Toplumu Eğitmek ve Adını Yazamayan Üniversiteler

Çok değer verdiğim bir hocam bir keresinde “bizim eğitim bakanlığının adını değişip ‘öğretim bakanlığı’ koymamız gerekir, çünkü eğitmeyi bilmiyoruz” demişti. Ülkemizin en temel sorunlarından biri ve zannımca en büyüğü eğitimdir. Aynı zamanda ülkemizde en az önem verilen ve hakkında en az konuşulup fikir üretilen sorunlarımızın başında da eğitim gelir.

 

Birçok siyasi partimizin eğitim politikası “kolejleri kapatalım”dan öteye gidemezken ve sürekli değişen hükûmetler ile değişen bakanlar stabil bir bakanlık yönetimi sağlayamazken eğitimin “milli” olması ne kadar mümkündür?

 

Eğitim sistemimiz yıllardır alarm veriyor. Öğrenciler bir sayfa Türkçe yazıyı hatasız yazamıyor. Onu geçtim, öğrenciler bir sayfa yazı yazıp kendilerini ifade edemiyor. Daha da kötüsü öğrenciler bir sayfa yazıyı dolduracak kadar bile fikir üretemiyor. Fikir üretemiyor, eleştirel düşünemiyor, umursamıyor ve gelişmiyoruz.

 

Bunun tek sorumlusu olmasa da önemli bir kısmı üniversitelerimiz. Üniversitelerimizin önemli çoğunluğunda istediğimiz bölümde eğitim alabiliyoruz. O neyi sınadığı belli olmayan “sınavlar” ile girilen bölümlerde çok kez “adını yazıp çıkma” hikâyeleri duyduk. O bölümlerde okuyan arkadaşlarımız bize çok kez sınıflarına hiç uğramayan ama “bir şekilde” sınavları geçen ve diploma alan “sınıf arkadaşları”ndan bahsetti.

 

Bu üniversiteleri denetleyemeden hâlâ daha üniversite açmaya izin veriyoruz. Bazı üniversiteler -örneğin Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi- belirli konseptlerle yola çıkmakta ve gerçekten takdir toplamaktadır. Ayrıca her üniversitenin her bölümü zayıf değildir ve içlerinde birçok idealist öğrenci ile akademisyen barındırmaktadır. Lakin maalesef birçok üniversitenin yönetici kadrosu olaya kâr amaçlı bakmaktadır. Üniversite açmak bilim idealinden ziyade bir iş yatırımı olarak görülmektedir.

 

Yapılan işi ciddiye almadığımız o kadar bellidir ki üniversitelerin adını dahi doğru yazmaya tenezzül etmiyoruz. Örneğin yeni kurulan bir üniversite, isminde bulunan 15 sayısını Türk dil kurallarına uygun şekilde “On Beş” olarak yazmak yerine “Onbeş” şeklinde yazmıştır.

Kaynak: onbeskku.edu.tr

Sizce “akedamik” çalışmalar yapılmasını beklediğimiz bir kurum bu şekilde hareket ederek bizlere güven mi vermektedir?

 

Eğitim ile ilgili sıkıntılarımızın bir kısmı da eğitimin sadece okulda bittiğini sanmamız. Ayrıca kulaktan dolma şehir efsanelerine karşı duyduğumuz anlamsız sevgi. Örneğin yıllardır Türkçede düzeltme işaretinin, yani şapkaların kaldırıldığına dair inanç. Hiçbir zaman gerçek olmamış bu bilgi şehir efsanesi şeklinde kulağımıza gelmiş ve doğru addedilmiştir. Tabella’nın başladığı günden beridir tüm yazım kurallarına olduğu gibi şapkalara da dikkat etmekteyiz. Bizimle beraber sosyal medyada ve geleneksel basında da şapka kullanımının başladığını görmek bizim için oldukça önemli bir gelişmedir.

 

Aslında eğitim okulların dışında da yapılabilmekte ve halka katkı sağlayabilmektedir. Bizler de birçok farklı kanal ile odak noktamız gençler olarak halkımızın eğitilmesi için çaba sarf ediyoruz. Birçok proje ile yola devam edecek ve ilerleyeceğiz.

 

Toplumumuzun en önemli can damarı olan eğitime sahip çıkmanın ve onu yüceltmenin zamanı gelmiştir. Toplumsal olarak bir millî eğitim seferberliği yapıp partiler üstü planlamalar yapmamız kaçınılmazdır. Bu noktada siyasi ve sivil tüm paydaşların bir araya gelmesi ve karar üretmesi gerekmektedir.

 

Bu hususta sizleri eğitim üzerine daha çok kafa yormaya ve fikir üretmeye davet etmekteyim. Toplumumuzun geleceği eğitimden geçmektedir.

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir