Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Sayın Erhan Arıklı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı “Nahçıvan modeli” açıklamalarını esef ile takip ettik. Bunun sebebi sadece Kıbrıslı Türklerin iradesini hiçe sayarak bizi muhtemelen temsiliyetimizin ve siyasi eşitliğimizin minimal olacağı bir ortamda Türkiye’ye katma saçmalığı değil aynı zamanda kendisinin daha birkaç ay önce söylediği sözlerle ters düşmesiydi.
Sayın Arıklı bu kendi kendisi ile ters düşme tutumunu alışkanlık hâline getirdiği için artık sadece “ters düşme”den ziyade yalan söyleyen durumuna gelmiş bulunmakta. 24 Ocak günü gerçekleştirdiğimiz Tabella usulü röportajda -bu tartışmanın kısa süre içerisinde açılacağını öngördüğümüz için- olası bir Türkiye’ye ilhak tartışmasında hangi pozisyonda yer aldıklarını sormuştuk. Kendileri ise buna karşı olduklarını hatta anavatan-yavruvatan ilişkisinden dahi rahatsız olduklarını ve Türkiye ile ilişkilerin iki eşit devlet olarak devam etmesi gerektiğini belirtti. Cevabının tam metni şöyle:
“Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak için kurduk. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni herhangi bir yere ilhak etme gibi bir düşüncemiz olamaz. Kurulan bir devleti yıkmak, bize göre yapılabilecek en büyük hatalardan bir tanesidir. Biz Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olmayı savunan bir partiyiz, ama bu iyi ilişkiler öyle anavatan-yavruvatan ilişkileri içinde değil de eşitlik ilkesi şeklinde olmalıdır. Mütekabiliyet esası uygulanmalıdır. Bu sebepten dolayı biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bırakın Türkiye’ye ilhak etmeyi, şu andaki yöneticilerin Türkiye’nin kendilerine herhangi bir ricasını yerine getiremeyecek veya yerine getirmeyi emir sayacak bir durumda olmalarını da eleştiriyoruz. Yani mütekabiliyet esasının uygulanmadığını da üzülerek görüyoruz ve bu da bizim devlet anlayışımıza sığmaz diyoruz. Netice itibariyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen tanıdığı bir ülkedir, bu tanınmanın gerekliliklerini yerine getirmelidir. Ancak bizim şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi yapı, maalesef o dirayetli duruşu yöneticilerin sergilemesine imkân vermiyor. Biz diklenmeden dik durmayı savunan bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla, ilhak gibi bir düşünce bizim lügatimizde yoktur.”
Sayın Arıklı bilmelidir ki kendisi altı ay içerisinde vazgeçmiş olsa dahi bu toplumun dik duruşundan vazgeçme gibi bir niyeti yoktur. Kiminin liderlikleri birtakım kirli çıkarlar için böyle bir saçmalığa destek verecek olsa da meclisimizdeki en büyük beş siyasi partinin de kitlesi bir ilhak veya iltihak denemesine karşı çıkacaktır. Böyle bir çabanın demokratik bir ortamda karşılık bulması imkân dâhilinde değildir. Ha eğer tepeden inme bir yaklaşımla böyle bir kalkışmaya girişilirse o zaman bu toplum çok farklı bir noktaya gider, sokaklara dökülür, hayatlarıyla direnir.
Bu düşüncede kim varsa bu toplumun bir genci olarak uyarım çok serttir. Bizim ne Hatay ne de Nahçıvan olma niyetimiz yoktur. Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye katılması gibi bir fikri bırakın empoze etmeyi, tartışmaya dahi açanlara karşı tepkimiz çığ gibi olur. Yurt içinde ve dışında bu düşünceyi haiz kimler varsa baştan düşünmelerini ve kendilerine gelmelerini önemle belirtirim.
Dış politikada manevra niteliği taşıyorsa bile bu tartışmanın açılması çok tehlikelidir. Bu gibi söylemlerin ileriye gitmesi durumunda ise gereken cevabın da daha ileri seviyede geleceğini hatırlatmak isterim.
Bugün gerek görüşme masasında gerek diğer hiçbir ortamda Kıbrıslı Türklerin iradesini kimseye emanet yahut hediye etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz.
Fotoğraf için tıklayınız.