Bu haftaki yazımda uzun süredir gündeme getirmek istediğim bir konuya değindim. Benim için çok hassasiyet taşımasının nedeni çok değer verdiğim ve sevdiğim bir müzisyenin, Prince’in ölüm nedeninin opioid etkisi taşıyan bir ilaçtan kaynaklanmasıdır. Yeni üretilen opioidlerin, halk arasında en çok bilinen uyuşturucu türü olan eroinden 30 kat daha güçlü olması insanlık için endişe verici.
Sağlık nedenleri dışında ya da karaborsadan elde edilen fentanil gibi etkili opioidlerin kullanımı insan sağlığı, güvencesi ve hukuk alanında yaşanan büyük zorluklardan biri. Opioidlerin kullanımı en çok Kuzey Amerika, Asya, Avrupa ve Okyanusya bölgelerinde görülüyor. Okuyucular belki de merak edecektir, opioidlerin kullanımı neden tehlike arz ediyor? Opioidlerin dehşet verici özelliği kullanan kişileri bağımlı yapabilmesi ve doz aşımına kolayca ulaşılabilmesinden kaynaklanıyor.
Opioidlerin tıp dünyasındaki yerleri ağrı giderici olarak kullanılmalarıdır. En çok bilinen ve opioid etkisi taşıyan ilaçlar: Morfin, kodein, ameliyat sonrası kullanılan fentanil ve bazı ülkelerde palyatif bakımda kullanılan diasetilmorfin (eroin).
Opioidlerin üretim şekilleri farklı olsa da hepsinin taşıdığı bir ortak nokta vardır: İnsan vücudundaki opioid reseptörleri ile etkileşimi. İnsan vücudunda farklı opioid reseptörleri vardır ve beyinde, beyin sapında ve omuriliğinde bulunan “mu” opioid reseptörlerinin amacı beyin ödül sistemini tetiklerken ağrı gönderimini azaltıp ağrı kesimini sağlamaktır. Opioid reseptörlerinin bulunduğu yerlerden bazıları: Beyindeki solunum merkezi, bağırsak ve çevresel sinir sistemi. Opioid kullanımı bu yerleri etkilediği için, nefes alma sorunları, kabızlık ve ateşli hastalıklarla karşılaşma olasılığı opioidlerin yan etkilerinden birkaçıdır.
Doz aşımı riski opioid kullanımı sonrası doğan komplikasyonlardan kaynaklanır. Örneğin risklerden biri opioid reseptörlerinin maruz kaldığı baskı sonucu, nefes alma refleksinin durdurabilmesidir. Bu, vücutta eksilen oksijen değerlerinden dolayı beyinde hasar gerçekleşebilir ve komaya ya da ölüme neden olabilir. Amerika Birleşik Devletleri’ni kasıp kavuran bu endemik sorun, ortalama yaşam beklentisini üç yıl içinde iki kez düşürmüştür: 2014’de 78,9’dan 2017 verilerinde 78,6’ya.
Doz aşımı riskinin büyük korku yaratmasının nedeni reçeteli opioid etkisi taşıyan ilaçların tıbbi ihtiyaç olmadan kullanılmasıdır (kısacası eğlence ve öfori hisleri için). Tıbbi ihtiyacı olmayan kişilerin erişebilecekleri reçeteli ilaçlar yasa dışı şekilde üretildikleri için kişileri doz aşımına maruz bırakabiliyor. Her kullanımda kişilerin direnci arttığı için gelecek sefere daha yüksek doz kullanımına kalkışılıyor. Opioid bağımlılığının çok zor şekilde aşılmasının nedeni de yaşattığı belirtilerden kaynaklanıyor. Bu belirtiler kusma, ishal, kontrol edilemeyen titreme, kramplar, üşüme ve ateşli hastalıklardan oluşuyor.
Opioid ve Müzik Endüstrisi
Opioidler müzik endüstrisini yıllardır etkiliyor. Kodein ve Percodan, 1977’de Elvis Presley’in vücudunda bulunan ilaçlar arasındaydı. Ancak fentanilin müzikteki artışı daha derin eğilimlere dayanabilir. Fentanil yüzünden son 10 yıl içinde çok değerli sanatçılar doz aşımından hayatlarını kaybettiler. Bu sanatçıların arasında Prince, Tom Petty, Jay Bennett, Matt Roberts ve Paul Gray bulunmaktadır.
Opioid ve müzik endüstrisinin ilişkisinin benim gözümde ikiye ayrıldığını söyleyebilirim. Bazı sanatçılar, örneğin Prince ve Tom Petty, kalça kemiklerinde yaşadıkları şiddetli ağrıdan dolayı yüksek güçteki ağrı kesicilere muhtaçtılar. Yani kullanımları tıbbi ihtiyaçtan dolayıydı. Bu ihtiyacın seneler boyunca sahnede performans yapmaktan kaynaklandığı söyleniyor.
Fakat bir diğer grup müzisyenler ise, özellikle de rap müzik kültüründe, opioidi bir eğlence ve bir hayat stili çerçevesinde kullanıyor. Opioidlerin rap müzik dilinde çok yaygın oluşu, opioidlerin piyasa isimlerinin açıkça ve sürekli bir şekilde kullanılışı çok açık ortada. İçinde bulundurdukları şiddet mesajları ve kadın düşmanlığını destekleyen antisosyal değerler çoktan eleştiriye açıkken, bu şarkıların üstüne opioid krizine katkı koydukları düşünülüyor. Aşırı bir genelleme yapılsa da bu şarkıların birçok genç dinleyiciyi etkilediği düşüncesindeyim. Sadece dinleyicilerini değil, ayrıca kendi hayatlarını da derinden etkiliyorlar. Son üç sene içinde “emo rap” adı altında büyük üne sahip olan ve sahne adı Lil Peep ve Juice Wrld olarak bilinen iki şahıs hayatlarını opioid yüzünden kaybettiler. Müziklerinin ağır şekilde uyuşturucu bağımlılığı hakkında olması onların da kullandığı şüphesini doğruluyor.
Opioid krizine bir kaynak değil birçok kaynak neden olmuştur, bu yüzden bir tek müzik endüstrisini suçladığım sanılmasın. Her ülkenin kendi hukuku ve devletinden doğan sorunların, ecza şirketlerinin kâr yapabilmek için her geçen gün geliştirdikleri stratejilerin ve toplumsal sorunların mutlak bir etkisi vardır. Opioid ve müzik endüstrisinin bu garip bağlantısı yanında bazı şarkıcıların hiçbir şekilde müziklerinde desteklemedikleri hâlde opioidler tarafından hayatlarını kaybetmeleri ayrı bir üzüntü yaşatıyor. Opioid krizi genç, yaşlı, zengin veya fakir demeden yüz binlerce kurbana sahip ve her geçen gün yeni kurbanlar yaratmaya devam ediyor.
Referanslar
https://www.unodc.org/documents/scientific/Global_SMART_21_web_new.pdf.
https://www.who.int/substance_abuse/information-sheet/en/.
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.