Atatürk İlkelerini İçselleştirmek

Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı geçen gün katıldığı DAÜ 40. Yıl Senfonik Konseri’nde işaret etti ve “Kıbrıs Türk halkı hiçbir zorlama olmadan 1930’lardan beridir Atatürk ilke ve devrimlerini içselleştirmiş olan bir halktır.” dedi. Konuşmanın devamında da halkımızın bu karakterini sonsuza kadar sürdüreceğinden söz ediyor. Ne mutlu bu sözleri duymak, insan umut doluyor!

 

Şimdi bize de bu sözlerin dayanak noktasını ve doğruluğunu araştırmak kalıyor. Bildiğimiz üzere Kurtuluş Savaşı’na kadar Kıbrıslı Türkler Osmanlı ve İslam kimliğiyle yaşıyorlardı. Adaya Türklük bilinci Kurtuluş Savaşı’nın bitiminden sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk ilke ve inkılaplarının benimsenmesi ile geldi.

 

Fakat burada ada halkının Atatürk’ü benimseyişini Anadolu’nun benimseyişinden ayıran çok önemli bir nokta var. Türkiye’ye inkılaplar hukuk ile getirildi, gerektiği zaman halk kanun önünde cezalandırıldı. Halk bu ilkeleri bir zorunluluk altında öğrenmek zorunda kaldı. Tabii ki o zamanın şartlarını göz önünde bulundurduğumuz zaman, doğrusuyla ve yanlışıyla belki de yapılabilecek en doğru, hızlı sonuç getirecek seçenek bu idi. O kısım tamamen ayrı bir tartışma konusu. Öteki taraftan Kıbrıs halkı Atatürk ilke ve inkılaplarını ortaya çıkışından itibaren özümsemiş olan bir halktır. Bu ilkeler ada halkına hiç bir zaman zorla dayatılmadı.

 

Kıbrıs insanının Atatürk ilke ve inkılaplarını kolayca içselleştirmesindeki etkenler arasında tarihi boyunca birçok farklı medeniyet görmüş ada insanının birçok kültüre hoşgörü ile yaklaşabilecek olması ve kendi hâlinde, dünyaya ilgisiz yaşayan Anadolu insanına göre eğitimli ve Avrupai tarzda sayılabilecek bir yaşam sürmesi sayılabilir desem birçoğunuz katılacaktır. Böylelikle yaratılan Kıbrıslı Türk kimliği adada belirli tabaka tarafından değil; örneğin sadece eğitimli, saygın aile zümresine mensup bireylerce değil, çiftçisinden zanaatkârına, esnafına tüm halk tarafından özümsenip içselleştirilmiştir. Türkiye’de inkılapların yüz yıl geçmesine rağmen hâlâ tabandan kopuk olmasının sebebi de aynıdır. Anlamakta zorlandığımız dersleri nasıl bir gecede ezber yaparak sadece ertesi günü kurtarabiliyorsak, Türkiye de tarih kitaplarıyla Atatürkçülüğü ancak o kadar halkına anlatabiliyor.

 

Bugün Kıbrıs Türklerinde Atatürk hiçbir parti tarafından ele alınan bir konu değildir, çünkü Atatürk yediden yetmişe halkımızın kalbinde olan ve tabii ki kült şeklinde bir destekten çok yaratılmaya çalışılan ideolojilere ışık olan bir düşünce sistemidir. O zaman gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki Kıbrıs Türkleri 1930’lardan beri Atatürk ilke ve inkılaplarını zorunluluk esasına dayanmadan içselleştirmiş olan bir halktır.

 

O zaman Atatürk’ün şu sözü ile yazımı sonlandırıyorum:

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”

 


 

Referans:

1- https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78702/ataturk-ve-kibris-kulturu—ismail-bozkurt.html

 

Kapak görseli için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir