Bong Joon Ho’nun yönetmenliğiyle çekilen Güney Kore yapımı olan film, bu senenin en çok ses getiren, bol ödüllü filmlerinden bir tanesi, vizyona gireli aylar geçmesine rağmen dolu salonda izledik filmi. Filmi, bu hafta sonu okuldan bir hocamın tavsiyesi üzerine izledim ve mutlaka herkese tavsiye ediyorum, yazımın devamında filmin bende çağrıştırdıklarından bahsedeceğim, izleyecek olan arkadaşları üzmek istemem.
Parazit filmi fakir ve zengin arasındaki farkı kontrastı yüksek çizgilerle bizlere gösteriyor, bu insanları gelirlerine göre ayırmaktan ziyade ne yapılırsa yapılsın atlanamayacak olan sınıf tabakasından bahsediyor. George Orwell’in 1984 romanını okuyan arkadaşlar hatırlayacaktır, Orwell insanların kokusunun tabakasına göre değiştiğinden bahsediyordu. Joon Ho da filmde bunun üzerinde duruyor. Kullandığımız telefonlar, kazandığımız para ne kadar değişirse değişsin benim de inandığım bir şey var ki o da insanın içinde bir şeylerin “kokusunun” aslında hep aynı kalacağı. Film, insanlar arasındaki sınıf çatışmasının, eğitim farkı, cinsiyet, din, ırktan kaynaklı değil, o hiç değişmeyecek kokudan kaynaklı olduğunu simgeliyor. Bu bizlere çok tanıdık değil mi aslında? Sonradan bir şekilde zengin olan insanların ne kadar marka giyinirse giyinsin entelektüel fakirliğini örtememesi, veya aslında pek zengin olmayan bir kişinin gözümüzdeki dış görünüşünden dolayı değil de zihninde sakladığı o dipsiz bilgiyle bize şapka çıkarttırması. Örnek vermek istemediğim bir ülke var, siz anladınız…
Öte yandan filmde, fakirlerin kurnazlığı ve zenginlerin doldurulmuş “trend” konuları nasıl fazlasıyla anlıyormuş gibi yapıp kandırılmaya nasıl aç olduklarına da değiniliyor. Günümüzde ailelerin çocuklarına olmadıkları gibi davranma eğilimleri, gerek özel dersten derse, çocuklarını gereksiz fazla sosyal aktiviteyle boğmalarının sahteliğini gösteriyor.
Filmi izledikten sonra bir adım geriye atıp etrafımıza baktığımızda gerçekten ne kadar korkunç derecede hem gerçek hayattan olup hem de olmadığı görüyoruz. Hepimizin etrafında olan, ayı zor çıkardığı halde elinde en lüks cep telefonu olan, WhatsApp’ta hiç bir mesajı bekletmeyen insanlar. Onları hayata bağlayan bu sosyal yanılsamanın sahteliği. Öte yandan, üst tabakanın sahte kibarlığı, boş teşekkürler, minnetler bize gösteriliyor.
2020 o zaman bana ve size hoş gelsin! Bu sene aynı Parazit filmindeki gibi geçsin, hayatımızı doğru veya yanlışlarla çizmeyelim, bizim için hayatta hepsine yer var. Kimse beyaz ve siyah arasında seçim yapmak zorunda değil ama hepimiz çok çalışmak zorundayız, hedeflerimize ulaşmak ve kendimizi gururlandırmak için. Aynı zamanda 2020 sanat ile gelsin, çok çalışırken kendimizi unutmayalım. Geçen sene kendime gideceğim tiyatrolar, filmler, konserlerle ilgili hedef koymuştum. Gerçekleştiremedim ama bu sene motivasyonum çok daha yüksek, listem çok daha kabarık ve renkli. Ne de olsa hayatımızı sadece kendi gördüğümüz şekilde sürdürecek olursak hatalarımızdan ders alamaz, sorunlarımızı aşamayız sanata ihtiyacımız var. Herkese sınavlarında başarılar diliyorum!
Fotoğraf için tıklayınız.