Her gün sabah 9’da başlayan ders programına sabah koşa koşa gecikme paniğinde bile herkesin unutmadığı ve vazgeçmediği tek bir kurtarıcısı vardır, kahve. Aceleyle ayakkabılarınızı bile bağlayamadığınız sabahlarda, İtalya’da muhakkak 5 dakikanızı kahve içmeye ayırmak zorundasınızdır. Kahve içmek için ise “bar”lara uğramanız gerekli. Evet doğru duydunuz, barlar. İtalyanlar için kahve ve içki aynı mekânda içilebilir. Bu yüzdendir ki kahveciler akşamüstü artık içki servisi de yapmaya başlar ve size minik atıştırmalıklarla “aperitivo” imkanı sağlar. Nasıl rakı içmenin bir adabı varsa, İtalya’da da kahve içerken dikkat etmeniz gereken bazı usuller var.
Kahvesinin tadıyla kalmayıp kültürüyle de sizi etkileyen özellikle Roma’daki kahve kültürüne bir göz atalım. Özellikle Roma diyorum çünkü İtalya’da her bölgenin diğer birçok yanı gibi kahve içme kuralları da değişkenlik gösterebiliyor. Bu yüzden genel kurallarla başlayabiliriz:
“3 C” kuralı: İtalyancada caldo (sıcak), comodo (rahat) ve carico (küçük ve konsantre dozlar) diye açabiliriz.
Kahvenin sıcak olma kuralını yazın Roma’da soğuk kahve bulamama hüsranınızdan anlayabilirsiniz. Frappuccino, iced latte gibi kavramlar ne yazık ki yerli bölgelerde rastlanılmayan şeyler. Ama tabii ki Akdeniz sıcağı daha farklı çeşitleri yaratmaya yer açmış durumda. Soğuk kahve diye bulabileceğiniz Shakerato, espresso ve buz ile kokteyl “mixer”leri ile hazırlanan karışımından oluşmakta olup size martini bardağında servis edilir. Bir diğer seçenek ise Sicilya kökeninden gelmekte olan, La Granita al Caffé ise su ve şeker karışımı ile yapılan buzlaç şeklinde yenilen kahve tatlısı olarak bulunur. Bu tatlı Sicilya’da ekmek ile servis edilip özellikle sabahları yenilir.
Elinize alıp sınıfa gitme telaşı mı? “Take-away” kahve mi? İşte tam bu an, baristanın karşısında İtalya’dan olmadığınızı çaktırmışsınızdır. Kahveyi rahatça orada içmeniz şarttır. İtalya’da inatla yaygınlaşmamış ve kabul ettirilemeyen bir kültür bu. Sipariş edebileceğiniz kahve çeşitleri zaten al-götür için miktar olarak az gelmektedir. Tek boyutta bulunup hızlı ve yudumluk olan bu kahveler filtre ve americano gibi çeşitlerin yadırganmasına sebep açar. Aynı zamanda rahat içilebilecek bir sıcaklıkta bir kahve bulmak için, ekstra “al vetro” yani cam bardakta kahvenizi istemek sizi daha profesyonel bir kahve aşığı yapar. Genelde kahvenin tadını daha iyi aldığınızı, dudağınızın yanmasını riske etmediğiniz bu taktik benim de çok kullandıklarımdan.
Kahvenin bir yudumda içilmesi gerektiği ve en hızlı şekilde yapmanızı da “carico” kuralından anlayabiliriz. Zaten espresso bunu simgeleyen bir kahve çeşitidir. Barda ayakta baristayla havanın nasıl olduğunu konuşarak bir yudumda hızlıca ama keyfi değişilmeyen bir içecektir. Zaten espresso diye bir kelime İtalyancada çok kullanılmayıp doğrudan “caffé” yani kahve diye tanımlanmaktadır. Yani yine bir kahve yerine bir espresso derseniz yabancı olduğunuzu belli eden kırmızı ışıkları yakmış olacaksınızdır. Tabii bu yoğun tadı almanız için gereken bir diğer ihtiyaç sudur. Her türlü kahvenin yanında ikram edilen bir bardak su Napolililer için boğazı kahveden önce temizleyen ve aromasına hazırlayan fakat Sicilyalılar için ise kahve sonrası boğazı kahvenin ekşiliğinden temizleyen bir gerekliliktir.
Bu usullerle birlikte birçok farklı kahve çeşitleri içilmektedir. En çok ilgimi çekenlerden bahsedecek olursam birincisi correttodur. İtalyanca “doğru” anlamını taşıyan bu kahve, bir espresso vuruşunun (shot) üstüne serpilmiş grappa veya sambuca alkollerinden oluşan karışımdır. Genelde öğleden sonra içilip zivaniya ve kahvenin uyumunu hatırlatır bana. Bu çeşidin “doğru” kahve olarak tanımlanması da işin esprili yanı. Ristretto ise aynı miktarda kahve bulunan espressoyu normal su miktarının yarısı ile elde etme şeklidir. Acı sevmeyenlerin tercihi ise latte macchiato olabilir. Latte macchiato ısıtılmış sütün üzerine sadece az serpiştirilmiş kahveden oluşmaktadır. Üzerine kakao serpiştirilmesini de rica edebilir, hatta şekerlerin yanında barlarda bulabilirsiniz. Herkesin ağzının tadını bulabileceği çeşitler herkes için yaratılmıştır.
Kahve, kültürünün birçok yerde farklı olmasına rağmen aslında şu an dünyanın birçok yerinde farklılıklarla birlikte küreselleşmektedir ve büyüyen bir sektördür. Dünyayı birbirine bağlayabilen bu keyif aynı zamanda İtalya’da da aynı etkiyi gösterip farklı bölgeleri birbirine bağlayan güce sahip. Sabah uyandığımızda kahvenin uyandıran kokusu ve acılığı aslında buluştuğumuz nokta. “Dolce vita”yı sonuna kadar Roma’da yaşamak isterseniz bu usullere uymak işe yarayacaktır. Hepinize kahve kokulu ve kendinize özgü kahvenizi yarattığınız sabahlar dilerim!
Fotoğraf için tıklayınız.