Cezaevi Danışma Kurulunun geçtiğimiz günlerde Merkezi Cezaevi ile ilgili hazırlamış olduğu rapor basına yansıdı. Öyle bir rapor ki gerçekten mutlu olmamak mümkün değil.
Öyle bir rapor ki suç işleyip cezaevine girmek istiyor insan.
Yemekler güzel, ortam hijyenik, kantinde ucuzluk var. Haftada iki gün doktor var.
Günlüğü 1,5 lira maaşlı çalışmak var.
Aynı adamızın dört bir yanındaki oteller gibi.
Aklımızla dalga geçmezmiş gibi.
***
Halil Karapaşaoğlu’nun cezaevinde geçirdiği üç günün ardından Yenidüzen gazetesine verdiği mülakata cevap niteliğindeydi bu rapor.
Halil Karapaşaoğlu cezaevindeki insanlık dışı yaşamı anlatmış, mahkûmlara ısınmak için yeterli soba sağlanmamasından tutun, yeterli sağlık hizmeti alınmamasına birçok konudan bahsetmişti.
Yalan mı bu söylenenler?
İspatlamak mümkün mü? Mümkün.
***
Şimdi kim doğruyu söylüyor? Cezaevini devlet dışında kim denetliyor?
İnsan hakları örgütlerine, gazetecilere ne zaman izin vereceksiniz?
Britanya’da resmî denetim Cezaevleri Başmüfettişliğinin elinde ancak maaşlı memurlar ve denetçilerle iş bitmiyor. Başmüfettişlik sürekli dışarıdan gönüllü alımı yapıyor.
Sen, ben gibi birçok insan gönüllü oluyor. Aylık olarak tüm cezaevleri siviller tarafından da inceleniyor. Siviller tarafından mahkûmlara mülakatlar yapılıyor. Sorunlar gün yüzüne çıkıyor.
Var mısınız bunu ülkemizde de uygulamaya? Var mısınız sivil gönüllüleri cezaevine almaya? Madem her şey çok iyi, alın bizi de içeri.
***
Bütün dertler bitti de cezaevi mi kaldı diyen varsa eğer:
Haftada sadece iki gün sıcak su ile duş alabildiğinizi düşünün.
Dil bilmediğinizden dolayı tıbbi yardım dahi alamadığınızı düşünün.
Yanınızda bulaşık yıkanırken duş almak zorunda olduğunuzu düşünün. Bu duşu da yirmi kişi ile birlikte kullandığınızı düşünün.
“Ama onlar suç işledi” değil mi?
“Suç işleyenler insan değil” nasıl olsa, temel insan hakları onların neyine değil mi?
İnsan hakları var. Hepimiz için var.
Fotoğraf için tıklayınız.