Kendi Bindiğimiz Dalı Kesiyoruz

“KKTC’yi yaşatacağız, kalkındıracağız ve güçlendireceğiz.”

 

Geçmişten bugüne söylenen klasik bir söz. Yıllardır doğru yönetilmeyen KKTC, Kıbrıslı Türklerin varoluş sebeplerinden uzaklaşmış durumda. Kurulu düzen her geçen gün kök salıyor, yerleşiyor ve bizi, yani Kıbrıs Türk toplumunu yok ediyor. Kıbrıslı Türkler bu adada var olmak istiyorsa önce bu kurulu düzeni kaldırması gerekiyor.

 

Bu kurulu düzeni kaldırmanın iki yolu var.

 

Birincisi Rum milliyetçilerinin tezlerini çözüm diye topluma sunmak ve “Kurulu düzen bu şekilde yok olur.” demek. Aksini söyleyen kişileri çözüm ve barış istemeyen kişiler olarak yargılamak ve ötekileştirmek. Türkiye ile olan kültürel bağlarımızı yok sayarak hemen Türkiye ile ilişkileri koparmak istemek. Kıbrıs Türk toplumu ile Türk toplumunu birbirine düşman etmek için elinden geleni ardına koymamak.

 

İkinci ve zor olanı ise sağ ve sol kesim bir yana Kıbrıs’ın siyasi eşiti olduğumuzu bilerek çalışmak ve bütün zorluklara rağmen sistemimizi geliştirmek için çabalamak. Çözüm zili çalmadan çözüme hazırlanmak ve Türkiye’yi merkez olarak görerek ülkeyi yönetmekten vazgeçmek. Devletimiz içinde yaşayan herkesin biz duygusunu geliştirmesine odaklanmak. Bunun için de zaman zaman Türkiye ile masaya oturabilecek öz güvene sahip olmak.

 

Bu yol ciddi zorluklar ve engeller içeriyor, ancak Kıbrıs Türk toplumu varoluş mücadelesinden söz edecekse başka da yolu yoktur. Çünkü biz tüm kesimlerin onayını alması gereken çözümü beklerken, kendi irademizle çözebileceğimiz birçok sorun her gün bizi tüketiyor.

 

Ufukta ışık görünmüyor…

 

Çünkü kendini sağ ideolojiden ve sol ideolojiden gören, sadece şikayet eden ve eleştiren insanlar toplumun refah seviyesini artıracak sosyoekonomik modeller önermiyorlar.

 

Bu süreçte bazı reformlar denendi, ancak hiçbir reform hayat bulmadı. Yatırımlarımız ciddi oranda düşüşte. Reel sektörde Kıbrıslı Türk sayısı gün geçtikçe azalıyor. Kamu sektörünün etkinliği ve verimliliği oldukça düşük. Reel sektörün ekonomik payının artırılması gerekiyor.

 

Peki bunlar nasıl olacak?

 

Etkin ve kalıcı reformlarla.

 

Peki bu reformları kimler yapabilir?

 

Konulara hakim işi bilen bir üst düzey yönetici kadrosu.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir