Dayanılmaz Bir Hafiflik

1968 yılında iktidara gelen Çekoslovak lider Alexander Dubček, öncekilerden daha farklı bir komünistti. Kendi deyimiyle, “insancıl sosyalizm” yanlısıydı. Çeşitli reformlarla mevcut rejimi kökten değiştirmeden, liberalleştirmeyi hedefliyordu. Hedeflerinin arasında basını özgürleştirmek ve ifade özgürlüğünü sağlamak da vardı. Prag Baharı işte böyle başladı, Dubček önderliğinde daha özgür bir komünist Çekoslovakya hayaliyle. Fakat Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyelerinin müdahalesiyle dört ay içerisinde sona erdi.

 

Ünlü yazar Milan Kundera Prag Baharı’nın önemli aktörlerindendi. İlk romanı Şaka’yı Prag Baharı’nın hemen öncesinde yayınladı. Usta yazarın hayata bakışı ve romancılığı gerçekten kendine hastır. Böyle birinin yazmasını engellemek, yaşamasını engellemek gibi bir şey olmalı. Sovyet işgalinden sonra Kundera, sadece işini kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda kitapları tüm ülkede yasaklandı. 1979 yılında Fransa’da yayınladığı Gülüşün ve Unutuşun Kitabı’na tepki olarak ise Çekoslovak vatandaşlığından çıkarıldı. 1981’de Fransız vatandaşlığına geçti.

 

2019’un Aralık ayında, 90 yaşındaki Milan Kundera’ya Çek vatandaşlığı geri verildi. Aradan tam kırk yıl geçtikten, yani yedi roman ve birçok kitaptan sonra. Çekya sembolik bir jest yapmış oldu, fakat bu jest Kundera’nın yeniden Çek olduğunu mu göstermiş oldu? Peki vatandaşlıktan çıkarılmak Çeklikten de çıkarılmak mı demekti? Yalnızca vatandaşlıktan çıkarılmak kişinin kültürel kimliğini elbette değiştirmez, fakat aradan geçen kırk yıl değiştirebilir. Örneğin Milan Kundera, bugün kendi yapıtlarını Fransız edebiyatının bir parçası olarak görüyor. Fransa’da yaşanan kırk küsur yıl, yeni bir dili benimseme, “ev” kavramını sorgulama süreci ve Paris’te Prag’da hissettiğinden daha iyi hissettiğini fark etmek onu bu noktaya getirmiş olabilir. Zamanla yazılarını Fransızca yazmaya başlayarak, Prag’dan Paris’e olan göçünün yanı sıra Çekçeden Fransızcaya da göç etti.

 

Milan Kundera temelli olarak geri dönmeyi hiç düşünmese de, bir röportajında kendi Prag’ının kokusunu, tadını, dilini, manzarasını ve kültürünü beraberinde getirdiğini söylemişti. “Çek hissetmek” veya “Fransız hissetmek” çok da mühim şeyler değildir, çünkü bu hislerin tanımı kişiden kişiye değişir. Mühim olan seçimlerdir. Kundera Fransa’yı seçtiğini belirtti, çünkü kendisini Fransa’da bir göçmen olarak değil, orada kitaplar yazan sıradan bir adam olarak görüyordu. Ona göre Çekoslovakya, Batı’dan koparılıp Doğu imparatorluğuna dâhil edilen bir ülkeydi. Dostoyevski’ye “alerjisi vardı”, kendisini Rabelais’ye ve Diderot’ya daha yakın görüyordu.

 

1984 yılında yazılmış olan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ndeki Prag tasvirini okuyunca içimi bir hüzün kaplıyor. Kundera’nın Prag Baharı’ndan günümüze kadar yaşadıklarını hayal etmeye çalışıyorum, elinden alınan vatandaşlık, (geri) verilen vatandaşlık ve tüm bu süreç boyunca ortaya çıkardığı ince romancılık işleri. Şunu düşünmeden edemiyorum: Ne olursa olsun, en azından 1984’teki Milan Kundera’nın ruhunun şehri Prag olmalı. Sıradan bir şehir böyle anlatılamazdı. Acaba gerçekten de o zamanlar Prag “ruhunun şehri” miydi? Veya hâlâ öyle mi? Belki de bu his de kırk yıllık yaşanmışlığın değiştireceği cinsten bir histir.

 

“Prag’ın orta yerinden yükselip çıkan o yeşil kümbetin, Petrin Tepesi’nin eteğine vardığında Tereza çevrede hiç kimse olmadığını gördü, şaşırdı. Yukarıya çıkarken, defalarca durup arkasına baktı; aşağıda kuleler, köprüler gördü; azizler yumruklarını sallıyor, taştan gözlerini bulutlara kaldırıyorlardı. Dünyanın en güzel kentiydi gördüğü.” –Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Milan Kundera, 1984

 

Not: Çekoslovakya, 1993 yılında Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak iki bağımsız devlete bölünmüştür. Çek Cumhuriyeti, 2016 yılından itibaren Çekya’yı resmî kısa adı olarak kullanmaya başlamıştır. Dolayısıyla, bu yazıda 1993 öncesinden Çekoslovakya, 2016 sonrasından da Çekya olarak bahsettim.

 


 

Kaynakça:

[1] Wojcik, N. (2019). Prague gives novelist Milan Kundera his Czech citizenship back. Deutsche Welle.

[2] 1981 yılında Fransız bir kanalda yapılan röportaj. (Altyazılı). 

[3] Kundera.de editörleri. (2019). Biography. www.kundera.de

[4] Carlisle, O. (1985). A Talk With Milan Kundera. The New York Times Magazine.

[5] Kundera.de editörleri. (1980). Philip Roth interviews Milan Kundera. www.kundera.de.

[6] Serenti editörleri. (2017). Prag Baharı Nasıl Kışa Döndü? Serenti.

[7] Day Translations Editörleri. (2018). Czechia: Why Did They Change Their Name? Day Translations.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir