Ursula K. Le Guin kalemiyle yeni dünyalar yaratmış Amerikalı bir yazar. Hayatının büyük bir kısmı yazmakla, daha da büyük bir kısmı da okumakla geçti. Yalnızca Amerikalı yazarların kitaplarıyla yetinmeyerek İngiliz, Fransız ve Rus yazarlar başta olmak üzere dünya yazarlarını da okudu. Avrupa edebiyatına olan ilgisi ve Amerikalı kimliği arasındaki arada kalmışlığı ise kendi yazılarına farklı bir biçimde yansıdı. Le Guin Amerika’yı anlatmak istemiyordu çünkü kendini oraya ait hissetmiyordu. Avrupa’yı da yazamazdı, çünkü hiç Avrupa’ya gitmemişti. Çözüm kendi dünyasını yaratmaktı. Kendi dünyasıyla kalmadı, kendi evrenini, gezegenlerini, türlerini ve insanlarını yarattı, böylece bilim kurgunun önemli temsilcilerinden biri oldu.
Karanlığın Sol Eli kitabında Le Guin Gethen gezegenini, bu gezegene elçi olarak gelen Genli Ai’ın gözünden anlatıyor. Bu gezegende kadın ve erkek kavramları yok. Gethenliler bunların hem hiçbiri, hem de her ikisi de. Gethen insanının “somer” ve “kemmer” isimli iki dönemi var. “Somer” ayın büyük bir kısmını kapsayan cinsiyetsiz dönem. “Kemmer” olarak adlandırılan dönem ise Gethenlilerin türlerinin devam etmesi için olan çiftleşme dönemi. Bu dönemde Gethenliler, seçimleri dışında bir cinsiyete bürünüyor ve kendilerine bir partner buluyor. “Kemmer” döneminin sonunda ise partnerlerden biri hamile kalıyor. Bedenin sürekli “kemmer” döneminde olması fizyolojik bir bozukluk, bu yüzden bizim gibi bir insan olan Genly Ai Gethenlileri, Gethenliler ise Genly Ai’ı anlayamıyor. Cinsiyetin olmadığı Gethen’de tecavüz, eşitsizlik, cinsiyet rolleri veya çifte standartlar yok.
Kitabı okurken cinsiyeti ve cinsiyet rollerini hayatımızın ne kadar merkezine koyduğumuzu fark ettim. Mesela yeni doğmuş bir bebek hakkında sorduğumuz ilk soru cinsiyetinin ne olduğu. Kitap cinsiyet rollerinin oluşturduğu algıları da sorguluyor. Sert, güçlü ve otoriter sıfatları genellikle erkeklerle özdeşleştiriliyor. Sevecen ve yumuşak sıfatları ise kadınlarla. Örneğin, kahramanımız Genly Ai feminen bulduğu bir Gethenliyle sohbet ederken kaç çocuk doğurduğunu soruyor. “Hiç.” yanıtını alınca ise şaşırıyor, çünkü cinsiyet kavramının olmadığını bilse de Gethenlilerin aynı anda hem kadın hem erkek olduğunu kabullenemiyor. Kendisinden daha kısa ve daha güçsüz görünen Gethenli arkadaşı Estraven’in ise kendisinden daha dayanıklı olmasına bozuluyor. Kısacası, baş kahramanımız Genly’nin kafasında kalıplar var ve bu kalıpların dışına çıkıldığı anda rahatsız oluyor. Günümüzde cinsiyet rollerinin geçmişe göre çok daha fazla sorgulandığını düşünüyorum. Bu rollerin ileride azalıp azalmayacağını veya yıkılıp yıkılmayacağını ise zamanla göreceğiz.
Eleştirmenler ve günümüz feministleri kitaptaki cinsiyet kavramının çok daha iyi bir biçimde işlenebileceğini düşünüyorlar. Her ne kadar kadın ve erkek kavramları olmasa da, kitap cinsiyetten tamamen arınmış değil. Aslında İngilizce üçüncü tekil şahısta Le Guin Gethenlilerden “he” diye bahsediyor. Bunun sebebi Gethenlilerin nötr olmaması; “kemmer” döneminden dolayı Gethenliler aslında çift cinsiyetli (androgynous). Yıllar sonra Le Guin’in kendisi de kitaptaki cinsiyet sorunsalının daha fazla sorgulanabileceğini kabul etse de, kitabın 1969’da çıktığını ve zamanının ötesinde bir eser olduğunu unutmamalıyız.
Referanslar:
https://www.theparisreview.org/blog/2016/09/15/my-motherland/
https://online.liverpooluniversitypress.co.uk/doi/abs/10.3828/extr.2000.41.4.351?journalCode=extr
Fotoğraf için tıklayınız.