NBA’de Uzunlar Oyun Kurucu, Kısalar Pivot mu Oluyor?

Dünyadaki hemen her şey gibi sporda da değişimi gözlemlemek mümkündür. Antrenman setlerinden taktiksel anlayışa, temel mekanik hareketlerden oyun kurallarına kadar her şey değişime uğrar. Bu değişimler bazen hızlıca kendisini gösterirken bazen de oldukça yavaş ilerler.

 

Basketbolun da değişime pek de uzak bir spor olduğunu söylememiz mümkün değil. Örneğin bundan 50 sene önce NBA’de üç sayılık atış yoktu. Uzun oyuncuların domine ettiği sporda kısalara da şans vermek için üç sayı çizgisi icat edildi. Üç sayılık atışlar dünyanın kalanına FIBA’nın ancak 1984 yılında kuralları değişmesiyle gelebildi. 24 saniye kuralı da basketbolun ilk yıllarında yoktu. Hücumda 3 saniye kuralı da. Savunmadaki üç saniye kuralı ise hâlen sadece NBA ve WNBA’de var.

 

Taktikler ve oyuncu yapıları da giderek değişmekte. Aynı zamanda da oyun değişmekte.

 

Bugün şuta dayalı olarak oynanan “yeni basketbol” geliştikçe mevkiler yavaş yavaş belirsizleşiyor ve bazı kalıplar ortadan kalkıyor.

 

Şuta dayalı basketbolun gözdesi olan sistemlerden biri smallball. Kısa, hızlı ve genellikle şutör 4 veya 5 oyuncunun aynı anda sahada olmasına dayalı bu oyun sistemi son birkaç yıldır NBA’de etkisini göstermiş durumda. Özellikle Golden State Warriors’ın (daha kısa olduğu iddia edilse de resmî olarak) 1,98’lik Draymond Green’i önce dört, daha sonra da beş numarada kullanmasıyla beraber takımlar boy olarak daha kısa, ancak çok daha hızlı beşleri tercih etmeye başladı. İlk başlarda Warriors genellikle en azından bir tane gerçek uzunu pota altına yerleştirse de daha sonra tamamen kısa oyuncularla oynamaya devam etti. En sonunda bu sezon ise Houston Rockets işi çığırından çıkarttı ve 1,95’lik P. J. Tucker’ı beş numaraya çekerek tamamen 1,96’dan kısa oyuncularla oynamaya başladı.

 

NBA için genellikle backcourt yani arka alan mevkileri olan bir numara (oyun kurucu) ve iki numara (şutör gard) oynayan oyuncular için fazla dikkate alınan bir boy kriteri yokken frontcourt yani ön alan olarak bilinen mevkilerde üç numara (kısa forvet) oynayan oyuncuların en azından 1,98 metre (6’6″) olması, dört numara (uzun forvet) oynayan oyuncuların 2,03 metre (6’8″) olması ve beş numara (pivot) oynayan oyuncuların en azından 2,08 metre (6’10”) olması beklenmekteydi. Bu limitlerin altında olan oyunculara undersized denilir ve genellikle farklı mevkilerde oynanmaya zorlanılırdı. Günümüzde smallball stilinin getirdiği değişimle bu kavramlar ortadan kalkmaya başlıyor. Hatta artık iki, üç ve dört numaraların görev olarak pek bir farklarının kalmadığını beş numaranın dahi bu grubun içerisine girebileceğini söyleyebiliriz. İki, üç ve dört numaraları oynayan oyuncuların genel olarak dış şut sokabilen ve alan açabilen oyuncular olmakla beraber özellikle savunmada değişim savunmasına üst düzeyde katkı verebilecek ve diğer mevkilerdeki oyuncuları savunabilecek özelliklere sahip olmaları bekleniyor.

 

Bunlara farklı olarak uzun ve fizikli beş numaralar pota altında sırtı dönük oyunlar oynayabiliyorken, özellikle pick and roll hücumlarında iyi perde yapıp içeriye hızlıca devrilebilen oyuncular fark yaratıyor. Ancak bu tarz oyuncular özellikle smallball oynayan takımlarda eşleştikleri kısa oyuncular ile Antetokounmpo gibi hem uzun hem de hızlı oyunculara karşı savunmada ciddi bir zafiyet gösteriyorlar. Özellikle Tucker ve Green gibi kısa boylarına karşılık iri ve güçlü fizikleriyle rakibine iyi box-out yapabilen nispeten kısa oyunculara karşı ribaunt almakta da zorlanan bu uzunlar savunmadaki zafiyetlerini hücumda da telafi edemeyerek ciddi bir yük oluşturabiliyor.

 

Bir Feel-Good Story*: P. J. Tucker Örneği

“Feel-good story” İngilizcede okunduğunda ya da dinlendiğinde insanın yüzünü güldüren, ilgili kişi için mutluluk duyulan hikâyelere denir. P. J. Tucker’ın hikâyesini isteyen küllerinden doğan Zümrüdüanka’ya da benzetebilir. Azimli çalışmanın sonucunda kariyerinin ikinci yarısında yükselişe geçen ve 35 yaşına girmesine çok az bir zaman kala bugünlerde performansını zirveye çıkararak takımı Houston Rockets’ı şampiyonluk yarışında tutan Tucker her sporcu için örnek alınacak bir hikâyeye sahip.

 

Tucker, 2006 yılında üniversite eğitiminin son senesinden feragat ederek NBA kariyerine başlar. 21 yaşında bir çaylak oyuncu olarak Toronto Raptors tarafından seçilmesinin ardından ilk sezonunun çoğunu D-League’de (Gelişim Ligi) geçirir. Toplamda sadece 83 dakika süre almasının ardından sezon sonuna yaklaşılırken mart ayında takımdan gönderilir. Ertesi sezonun başında Cleveland Cavaliers’ın Yaz Ligi takımında oynasa da NBA’e dönemez ve kendisini İsrail’de basketbol oynarken bulur. Ukrayna, Yunanistan, İtalya ve hatta Porto Riko derken son olarak Almanya’da Brose Baskets’i şampiyonluğa taşır. 2012 yazına girildiğinde Tucker profesyonel kariyerinde altıncı sezonunu tamamlamıştır ve çoktan 10 farklı takımın formasını giymiştir bile.

 

2012 yazında Rusya’nın Spartak St. Petersburg takımı ile sözleşme imzalamış olmasına karşın bu anlaşmadan vazgeçer ve büyük bir sürpriz yaparak genellikle çaylak oyuncuların oynadığı Yaz Ligi’ne Phoenix Suns formasıyla katılır. Bu Yaz Ligi’nde gösterdiği harika performans sonrası Phoenix Suns tarafından as takım kampına çağrılır ve 21 yaşında bittiği düşünülen NBA kariyerine 27 yaşında tekrardan başlar. O günden sonra da üzerine katarak ilerler, 34 yaşındayken Dünya Kupası için Amerika millî takım kadrosuna çağrılır. Sakatlığı sebebiyle turnuvaya gidemez ancak Select Team (B millî takım) ile oynanan hazırlık maçında millî takımda süre alır. Bugün 35 yaşına ramak kala ligin elit oyuncuları arasında gösteriliyor.

 

Tucker’ı bu yazıya katan şey ise kendisinin şu anda NBA’in en kısa pivotu olması. Houston Rockets’in 31 Ocak’tan beri oynadığı tüm maçlara pivot pozisyonunda başlayan Tucker bu maçlarda 7 galibiyet ve 2 mağlubiyet aldı. Smallball akımının en büyük ekiplerinden olan ve belki de NBA yakın tarihinin en kısa beşi ile oynayan Rockets’ın başarısında aslan payı kendisinden yaklaşık 10 santimetre uzun olan rakip pivotlara karşı dişe diş ribaunt mücadelesi vermesi ve onlara üstün bir savunma yapması ile P. J. Tucker’a ait.

 

İlginç olan kısım Tucker’ın Rockets’a gelene kadar neredeyse kariyerinde hiç beş numara oynamaması. 82games’in istatistiklerine göre NBA’e tekrar döndükten sonraki ilk sezonunda Tucker’ın tüm sezon boyunca genellikle iki numarada, ara sıra da 3 numarada oynadığını görebiliyoruz. Suns formasıyla ikinci sezonunda Jared Dudley’in takımdan ayrılması sonucu üç numaraya kayan Tucker ertesi sezon tekrar eski mevkisine döner. 2017 yılında Rockets’e transfer olana kadar iki ve üç numaralarda oynayan Tucker ilk kez Rockets’ta geçtiğimiz sezon Paul, Harden ve Gordon ile aynı beşte oynadığı dönemde dört numarada uzun süreler alır. Playoff serisinde ise giderek kısalan bir anda Rockets takımının geçici pivotu olur. Bu sezon ise takımın birinci pivotu Clint Capela’nın gönderilmesi kendisini ilk beşin daimî beş numarası yapar.

 

Tucker’ın beş numarada oynamasıyla Rockets son derece akışkan ve hızlı bir basketbol oynuyor. Beş şutör oyuncu sayesinde rakibi kısa ve hızlı beşlere zorlayarak dengelerini bozup aynı zamanda oyun kontrolünü ellerinde tutuyorlar.

