Bir Köyün Tarihi Üzerine Notlar: Değirmenlik

Biraz kendi köyümden bahsetmek isterim. Lefkoşa’dan 12 kilometre uzaklıkta, Beşparmak Dağları eteğinde, dar ama uzun, yoğun ancak ferah, nüfusuna rağmen kozmopolit bir köydür Değirmenlik. Antik Salamis’in su kaynağı, Orta Çağ’da tahıl öğütme merkezi, Osmanlı’da idari bölge, günümüzde ise en büyük yüz ölçümüne hizmet eden belediye. Antik tarihten günümüze kadar uzanan bir tarihe sahip olsa da, oturup incelediğimizde köyün tarihi hakkında sahip olduğumuz bilginin yetersizliği netleşiyor. Ampirik veri noktasında noksanlık ve yokluk arasında bir yerde, “resmî” tarihte konumu gereği pek çatışma görmemiş olduğundan önemsiz kalan, genel tarih anlatımında ise herhangi bir etkiye sahip olmayan bir köy.

 

Böylesine bir tanıma uyan pek çok köy vardır Kıbrıs’ta; biraz ıssız, canlılığı az, umumiyetle “lakayıt”. Tarih yazımında alakasını görmediğimiz, bu yüzden de değer vermediğimiz yerler. Ancak insan etkileşimi ile var olan, var olduğundan da tarihe sahip olan yerler oysaki. Buna rağmen, tarihin tutulmadığı bu yerlerde, bir pencere bulabilir miyiz geçmişine bakmak için?

 

Nitekim bulabiliriz, hem de birden çok.

 

Meşhur müverrih Zeki Velidi Togan, öğrencileri için hazırladığı notlardan derlenen ve tarihyazımı ile ilgilenen herkese önermekten çekinmediğim çalışmasında bize tarihi yazmada bilinmesi gerekenlerden bahsetmektedir. Bu çalışma şahsım için aydınlatıcıdır, ancak tarihyazımı üzerine yazmak haddimde olmadığından kitap hakkında eleştirel bir yaklaşım sergilemeden, sadece Zeki Togan’ın fikirlerinden yararlanacağım.

 

Bu pencerelerden birkaçını inceleyecek olursak, konumuza en müsait olanlar kısaca şöyle: Kalıntılar, gazeteler, hikâyeler ve en önemlisi seyahatnamelerdir.

 

Kalıntılar özellikle antik tarihi incelerken en dikkat edilen ögelerdir. Değirmenlik, Chytroi (veya benzeri varyasyonlarından bir tanesi) adında bronz çağına (M.Ö. 2000-1650) ait bir yerleşim bölgesiydi.[1] Yerleşim bölgesi olarak (bugün akışı duran) pınar kenarı olmasının cazibesi önemli bir etken olsa gerek. Zamanla beraber hem coğrafyanın kaçınılmaz değişimi, hem de insan etkileşiminin oluşturduğu sosyal ve siyasi olaylar bir yerleşim yerini terk ederken yenisini oluşturur; Chytroi’nin kalıntıları ise artık tarihin en değerli tanıkları olarak günümüze kadar yaşamaya devam eder. Belki geçmişi anlamamızda kapsamlı bir katkı veremezler, nitekim hatıraları yoktur, fakat tarihi yaşamak bile bize tarih hakkında sınırlı bilgi verdiğine göre, kalıntıların değerini anlamak için yaklaşımımız farklı olmalı, zira bir kalıntının değeri ondan edindiğimiz kadarsa, bu kabiliyet kalıntıda değil bizdedir. Kalıntılardan bahsederken Zeki Togan şunu dile getirir: “Kaldıklar [Kalıntılar] ekseriya dilsizdirler. Tarihî meselelere, havadise ait haberleri onlar söylemiyorlar, bu malûmatı biz onlardan istihraç ediyoruz.”[2]

 

Gazeteler bir nevi modern vakanüvislerdir. Gerçekleşen bir olayı tespit ederek yazıya dökme, yani haber üretme araçlarıdır. Yine de bir gazete haberi bir vaka hakkında kapsamlı bilgi, hatta tarafsız bilgi bile sağlamak zorunluluğu, tercih edilse bile, yoktur. Bu açıdan gazeteler mukayeseli bir şekilde bir olay hakkındaki fikirlerin mücadelesini kaydetmek ve incelemek açısından paha biçilmez kaynaklardır.

 

Hikâyeler, ister tamamen hayal ürünü bir olay örgüsüne sahip olsun, ister gerçek olaylardan esinlensin, geçtiği döneme ait bir tarihî değere sahiptir. Teslim etmek gerekir ki bu değer akademik incelemede tutarlı olmaktan uzaktır, ancak belli bir dönem ait veya dönemde geçen edebî eserlerin incelenmesi, o dönemin sosyokültürel yapısı hakkında tahlil yapmamızda değerli bir mahzen niteliğindedir.

 

Son olarak seyahatnameler. Kıbrıs, konumu ve tarihi gereği, pek çok ziyaretçiye hanlık görevi görmüştür. O veya bu sebepten dolayı Kıbrıs’a denk gelen kişilerce yazılmış gezi yazıları tarih araştırması noktasında ciddi bir fırsat penceresidir. Zeki Togan sadece yerli tarihçilerin ürettiği tarih bilgisinin seyahatnameler göz önünde bulundurulmadıkça yetersiz kalacağını dile getirir. Seyahatnamelere en anlamlı örneklerden biri Rupert Gunnis’in 1936 tarihli Kıbrıs’taki köy ve şehirleri tanıttığı “Historic Cyprus” çalışmasıdır.[3] Bu çalışmada Gunnis gezdiği ve hakkında okuduğu bölgeler hakkında rehber niteliğinde ama tarihsel açıdan pek değerli bilgiler barındıran özetler geçmektedir. Değirmenlik hakkında yazdığı bölümde bize verdiği en ilginç bilgilerden biri ise köyün en büyük meşhurluk iddiasının karnabaharın Avrupa’ya ilk kez buradan ihraç edilerek yayıldığıdır.[4]

 

Kısaca bahsedilebilecek iki diğer kaynak ise (Kıbrıs’ta Osmanlı dönemi için) şeriye sicilleri ve hatırattır. Siciller dönemin sosyal ve ekonomik yapısı açısından önemli bir pencere oluşturmaktadır. Örneğin Değirmenlik’te Müslümanlar ve zimmiler arasında ticaretin olduğunu ve bunun genellikle mülk ticareti olduğunu şeriye sicillerini inceleyerek fark edebiliyoruz.[5] Öte yandan hatırat çalışmaları ise, zamanla yozlaşmaya ve erozyona tabii olmasını da göz önünde bulundurarak, belli bir dönemin portresini çizmekte kilit bir rol oynayabiliyor. Buna bir örnek ise Bilgin Ergene’nin kaleme aldığı iki ciltlik Cihangir köyü hakkındaki hatıraları ile şekillenmiş “Bir Köyün Anatomisi: Cihangir-Abohor” çalışmasıdır. Her ne kadar bu çalışma akademik bir çalışma olmaktan uzak olsa da, barındırdığı tarih kırıntıları ile bölgesel tarih çalışması için danışılması ve intikat (Togan’ın tarihî kaynaklara eleştirel yaklaşımdan bahsederken kullandığı terim) edilmesi kaçınılmazdır.[6]

 

Başlıkta dediğim gibi, konu hakkında sadece notlarım niteliğindedir. Genel olarak tarihyazımı ve gündelik hayatta gözlemlediğimiz veya görmezden geldiğimiz pek çok şeyde tarihî değer biçmemizde bir fikir sahibi edinebileceğimiz bir jimnastik niteliğindedir.

 


 

Referanslar:

[1] Edwards, I. E. S. et al. (1975). The Cambridge Ancient History. Cilt II. Parça 2. Cambridge University Press.

[2] Togan, A. Z. V. (1950). Tarihte Usul. İş Bankası Kültür Yayınları 2019.

[3] Gunnis, R. (1936). Historic Cyprus: A Guide to Its Towns & Villages, Monasteries & Castles. K. Rüstem & Bro.

[4] ibid. s.308

[5] Özkul, A. E. (2010). Kıbrıs’ın Sosyo-Ekonomik Tarihi (1726-1750). Dipnot Yayınları.

[6] Ergene, B. (2017) Bir Köyün Anatomisi: Cihangir-Abohor. Kendi baskısı.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir