Sere Serpe Uzanan Biri Var

Kavga verilmeden kazanılmış özgürlük yaşanmaya değer mi?

 

Ya da özgürlüğün iliklere kadar yaşandığı diyarlar var diye, kendi yurdunun özgürleşme mücadelesi terk edilir mi?

 

Ait olduğu, bedenine ve düşüncesine yurt bildiği, sükûnet ve sabırla bezenmiş kavgasına değer gördüğü, basbayağı hayat bulduğu coğrafyanın barış ve anlayış kavramlarını benimsemesi uğruna harcanmış bir ömre ne denir ki?

 

En köklü medeniyetlerin ve aynı zamanda en büyük kötülüklerin de filizlenip serpildiği, âdeta tarihin mezarlığı bir coğrafyada yüzyıldan beri çatışan toplumları birbirlerini anlamaya, affetmeye ve kabullenmeye çağırmak, nasıl bir erdem göstergesidir?

 

Keşke uğruna mücadele ettiği düşüncesinin, tarihin sayfalarına “bu kadim coğrafyada gerçekleşen en esaslı insaniyet ve medeniyet örneği” diye yazıldığını görebilseydi. Keşke biz de görebilseydik…

 

Oysa pek çok zaman olduğu gibi, oncasına rağmen alışamadığımız gibi, alışmamamız gerektiği gibi, hüzün ve hazan düştü bu coğrafyanın insanlarına.

 

Tarihin sayfalarına düşen bu utanç,

işte o misal düştü,

boylu boyunca uzanıyor kaldırımda,

görebiliyorum…

 

Üç el ateş ile,

üç sıkımlık metal ile,

görebiliyorum…

 

Emir, komuta ile,

talimat ve tertibat ile,

görebiliyorum…

 

Bir ömürlük ayrımın kırıklığı ile,

barış ve anlayış diye diye,

zorla, zorbalıkla düştü soğuk kaldırımlara,

görebiliyorum…

 

O, bugün hâlâ aynı sokakta,

aynı kaldırımın üzerinde,

aynı barış umudu ile,

ve yine o melodi eşliğinde,

aynı memleket yarasında,

dinmek bilmez adalet arayışında,

sere serpe İstanbul’un gün ortasında.

O, bugün hâlâ orada…

Görebiliyorum, lanet olsun, görebiliyorum (!)

 

Hrant Dink anısına…

Ի հիշատակ Հրանտ Դինքի,

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir