Kaz Dağlarında Ağaçlar Yok Oluyor

Kaz Dağları son zamanlarda ağaç kıyımıyla Türkiye’nin gündemine oturan ve fazlasıyla sosyal medyada yer edinmiş bir yer. İsterseniz gelin, yarım yamalak sosyal medya gönderilerinde Kaz Dağları hakkında bilgi almayı bırakıp, konuyu derinlemesine ele alalım. 

 

Kaz Dağları (bir diğer adıyla İda Dağları), Türkiye’nin doğal güzellikleriyle, yeşiliyle ve efsaneleriyle meşhur bir dağ. Özellikle de Yunan mitolojisinde fazlasıyla yer alan bu dağların turizm açısından da Türkiye’de önemi büyük. Fakat şu an konumuz bu dağların doğal zenginliği. Bu konuyu İda Dağları veya Beşparmak Dağları demeden, yani isminden dolayı veya lokasyonundan ötürü değil de, sadece X bölgesinde yaşanan bir orman kıyımı olarak ele alalım. 

 

Ormanları yok etmek ne demek? Neden ormanlar yok olsun istemiyoruz?

 

İlk olarak hepimizin ilkokuldan beri öğrendiği basit bir temel cevabı var. Ormanlar yok olsun istemiyoruz çünkü ormanlar oksijen kaynağı. Aslında iklim değişikliği kapıyı çalmışken ve küresel ısınma bu noktayken oksijen kaynağı olduklarından fazla karbondioksiti atmosferden alabilmeleri de oldukça önemli. Küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini anlata anlata dilimizde tüy bitse de yine de doğru düzgün açıklayabildiğimizi hissedemediğimden ve insanların küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini gerçek anlamda anladıklarını düşünmediğimden tekrardan açıklamak isterim. Durum vahim. Şu an iklim değişikliği hakkında bir şeyler yapmazsak vahameti daha da artacak. Düşünmeyin ki önümüzde daha yıllar var. Yıllar falan yok. Değişimler büyük olacağından, maddi güç gerektirip tamamen hedefe ulaşmak adına belirli bir zamanın geçmesi gerektiğinden zamanımız falan yok. Mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde karbondioksit salınımını yarıya indirmemiz gerek. Yani bunun için en doğru hareket ya ağaçları çoğaltmak ya da yenilenebilir enerji kullanımını artırmaktır.

 

Peki bunun yerine ne mi yapılıyor? Hâlâ, sanki yarın dünya sıcaktan kaynasa, temiz su bulamasak, açlık sorunlarıyla karşı karşıya olsak bile para her şeyi tamir edebilirmiş gibi daha fazla para kazandıracak projeleri onaylayıp bu projeler doğrultusunda ormanları katlediyorlar. Bilmiyorlar ki ne doğada paranın bir hükmü var, ne de para bizim temel ihtiyaçlarımızdandır. Bizim temel ihtiyaçlarımız şu an doğada kolaylıkla bulunabilecek olan:

  1. Temiz hava 
  2. Yemek
  3. Su
  4. Sığınak

 

Bu 4 şıkta parayı gördünüz mü? Ne kadar para, yarattığımız bu illüzyonda önemli olsa da bilimsel olarak para bizi besleyemez, onu içemeyiz ve soluyamayız. 

 

İkinci sebep ise o bölgede yaşayan canlılar. Habitatları yok olan bir çok farklı türde hayvanın popülasyonunda düşüş riski var olmaktadır. Kaz Dağlarındaki kıyım için de bu geçerlidir. Kaz Dağları biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu ve birçok endemik türün yaşadığı bir alandır. 

 

Kaz Dağlarında olan kıyımın bu kadar ses getirmesini sağlayan bir diğer önemli neden ise bu kıyımın nedeni. Kanadalı altın şirketi Alamos Gold bu alanda şu an altın madeni projesi yürütmekte. Altını çizerek söylemeliyim ki bahsettiğimiz alan Kaz Dağları ve Çanakkale’nin alternatifsiz, tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzası olmakta. Bu da demek oluyor ki ağır metaller ile işletme sırasında kullanılacak olan siyanür ve daha birçok kimyasal madde yeraltı su damarlarından Atikhisar Barajı’na akıp halkın kullanımına sunulan suyu zehirleyecek.

 

ÇED Raporuna Aykırı Açıklamalar ve Davranışlar

TEMA’nın açıklamasına göre Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna aykırı olarak 45.650 ağaç kesilmesinin yerine şu anda bölgede uydu araçlarının yardımıyla sayımda çıkan sonuca göre yaklaşık 195.000 ağaç kesilmiş durumda. Bu da yaklaşık olarak rapordaki rakamın 5 katı değerindedir. TEMA tarafından bu sebeple Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Çanakkale Valiliğine yazılan resmî yazıya rağmen hâlen daha bire bir dönüt alamamıştır. 

 

Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklama yapıp, şirketin iki farklı bölgede 14.000 ağaç diktiğini ve madenler kapatılır kapatılmaz bölgenin yeniden ağaçlandırılacağını söyledi ve 195.000 ağaç kesildiği iddiasını yalanladı. Aynı zamanda bakanlık ‘‘siyanürle altın aranmayacak’’ da dedi. Komiğime giden nokta ise siyanürün sadece saflaştırma aşamasında kullanılan madde oluşu ve bakanlık tarafından imzalanan ÇED raporunda da yer almış olmasıdır. 

 

Alamos Gold Şirketinin Açıklaması

Son ÇED raporunun imzalandığı gün ağ sayfasında bunun haberini yayınlayan Alamos Gold şirketi, haberde bu proje için ‘’dünyanın en düşük maliyetli, en kârlı projelerinden biri’’ tanımını kullanmıştır. ÇED raporuna göre kârın %2’si bakanlığın eline geçecektir. 

 

Peki, bu projeye onay vermemesi için ortada birçok neden varken, neden Çevre ve Şehircilik Bakanı ve Çanakkale Valiliği tüm onayları şirkete vermiştir? Ekonomik kriz yaşanan bu dönemde bu krizi biraz rahatlatmak adına %2’lik kısma ülkenin muhtaç olduğundan mı? Yoksa kişisel çıkarlar uğruna mı?

 

 

 

Beraberlik 

Her şeye rağmen, bakanlık ve Çanakkale Valisi izinleri vermiş olsa dahi halk, dernekler ve Çanakkale Belediyesi kol kola. Çanakkale Belediyesi her gün sabah saat 09.00, 13.00 ve 17.00’de Cumhuriyet Meydanı’ndan nöbet için Kaz Dağlarına servis araçları kaldırıyor.

 

Ne hoştur ki, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Pınar Bilir yaptığı açıklamada bu eyleme 13 kişi başladıklarını fakat şu an fiziki koşulların yetersizliğinden talepleri karşılamayacaklarından farklı bir eylem planına doğru değişiklik yapılacağını açıkladı. Yani halk uyumuyor, halk ayakta ve pes etmemekte niyetli. Ben ne zaman bu şekilde güzel bir amaç uğruna birleşen insanları görsem duygusallaşıyorum, mutluluktan gözlerim doluyor. Aynı hissi 2016 yılının aralık ayında otobüs kazası için katıldığım 2 eylemde ve ardından bu sene nisan ayında yaptığımız İklim Değişikliği Grevi’nde o kadar insanı bir arada gördüğümde de hissetmiştim. O kadar insanı -ki hiçbir bağları yok- bir arada tutan tek ve en güçlü sebep savundukları düşüncenin ortak olması. Her ne kadar bu kadar insanı birleştiren olayların olmamış olmasını dilesem de bu görsel umut vaat etmiyor değil. Görevlerini doğru düzgün yapmayan ve oturdukları koltukların hakkını veremeyenlerin bende yarattığı umutsuzluk ve hayal kırıklığını bastırıp yeni umutlarımın yeşermesini sağlayan her insana teker teker teşekkür ederim! Helal olsun size, iyi ki gelmişsiniz bu dünyaya!

 


Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir