Seyahat Eden Keşiş: Vasili Grigoroviç-Barski

Kıbrıs adasının konumu gereği zengin bir tarihe sahip olduğu gerçeği inkâr edilmemeli. Örneğin, Larnaka’nın doğuya giden gemiler tarafından kullanılan açık bir deniz yoluna sahip olması ve bunun başka yerlere giden yolcular tarafından kullanılması kaçınılmaz bir durak olduğunu kanıtladı.

 

18. yüzyılın başlarında Kıbrıs’a seyahat eden kişilerin günlükleri tarih için büyük önem taşıyordu. Günlüklerin anlattığı bölgeler ve yapıtlar o zamanlar var olsa da çoğu yangında yok olmuş ya da zaman aşımına uğramıştır. Seyahat eden kişiler arasında Rus hacılar da bulunuyordu. Adaya gelen Ruslar kendilerini Türk kontrolü altında yaşayan Ortodoksların koruyucusu olarak görüyordular. Rusların Osmanlı İmparatorluğu ile olan savaşları yüzünden seyahat etmek zorlaşmıştı. Hacılar genellikle kimliklerini gizleyerek seyahat etmek ve Yunan manastırlarında konaklamak zorunda kaldılar.

 

Vasili Grigoryeviç Grigoroviç-Barski Kıbrıs’ı ziyaret eden en önemli Rus olarak biliniyor. 1701 yılında Kiev’de doğan Barski 10 çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Kiev Akademisinde eğitim gören Barski, sağlık sorunlarından dolayı derslerini bitirememiştir. 1723’de Lviv’e tedaviye gider. Eğitiminden arta kalanlar ise öğrendiği Slav ve Latin dilleri ile Ortodoks teolojisinin temelleriydi. Lviv’de eğitimini ileriye taşıdıktan sonra seyahat etmeye karar verir. İtalya’nın çeşitli şehirlerinden sonra Korfu, Aynoroz ve son olarak Kutsal Topraklara seyahat eder. Kutsal Topraklara gitmeden önce ise Kıbrıs’ta duraklar.

 

Barski’nin Kıbrıs’ı anlatışı 14 çizimden oluşmaktadır; 11 tanesi kiliselerden ve 3 tanesi ise Lefkoşa, Larnaka ve Mağusa’dan. Kıbrıs’ta birkaç kez bulunmasına rağmen, en uzun Eylül 1734 ve Ağustos 1736 arasında kalmıştır. Kıbrıs’ta 1735 yılında gerçekleşen büyük depreme ve veba salgınına da tanık olmuştur.

 

Barski’nin günlüğü kendi çizimlerinden oluşup, yapıtların iç ve dış mimarisini anlatır ve kendi düşünceleriyle süslenmiştir. Günlüğünün bir köşesinde Katolik Kilisesi kurul üyeleri tarafından inşa edilen Bellapais (Balabayıs) hakkındaki hisleri yer almakta. Eşsiz bir güzelliğe sahip olduğunu ifade eden Barski bir de Bellapais’in yıkılmış yerleri hakkında yaşadığı üzüntüyü dile getirmiştir. Barski’nin Bellapais çizimi hiçbir zaman bulunamamıştır fakat kendisi durumu bu kelimelerle anlatmıştır:

 

“Durumun sadık bir görüntüsünü oluşturmayı amaçladım, ancak bu beni bunalttı. Birçok yerde tamamen terk edilmiş, ağaçlar ve yeşilliklerle bürünmüş harabelerin yıkıldığını gördüm. Bu yıkımı düzeltebilecek ya da onlarla ilgilenebilecek hiçbir umut ya da güç olmadığı gibi sonsuza dek terk edilmiş olarak kalacaklar.”

 

Barski ayrıca günlüğünde camiye dönüştürülmüş Mağusa’daki Aziz Nikolas Katedrali (Lala Mustafa Paşa Camii) ve Lefkoşa’daki Ayasofya Katedrali’nden (Selimiye Camii) bahsetmektedir. O zamanlar bu iki yapıtı çizime aldığında Türklerin fark edeceğini düşünerek büyük korku ile yaptığını dile getirmiştir.

 

Lefkoşa (1727). Vasili Grigoroviç-Barski

 

Barski yukarıdaki çizimde Lefkoşa’da bulunan evlerin çoğunlukla iki katlı olduğunu günlüğünde anlatır. Çizimlerinin çok iyi olmadığını düşündüğü için surların çok dar göründüğünü ve neredeyse evleri kucakladığını söyler. Barski bir de kışları kale hendeğinin su dolduğunu not düşmüştür.

 

Mağusa (1730). Vasili Grigoroviç-Barski

 

O zamanlar bir din adamı olarak yola koyulan Barski, araştırmalarını kiliseler ve manastırlar üzerine yapsa da Kıbrıs’ın güzelliği karşısında kendini alı koyamayıp onu birçok kez ziyaret etmiştir. Her mevsimi Kıbrıs’ta da tatmış olması onun için unutulmaz anılar bırakmıştır. Barski’nin çalışmaları şu an Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisinde yer almaktadır.

 


 

Kaynakça

Severis, R. C. (2000). Travelling artists in Cyprus, 1700-1960. Philip Wilson Publishers.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir