İş Yerinde Yönetimsel Kriz ve Erdem Etiğinin Uygulanabilirliği

Bugüne kadar farklı farklı projelerde yeterince zaman geçirmiş birinin, iş yerinde kendini gösterebilecek pürüzler ve bu pürüzlerin eninde sonunda ortaya çıkaracağı kriz karşısında erdem etiğinin uygulanabilirliği hakkında söyleyeceklerinin, herhangi bir projede bulunmuş olan ve de özellikle iş yerlerinde çalışan her insanın ilgisini çekeceğini düşündüğümden bu problemi irdeleme ihtiyacı hissettim geçenlerde. İş yerinde sıkça görülen ve yönetimsel kriz olarak adlandırabileceğimiz bazı krizlerin etik açıdan yönetilmesi ne anlama geliyor? Erdem etiği ne demek? Bu tarz krizlerin ortaya çıkmaması adına neler yapılmalı?

 

Bu soruları çözümleyebilmemiz adına öncelikle herhangi bir iş yerindeki dinamikleri gözlemlemek gerekir. Bahsi gecen iş yeri hangi özellikleri taşırsa taşısın, ne tür dinamikleri barındırırsa barındırsın ve nerede olursa olsun minimum miktarda dahi olsa belirli bir miktarda hiyerarşi içermektedir. Devam etmeden önce, burada hiyerarşi terimini olumsuz bir anlamda kullanmadığımı özellikle belirteyim. Örnek vermek gerekirse; Platon’un adalet anlayışı, doğada bulunan her şeyin bir hiyerarşinin parçası olduğunu ve doğanın ideal olarak engin bir uyum, kozmik bir senfoni içerisinde iken her bireyin bir amaca hizmet ettiğini belirtir. Bu bize hiyerarşik düzenin her zaman kötü bir anlamı barındırmayabileceği olasılığını hatırlatan güzel bir örnek. Elbette ki yaşamak için para kazanmamız gereken bir düzenin içerisine hapsolmuşken hiyerarşik düzenlere kuşkucu bir şekilde yaklaşmak kadar da doğal bir tepki verilemez. Yine de toplumun ve işlevlerinin sürdürülebilirliği açısından hiyerarşik düzen olumlu ya da olumsuz nitelendirilebilir olup aynı zamanda gereklidir de.

 

İş yerlerine bakacak olursak, en sorunludan en ideale giden hiyerarşik düzeni aşağıdaki gibi sıralamak mümkün gözükmektedir. Aslında hiyerarşik düzene sahip olup da olmadığını iddia eden iş yeri, hiyerarşik düzene sahip olup bu hiyerarşiyi kötüye kullanan iş yeri ve hiyerarşik düzene sahip olup bu hiyerarşiyi sorunlara yol açmayacak kadar insancıl bir şekilde idare edebilen iş yeri olarak üçe ayırabiliriz. Hiyerarşik yapılanmalardan bahsederken ironik bir biçimde bu sıralamayı yapıyor olmamdan ötürü hiyerarşik düzenin bir parçasından payını alan bu yazının bu noktasında Aristoteles’in erdem etiğinden bahsetmek yararlı olacaktır.

 

Erdem, en genel anlamıyla ele alındığında insanın kendi amacına uygun bir durumda olmasıdır. Yani insan, daima doğasına uygun biçimde eylemelidir. Unutmamak gerekir ki Aristoteles’e göre doğadaki, bize kaos olarak görünen işleyişin uyumlu bir harmonisi vardır ve insan aklı da böyle olmalıdır. Yani ruhun akıl, duygu ve arzu gibi yetileri arasındaki ilişkinin uyumlu olması gerekir. Bunu en net şekilde altın orta öğretisi ile anlayabiliriz. Erdem etiği Aristoteles tarafından ortaya atılan altın orta ile oldukça içli dışlıdır ve Aristoteles’e göre “erdem” aşırılık ile eksiklik arasındaki orta noktada açığa çıkar ve uyumu tıpkı doğadaki gibi sağlayan özellik de budur. Dolayısıyla bu teorinin bizlere verdiği öğreti bir davranışı sonuçlarını düşünerek değil de aşırılık ve eksiklik arasındaki çizgide erdemli bir davranış sergilemek adına ne yapmamız gerektiğidir. Aristoteles’in çaba ve düzenli uygulama aracılığıyla altın ortaya ulaşabileceğimizi belirtmesi de ayrıca önemli bir noktadır.*

 

Yukarıda üçe ayırdığım hiyerarşik yapılandırmalardan ikincisi yani hiyerarşik düzene sahip olup bu hiyerarşiyi kötüye kullanan iş yeri düzeni ile başlayacak olursam, söylemek isterim ki bu düzende yönetimsel krizin kısa zamanda ortaya çıkması daha zordur fakat bir krizin ortaya çıkma durumu nispeten birinci düzene kıyasla daha kolaydır. Bunun nedeni para kazanılan bir düzenekte, bu düzeneğin içerisine hapis olmuş olan bireylerin kendi açılarından gerekçelendirdikleri sebepler olabilir. Elbette ki ideali amaçladığımız bu hiyerarşik düzene sahip olan ve bu hiyerarşiyi sorunlara yol açmayacak kadar insancıl bir şekilde idare edebilen iş yeri modeline de ancak orta yol ile ulaşabilmemiz mümkündür.

