte çalışmamaktan. Adamız 9.250 kilometrekare olmasına ve bir milyondan az insanın yaşamasına rağmen, hâlâ birlikte hareket edemiyoruz. Bu sadece politika değil, toplumsal bir sıkıntı.
Kimse geri adım atmayı kabul etmiyor. Büyük resmi görmek istemiyoruz. Oysa birçoğumuzun amacı aynı. Kıbrıs’ımız adına başarmak, Kıbrıs’ımızı tanıtmak, birleştirmek, Kıbrıs’ımız için üretmek, Kıbrıs’ımıza kazandırmak, Kıbrıs’ımızı yaşatmak, Kıbrıs’ımızı geliştirmek. Ama biz bizimle aynı görüşte olan kişilerle bile karşılıklı bir şekilde, dinlemeden, anlamadan, sadece ses yükselterek “Ben haklıyım!” diye bağırırsak, nasıl dayanışma sağlayacağız? Nasıl başaracağız? Nasıl gelişeceğiz?
Ben söyleyim size nasıl gelişececeğiz! Kafa kafaya vererek. Ümidimizi kesmeden, insanlarla iletişime geçerek, birlikte çalışmak isteyerek, amaçlarımızı paylaşarak, fikirlerimizi geliştirerek, güçlendirerek, saygı duyarak. Çünkü hepimiz başarabiliriz, hepimizin fikirleri değerlidir. Hepimizin birlikte çalıştığı bir Kıbrıs’ta, Kıbrıs’ımızdan bir şey olmaycağını düşünenlere inat; başarabilir, tanıtabilir, birleşebilir, üretebilir, kazanabilir, geliştirebiliriz. Önemli olan beynimiz açık olsun, yeni fikirleri, değişimleri, fırsatları tepmeyelim; nasıl geliştirebileceğimizi düşünelim.
Birlikten kuvvet doğar. Bir fikir küçücük başlar, kar topu gibi büyüyerek gider gitmesine ama büyümesi için diğer kar tanelerini toplaması gerekir. Eğer başka bakış açılarıyla yaklaşmazsak, dayanışmazsak, güçlerimizi birleştirmezsek, nasıl güçlenmeyi bekleriz? Birbirimizi dinlemeliyiz, öğrenmeliyiz, saygı duymalıyız, tartışmalıyız, fikir geliştirmeliyiz ki ortak gayemizi başarabilelim. Kıbrıs’ımız için!
Referanslar
Fotoğraf için tıklayınız.