Yeni tip koronavirüs veya diğer bir adı ile SARS-Cov-2, iki ayı aşkın bir süredir tüm dünyanın gündemini meşgul etmektedir. Neredeyse tüm ülkeleri etkisi altına alan virüsün neden olduğu hastalık, COVID-19, sebebiyle 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın (pandemic) ilan edildi.[1] Bu kararın alınmasının ardından, sınırları içerisinde vaka olsun veya olmasın, tüm hükûmetler birer birer farklı önlemler almaya başladı. Ancak bu salgın ile mücadele ederken alınan önlemler, 21. yüzyıl post-modern devlet kavramında birtakım değişimlere sebep olacak ve farklı tecrübeler edinilmesine yol açacaktır.
İlk olarak şunu belirtmek gerekirse, dünya ülkeleri bu salgından eşit derecede etkilenmedi. Bazı devletler kontrolü yitirerek daha fazla kayıplar verirken, bazıları ise nispeten daha kontrollü bir süreç yürütmektedir. Açıkça görülebilecek ilk fark Batı dünyası ve geriye kalan devletler arasında olabilir. Vaka sayıları baz alındığında, liberal ekonomik sisteme dayalı devlet modeli ile yönetilen Avrupa ve Kuzey Amerika’da, doğu ve güney yarım kürede yer alan devletlere göre daha kontrolsüz bir salgın süreci yaşandığı çıkarımı yapılabilir.[2] Bu bağlamda, daha az özgürlükçü, ekonomiye müdahaleci ve halk üzerinde kontrol sahibi devletlerin süreci daha iyi yönettiği sonucuna varmak mümkün olabilir mi? Sorunun cevabı göreceli olsa da “Muhtemelen evet.” olarak verilebilir.
Otoriter devletlerin vatandaşları üzerinde daha etkili olması, salgın ile mücadele konusunda alınan önlemleri, örneğin sokağa çıkma kısıtlamalarını, daha etkili kılabilmektedir. Ayrıca, ekonomiye hâlihazırda müdahaleci bir şekilde yaklaşan devletler, salgın süresince üzerlerine düşen ekonomik kalkınma rolünü daha iyi sahiplenmekte, bunun yanı sıra halk bu duruma alışkın olduğundan dolayı aşırı derecede bir tepkime de ortaya çıkmamaktadır. Ancak Batı devletlerine bakacak olursak, salgın ile mücadelede uygulanan tedbirler ve ekonomiye yapılan müdahaleler, toplumları tarafından pek hoş karşılanmamış ve uyum oranı bahsi geçen diğer grup devletlere nazaran düşük kalmıştır.
Salgın sonrası devlet denilen sosyal yapının nasıl bir hâle bürüneceği konusunda farklı yorumlar yapılabilir. İlk olarak hiç kuşku yok ki devlet ve onu yönetenler salgın süresince edinilen kontrol gücünden kolay kolay vazgeçemeyeceklerdir. Liberal ekonomik sisteme dayalı özgürlükçü devlet modeli salgın sonrasında uzun bir süre daha gücünü korumak ve yitip kaybolmamak adına düzene adapte olarak hem sosyal hem de ekonomik alanda kontrol mekanizmasının var olacağı (belki de kısmi otoriter) bir yapı şeklini alacaktır. Öte yandan hâlihazırda otoriter ve müdahaleci yapıya sahip devletler ise bu gücün dozunu arttırarak, devletin lehine daha fazla sosyal ve ekonomik kontrol sağlayacaklardır.[3]
Şu an içerisinde bulunduğumuz salgın, yalnızca devletin toplum üzerindeki etkisini değiştirmekle kalmayıp, eski gücünün de tekrardan su yüzüne çıkabilme ihtimalinin hep var olduğunu göstermiş oldu.[4] Devletler, salgın ile birlikte, günümüzde sosyal düzende yetkisi dâhilinde olmayan birçok alanda aslında halen söz hakkının sürdüğünü ve sosyal hayatın vazgeçilemez temel yapı taşı olduğunu topluma ispatlamış oldu. Bunun asıl kanıtı, ekonomi, sosyal güç kullanımı, sağlık ve diğer birçok alanda devletin rolünü oynayan, çoğunlukla özel kuruluşların neticede hassas, dayanıksız sosyal yapılanmalar olduğu ve olası bir krizde devletin müdahalesinden kaçamayacaklarının belli olmasıdır.
COVID-19 salgını, devletin çağdaş dönemde gerekliliğinin sorgulanışının son verilmesine ve ileride devlet aygıtı olmadan kendi kendini sürdürebilecek bir yapının oluşması ihtimalinin rafa kaldırılmasına sebep oldu. Görünen odur ki devletin gücü, topluma ve özel kurumsallaşmaya rağmen, eksilse dahi hâlen devam etmektedir. Aynı zamanda devlet, istendiği ve gerektiği durumda, bugüne kadar sağlık ve ekonomi gibi birçok alanda topluma ve özel sermaye bileşenlerine devrettiği tüm rolleri geri üstlenebilme kapasitesine sahiptir.
Referanslar
[1] Site editörleri. (2020). “WHO Director-General’s opening remarks at the media briefing on COVID-19 – 11 March 2020”. World Health Organization.
[2] Dünya Sağlık Örgütü. (2020). “Coronavirus disease 2019 (COVID-19) Situation Report – 99”. World Health Organization.
[3] HEC Paris Insights. (2020). “How COVID-19 Is Also Killing Democracy”. Forbes.
[4] Allen, J. et al. (2020). “How the World Will Look After the Coronavirus Pandemic”. Foreign Policy.
Fotoğraf için tıklayınız.