 

Uzun Oyun Kurucular

Uzun oyun kurucu dendiğinde akla ilk gelen Magic Johnson 2,06’lık boyu ile Los Angeles Lakers’ın Showtime ismi verilen takımı ile NBA’e damga vurmuştu. Run and gun adı verilen, Kareem Abdul-Jabbar gibi ribauntçuların tarihin en iyi pasörlerinden Johnson’a hızlı bir pas vermesi ve rakip potaya ulaşmış olan hızlı kanat oyuncularına iğne deliğinden geçen pasların çıkartılmasıyla Lakers durdurulması güç bir takım olmuştu.

 

Magic Johnson’a belki de en çok benzeyen oyuncu ise bugün yine Lakers’ta onun 32 numaralı formasının tersi olan 23 numaralı formayı giyen LeBron James. Özellikle koç Erik Spoelstra yönetimindeki Miami Heat temel olarak run and gun benzeri ancak bitiriciliği Dwayne Wade, Kyle Korver ya da Ray Allen gibi üçlükçülere dayalı bir oyun ortaya koyuyordu ki bu taktiğin bugünkü smallball modasının öncüsü olduğunu söylemek mümkün olacaktır. İki klasik uzun ile old-school olarak adlandırılan basketbolu oynayan San Antonio Spurs ile sıkı bir rekabete giren Heat basketbolu yenilemeye başlamıştı. Kaderin cilvesi olacak ki smallball taktiği yine LeBron James’in oynadığı Cleveland Cavaliers karşısında şampiyonluk kazanan Golden States Warriors ile bugünkü hâlini aldı.

 

LeBron James 2,06’lık boyu ile üç ve dört numaralarda görev alsa da kariyerinin neredeyse tamamında hücumda oyun kurucu olarak görev aldı. Bugünlerde de Lakers’ın oyun kurucusu olarak görev yapıyor. Önceleri point forward tabiri ile anılsa da bugün çoğu otorite LeBron’un aslında daimî bir oyun kurucu olduğunu kabullenmiş durumda.

 

Bugün 2,08’lik Ben Simmons gibi bir oyun kurucu ile karşılaşırken 2,11’lik Giannis Antetokounmpo gibi oyuncuların da zaman zaman oyun kurucu olarak görev yaptığını görebiliyoruz. Şuta dayalı “yeni basketbol” oyununda topu içeriye drive eden ve yardım savunması nedeniyle oluşacak boşluklara pası dağıtabilecek oyun kurucular altın değerinde. Bu oyuncuların saha görüşü ve eşleşme sıkıntısı çıkaran uzun boyluları da giderek daha popülerleşiyor. James gibi oyuncuları kısa boylu gardlarla savunmak oldukça tehlikeliyken uzun boylu ve yeterince hızlı oyuncu bulmak da zorlaşıyor.

 

Özellikle lise ve kolej liglerinde uzun oyuncular bu sebeplerden dolayı oyun kurucu oynamaya teşvik edilmeye başlandı. Tabii Avrupa’da Sırbistan başta olmak üzere Yugoslav ekolünden gelen ülkelerde bu çok yaygın olsa da Amerika’da alt yaş gruplarında uzun oyunculara oyun kurucu olacak teknik de öğretilmeye çalışılıyor.

 

Sonuç

NBA taktiksel olarak bundan 15 sene öncesine göre çok değişti. Bugün tüm takımlar şutör oyuncuları boş bırakmaya ve rahat üç sayılık atışlar bulmayı hedefliyorlar. Eskiden bunun temel yolu sırtı dönük oyunu iyi oynayan etkili bir uzuna sahip olmak ve ona gelen yardım savunması ile adam eksiltmekten geçse de bugün durum daha farklı. 4 ya da 5 oyuncuyu çemberden uzak tutup birebirde etkili James, Antetokounmpo gibi oyuncularla skor üretme gayretinde olan takımlar için uzun oyun kurucular önem taşımaktayken, yine her oyuncunun hızına ve şut tehditine güvenen smallball sisteminde kısa ama şutör beş numaralar dikkat çekiyor.

 

Savunmada ise adam değişimlerinde sorun yaşamamak için her oyuncunun hem rakibin en hızlı oyuncusunu hem de en uzun oyuncusunu savunabilmesi bekleniyor. Bunun için beş numaralar kısalıyor, bir numaralar ise uzuyor.

 

Hâlâ daha sırtı dönük hücumlar ile pick and roll ve pick and pop hücumlarını iyi yapabilen Joel Embiid ve Nikola Jokić gibi uzun beş numaralar katkı vermekte olsa da nesillerinin tehlikeye girdiklerini söylemek pek de yanlış olmaz.

 

Bakalım 2020’lerin sonunda basketbol nasıl bir hâl alacak…

 


 

*Kabaca “iyi hissettiren hikâye” olarak çevrilebilir.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir