Ne Olacak Şu Hâlimiz? Olacak mı Bir Hâlimiz?


Üzgünüm, yine kötü haber, yine kötü haber, fakat durun! Bir kötü haberim daha var; daha kötü haberlerim de olacak.

 

44. sayıda yazdığım yazım Kaz Dağlarında kaybolan ormanlar adınaydı, bu haftaki yazımsa cayır cayır yanan Brezilya’daki Amazon ormanları hakkında ya da belki de daha fazla sizin, daha fazla benim hakkımda.

 

Bugün gördüm haberleri.

 

“Yaşasın! Yine stres olup hiçbir şey yapamayacağım şeyler oluyor.”

 

Sahi ya, ne yapabilirim ki? Sayfalarca yazı mı yazayım? Sokaklara çıkıp haykırayım mı? Dolaşıp dolaşıp anlatsam geçer mi?

 

Kor-ku-yo-rum.

 

Bu kadar basit işte!

 

Anlamıyorsunuz ama bir şeyler yapmam gerek.

 

Yazmakla olmaz, söylenmekle olmaz, haykırmakla olmaz.

 

Daha da gür olmalı sesim. Daha da anlaşılır olmalıyım.

 

***

 

Uyanın millet evimiz yıkılıyor, dökülüyor, cayır cayır yanıyor!

 

Harekete geçmeliyiz! Hiçbir şey olmuyor gibi nasıl devam edersiniz?

 

İhanet değil midir bu kendinize? İhanet değil mi bu bana, bize, daha doğmamış çocuklarımıza?

 

***

 

Hâlime bakın, ‘’Bir şey yapmalıyım, bir şey yapmalıyım, ne yapmalıyım?’’ diye söylenip söylenip duruyorum. Aynada soluk gözlerime bakıyorum. Harekete geçmek için hevesli ama bir o kadar da yolundan, ne yapacağından, ne yapması gerektiğinden şaşkın.

 

Sihirli değnek? Tanrı? Evren? Melekler? Doğaüstü yüce varlıklar?

 

Ne kurtarır bizi? Hangisi koşar yardımımıza?

 

Üzgünüm dostlarım, hiçbiri.

 

Sihirli değnek ne zaman var olmuş ki?

 

Tanrı, evren, melekler, doğaüstü yüce varlıklar hangi çığlığımıza koşup yardıma gelmiş ki?

 

Bizi bir biz kurtarırız.

 

***

 

Belki de cahil kalmalıydık. Belki de bilmemeliydik, keşfetmemeliydik, bulmamalıydık.

 

Belki o zaman sonumuzu getiren ne varsa bilinmemiş, keşfedilmemiş, bulunmamış olurdu.

 

Ufacık, 18 yaşında bir küçük genç kadın ben ve içimde olan bu korku, bu heves, ‘’Değiştirmek için ne olursa yaparım!’’ dürtüsü neye yarar? Gücüm olsa keşke de durdursam.

 

Bu yazı da ne onunla ilgiliydi ne bununla. Bu yazı çaresizliğimin bir haykırışıdır.

 

Ve belki de yapacaklarımın habercisi.

 

Veya belki de yapacaklarımızın habercisi.

 

Bir arkadaşımın dediği gibi, nasılsa sıfır noktasındayız ve bu noktadan gerisine gidemeyiz, tek görüş alanımız ilerisidir.

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir