“Leymosun’un yolları
Daracık sokakları
Dalgalı deniz gibi
O güzelin saçları”
Böyle başlar hepimizin bildiği “Leymosun Türküsü”.
“Deniz sahil güzeller
İsgele’de gezerler
Mağusa’nın çarkına
Cengaverler girerler”
Böyle biter Sıla 4’ten “Vursalar Biner Kere”.
Bugün kimimiz Leymosun’a Limasol, İsgele’ye Larnaka diyoruz. İyi de biz hep Leymosun dedik, İsgele dedik. Şimdi neden değişelim ki?
Bu iki büyük şehirde yaşayan yüzlerce Kıbrıslı Türk, şehirlerinin adını böyle kullandı yıllarca. Birçoğumuz bu şehirlerde yaşamış insanların torunlarıyız. Şimdi oralarda yaşamıyor olmamız bu şehirlerin yıllarca kullanıldığı isimlerden vazgeçmemiz demek olmamalı. Tabii ki yıllar içerisinde yapılan birtakım yanlışlar isimleri doğru kullanamamızda rol oynamıştır.
Buna örnek olarak çoğunlukla İsgele göçmenlerinin kuzeyde yerleştiği Yeni İskele (Trikomo) kasabasının isminden daha sonra “Yeni” kelimesinin kaldırılmasını gösterebilir. Bugün ben genellikle “İskele” dediğimde doğal olarak karşımdakilerin aklına kuzeydeki kasaba gelir. Leymosun’a Limasol demek ise izahatı olmayan hatalı bir uygulamadır.
Pek tabii Kıbrıslı Rumlar bu şehirlere kendi dillerindeki şekillerde isimler verebilir. Biz bu isimleri kullanmak durumunda değiliz. Ne yani Lefkoşa’ya Lefkosiya, Girne’ye Kerinya mı diyelim?
Eğer onlara bu şekilde hitap etmeyeceksek; Leymosun Leymosun’dur, İsgele ise İsgele!
Sahip çıkalım ve izlerimizi unutmayalım!
Fotoğraf için tıklayınız.