 

Bu ikinci yapılandırmadan çok kısa bir şekilde bahsettikten sonra birinci kategori hiyerarşiye geri dönüp bakmak gerekir, çünkü daha önce de belirttiğim gibi yönetimsel krizlere yol açmaya en müsait hiyerarşik model odur. Hiyerarşik bir düzene sahip olmayan bir düzenekte dinamikleri erdem etiğine uygun bir biçimde tutmak oldukça zordur ve hiyerarşik düzeneğini benimsemeyen bir topluluk veyahut iş yeri, kendi arasında doğal olarak geliştireceği çarpık ilişkilerden ötürü hiyerarşik düzene -bu özel durumda- yenik düşerek erdem etiğinden uzaklaşır. Erdem etiğinden uzaklaşan, yani harmonisi bozulan bir topluluk hiyerarşinin kötüye kullanımına sebebiyet verecektir. Bu durum elbette ki ikinci grup iş yerinde de ortaya çıkabilme olasılığını taşımaktadır. Bunu önleyebilmek adına, hiyerarşik yapısı bulunmadığı iddia edilen bir topluluğun ya da hiyerarşik yapısı olup da bu yapının kurallarını çiğneyerek iş yapan bir topluluğun buna uygun olarak erdemli bir biçimde hareket etmesi gerekir ve bu ancak bu tarz yöntemlerle mümkün gözükmektedir; toplulukta daha bilgili olan veyahut yönetici pozisyonundaki bir kişinin grubun geri kalanına ilgi ile yaklaşarak grubun diğer üyeleri ile arasındaki dinamiğinin eşit bir ölçüde tutması erdemli bir davranıştır ve sergilenmesi gerekir.

 

Aşırı öneme sahip olan ve iş yerinde uygulanması gereken diğer bir erdem ise uygun hitaptır. Psikoloji alanının daha detaylı açıklayabildiği bu noktayı işleyen herkesin içten hissedebildiği inancına dayanarak söylemek isterim ki, hangi hiyerarşik düzenin içerisinde olursanız olun “Eline sağlık.” ya da “Bu pek uygun olmamış ama şu şekilde geliştirebiliriz.” tarzındaki hitaplar her zaman çalışan kişinin ortaya çıkardığı şeye verilen değeri gösterir ve çalışan motivasyonu açısından hayati önem taşır. Bu denli küçük fakat erdemli bir davranışın bizleri nasıl altın ortaya götürdüğünü gözlemlemek zor olmasa gerek.

 

Son olarak, altın ortadan uzaklaşan bir iş grubundan bahsetmek ve bu grupta ortaya çıkması daha muhtemel olan yönetimsel krizden felsefi bir şekilde bahsetmek gerekecek olursa belirtilmesi gerekir ki yönetimsel sürecin erdem etiğinden uzaklaşması anında ve sonrasında ortaya çıkan bu tarz krizlerin sorunsuzca önlenebilmesinin tek yolu yine altın ortayı hedeflemekten başka bir şey değildir. Dinlemeden ve sorgulamadan tepki verilen her davranış karşıdaki kişiye zarar verecektir. Sinirin aşırılığı durumunun erdemli bir davranış olmadığını savunabilmek, Aristoteles’in erdem etiği teorisini reel hayata uyguladığımızda mümkündür ve görülmektedir ki iş yerindeki erdem etiğinin uygulanabilirliğinin önemi neticede son derece mühimdir.

 


 

*Bu felsefi noktayı iş yerlerindeki hiyerarşik düzene bağlamadan önce, çok kısaca bahsettiğim ve muhtemelen kısmen bir kafa karışıklığı yaratabilecek bu öğretiler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenler kaynakçaya bakabilirler.

 

Kaynakça

Vatansever S. (2019) Aristoteles ve Altın Oran. Bilimdili.com. 

Wright C. (2012) Plato’s Just State. Philosophynow.org. 

Regoli N. (2019). Workplace Example of Virtue Ethics. Futureofworking.com. 

Yıldırım Ö. (2019) Aristoteles’in Erdem, Ahlak Anlayışı. Felsefe.gen.tr.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir