Silahları donanın, arkadaşlarınızı getirin. Kaybetmek ve yapar gibi görünmek eğlencelidir.
24 Eylül 1991 günü müzik tarihinin seyri hiç geriye alınamayacak şekilde değişti. Nirvana ikinci stüdyo albümü olan Nevermind‘ı yayınladı, “Smells Like Teen Spirit” müzik çalarlarda o ilk fa minör akoruyla titreşti, bir devir açıldı, bir devir kapandı.
***
Nevermind albümü aslında Nirvana’yı Nirvana yaptığı için değil, alternatif rock ve alt türü olan “grunge” müziğini alt kültürden ana akıma çıkartması ve böylelikle X jenerasyonuna âdeta kendi kimliğini kazandırmasıyla değerlendirilmelidir. Seattle’daki küçük alternatif barlarda başlayan punk ve heavy metal esintili gitar müziği bir anda önce Amerika’nın kalanına daha sonra da tüm dünyaya saman alevi gibi yayılmıştır.
Pislik olarak Türkçeye doğrudan çevirebileceğimiz, gitarında bol distortion olan, kendini tekrar eden melodiler ve sözler barındıran “grunge” müziği Amerika’nın ücra bir eyaletinde bir grup marjinal çocuğun eğlence aracı olarak görülürken haftalar içerisinde tüm dünyadan gençlerin kendini ifade ediş biçimi olmuştu.
Müzikal anlamda grunge, alternatif rock dünyasının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. The Velvet Underground’un ta 60’lı yıllardan başlattığı, R.E.M. ya da Sonic Youth gibi grupların ön plana çıkarttığı alternatif rock, içerisine giren bu pislik ile beraber kitlelere hitap etmeye başlamıştır.
Tabii ki grunge müziğinin tutunması sadece Nirvana ile olmamıştır. Nirvana’nın Nevermind ile yakaladığı başarıyla beraber Alice in Chains, Soundgarden ya da Pearl Jam gibi gruplar da 90’ların başında müzik piyasasında önemli etkiler bırakmıştır. Bugün Arctic Monkeys ve Muse gibi modern alternatif rock grupların müziklerinde doğrudan Nirvana ve diğer grunge gruplarının etkisini hissetmek çok kolaydır.
***
Nevermind albümü ya da herhangi bir diğer albüm için “yapılmış en iyi albüm” demek her daim büyük tartışmalar doğuracaktır. Ancak Nevermind için rahatlıkla söylenebilecek olan şey çıkmasının ardından müziğin değişmiş olduğudur.
Bugün Nirvana’yı sadece “Smells Like Teen Spirit” şarkısından ibaret sananlar ile Nirvana’nın Cobain öldükten sonra önem kazandığın zannedenler çoktur. Bunda tabii ki Nirvana basılı tişörtlerin etkisi büyüktür. Aynı zamanda Cobain usulü rahat giyim de X jenerasyonu içerisinde ve 90’larda moda olmuş, ileriki yıllarda yarattığı artçı akımlar da zaman zaman popüler kültürü etkilemiştir.
Nevermind albümündeki şarkıların üçü hariç tamamının söz ve müziği Kurt Cobain’e aittir. “Smells Like Teen Spirit” ve doğaçlama şarkı “Endless, Nameless” Cobain ile beraber grubun diğer üyeleri Krist Novoselic ve Dave Grohl tarafından yazılmıştır. “Territorial Pissings” şarkısında Novoselic’in söylediği sözler ise Chet Powers’ın The Youngbloods için yazdığı “Get Together” şarkısından alınmıştır.
Nevermind albümündeki şarkılara göz atmaya başlamadan önce diğer albüm incelemelerinde yaptığım gibi müzikal değerlendirilmelerine odaklanmaktan ziyade şarkıların bende hissettirdiklerini aktaracağımı hatırlatır, iyi uçuşlar dilerim.
Aslında hem Nirvana’yı Nirvana yapmış hem de Nirvana’nın Nirvana olmasını engellemiş bir şarkıdır. Muhtemelen bu yazıyı okuyan herkesin daha önce açıp dinlediği, yarısının ise sözlerini ezbere bildiği bir şarkıyı durup burada uzun uzun anlatmanın pek gereği olmasa gerek.
Şarkının ismi Cobain’in duvarında yazan “Kurt Smells Like Teen Spirit” yazısından gelmektedir. Cobain’in o dönemki kız arkadaşının kullandığı “Teen Spirit” isimli deodorant gibi koktuğunu düşünen arkadaşı Kathleen Hanna, Cobain’in duvarına böyle yazmış, Cobain de bunun iyi bir slogan olacağını düşünmüş ve şarkının adını “Smells Like Teen Spirit” koymuştur. Nirvana konserlerinde genellikle bu şarkıyı çalmaktan kaçınmış ve bu şarkının dışında bir kimlik oluşturmaya çalışmıştır.
Evet, harika bir şarkıdır. Ancak Nirvana bu şarkıdan ibaret değildir.
“Oh no, I know a dirty word
Hello, hello, hello, how low”
Özellikle Kıbrıs’ta nisan ayının gelip havaların iyice ısınmaya başlamasıyla “sakin durmak” ya da ders yapmak hepimiz için imkânsızlaşan bir hadise olmuştur. “In Bloom” işte o günlerin şarkısıdır.
Şarkının sözleri aslında grubu ve Bleach albümü sonrası kemik kitlesinin içerisindekileri anlamayan yabancılara bu kitleyi açıklamaya çalışır. Çiçek gibi açan ve artık kendini daha iyi ifade edebilen bir kitle vardır ve sen artık bu ifadeyi dinleyebiliyorsundur. Anlamasan da eşlik edebileceğin bir ifadedir ortadaki ve anlamadan da eşlik ettiğin.
Şarkının klibinde grup üyelerini elbise giyerken görmek mümkündür. Grup üyeleri homofobik ve “maço” bireyleri kışkırtmak ve kitlelerinden uzak tutmak adına sık sık konserlerine kadın kıyafetleri giyerek çıkmıştır. Nirvana sıkı bir redneck (Türkçeye “çomar” olarak da çevirmek mümkündür.) düşmanıdır.
“He’s the one who likes all our pretty songs
And he likes to sing along and he likes to shoot his gun
But he don’t know what it means
Don’t know what it means when I say, ‘yeah'”
Bir şarkı yazdınız ve o şarkının sözleri doğup büyüdüğünüz şehrin girişine kazındı, ne hissederdiniz?
Cobain ve Novoselic’in memleketi olan Aberdeen, Washington’ın girişinde “Welcome to Aberdeen: Come As You Are” yazılı tabelayı görmek mümkündür. “Come as You Are” şarkısı muhtemelen “Smells Like Teen Spirit”ten sonra en çok sevilen Nirvana şarkısıdır. Şarkı sözleri kasıtlı olarak birbiriyle çelişen ifadelerden oluşmaktadır. “Take your time, hurry up” dizesi gibi dinleyici ile oynayan sözler vardır. Kendisi bu şarkıda bize “And I swear that I don’t have a gun” demiştir ama hepimizin bildiği gibi bu da aslında bir yanıltmacadır.
“Come as you are, as you were
As I want you to be
As a friend, as a friend
As an old enemy”
Albümün hiperaktif şarkılarından biri ve belki de en hareketlisi “Breed”. 160 bpm’de dinleyenin yerinde duramadığı, zıplama ve bağırma hissiyatının tamamen karşıya geçtiği müthiş bir melodi döngüsü. Tam bir grunge şarkısı. Ancak tekrarlanan melodi ve “She said!” çığlıklarından ve baş döndürücü gitar solosundan öte şarkının yıldızı olan şu nakarata bir bakın:
“Even if you have, even if you need
I don’t mean to stare, we don’t have to breed
We could plant a house, we could build a tree
I don’t even care, we can have all three”
Sadece “We could plant a house, we could build a tree” dizesi dahi başlı başına kendi makalesine sahip olacak içeriğe taşıyan nakarat aslında iklim krizine karşı mücadelesi ile şekillenen bizim jenerasyona ta o zamandan bir mesaj.
Canlı dinlenmesi müthiş keyifli olan ve çok kez diğer müzisyenlerce yorumlanan “Breed” modunuzu yükseltmek için birebir.
“I don’t care, I don’t care, I don’t care
I don’t care, I don’t care, care if it’s old
I don’t mind, I don’t mind, I don’t mind
I don’t mind, mind, don’t have a mind”
Muhtemelen en sevdiğim Nirvana şarkısı. İçerisindeki efsane bas yürüyüşlerinden, parça parça değişen vokallere her detayı ile her dinlediğimde bana anlamsız bir huzur verir. Uslu uslu giderken aniden distortion eşliğinde yükselen Cobain sesinin anlattığı hikâye aslında kız arkadaşını kaybettikten sonra kendisini son çare olarak dine veren genç bir adam hakkında. Hem sükûneti hem çıldırmayı saniyeler içerisinde yaşatır. Şarkıyı bağıra bağıra söylediğiniz takdirde stresinizin azaldığını fark edebilirsiniz.
Lise sıralarına defalarca yazdığım gibi…
“I like it, I’m not gonna crack
I miss you, I’m not gonna crack
I love you, I’m not gonna crack
I killed you, I’m not gonna crack”
Nirvana şarkılarında toplumda tabu olarak görülebilecek birçok hususun ele alındığını görmek mümkündür. İntihar, şiddet, uyuşturucu, din gibi konuların yanı sıra Cobain sık sık tecavüzü kendine konu almıştır. “Polly” şarkısı da 14 yaşında kaçırılıp tecavüze uğrayan bir kız çocuğunun gerçek hikâyesinden esinlenmiştir.
Cobain şarkıyı telleri oldukça eski olan bir akustik gitarla kaydetmiştir. Hatta bu gitarın bir teli kopmuş ve Cobain telleri değiştirmeye zahmet etmediğini söylemiştir. Aslında bu şarkıya çok farklı bir ton katmıştır. Albümdeki kayıtta zilleri grubun eski davulcusu Chad Channing çalmaktadır. Albümde Dave Grohl’un çalmadığı tek şarkıdır ancak canlı kayıtlarda Dave Grohl’un harika geri vokalleri şarkıyı farklı bir noktaya taşımaktadır.
Şiddete ve nefrete hep karşı durmuş olan Nirvana’nın kimliğini anlamak adına çok önemli bir şarkıdır “Polly”.
“Isn’t me, have a seed
Let me clip, dirty wings
Let me take a ride, cut yourself
Want some help, please myself”
Novoselic’in büyük bir neşe ile söylediği The Youngbloods sözleri ile başlayan protest bir şarkıdır “Territorial Pissings”. Spektrumda rock yerine punk müziğe daha yakındır. Tekrar eden nakaratın arasına sıkıştırılmış üç cümle vardır. Bazen üç cümle çok şey anlatır.
“Just because you’re paranoid
Don’t mean they’re not after you”
Cobain çokça çalmayı en çok sevdiği şarkılardan biri olarak “Drain You”dan bahsetmiştir. Şarkının kayıtlarında plastik ördeklerin kullanılmasından başlayıp köprüdeki kaosun sonundaki yükselişe kadar tam bir grunge şarkısıdır. Neredeyse her Nirvana konserinde çalınmıştır.
Kimileri eroin hakkında olduğunu söylese de Cobain’e göre bir aşk şarkısıdır. İşin sonunda karşındakinin enerjisini emerek kuruttuğun türden bir aşk ki zaten Cobain’in yaşadığı ayrılık sonrası yazdığı şarkılardan biridir. Cobain’e göre bu şarkı en az Teen Spirit kadar iyidir. Muhtemelen de kafasındaki müzik daha ziyade böyledir ki zaten sıradaki albüm In Utero “Drain You” şarkısına stil olarak benzeyen şarkıları taşımaktadır.
“One baby to another says, I’m lucky to’ve met you
I don’t care what you think unless it is about me
It is now my duty to completely drain you
I travel through a tube and end up in your infection”
Krist Novoselic’in çaldığı harika bas melodisiyle başlayan “Lounge Act” tıpkı öncülü “Drain You” gibi bir ayrılık sonrası yazılan şarkılardandır. Sözleri diğer şarkılara nazaran çok daha anlaşılır olan “Lounge Act” dinleyiciye enerji veren şarkılardandır. Güçlü davul ritmleri ile Cobain’in bitişteki vokal performansı dinlenmeye değerdir.
“Truth covered insecurities
I can’t let you smother me
Like to but it couldn’t work
Trading off and taking turns
Don’t regret a thing”
Cobain okul yıllarında eşcinsel arkadaşını savunduğu için çok kez şiddete ve zorbalığa maruz kaldığını söylemiştir. Küçük yaşlardan itibaren homofobiye karşı durmuş, röportajlarında ve şarkılarında da sıklıkla buna yer vermiştir. “Stay Away” şarkısının sonunda da “God is gay!” şeklinde bir haykırışı vardır. Bu tanrıya karşı bir “saldırı” yerine kendine has bir dikkat çekme çalışmasıdır.
“Monkey see, monkey do (I don’t know why)
I’d rather be dead than cool (I don’t know why)
Every line ends in rhyme (I don’t know why)
Less is more, love is blind (I don’t know why)”
Cobain kendisi için şarkı sözlerinin hep ikinci planda olduğunu söylemiştir. Çoğu şarkının sözleri kayıt edilmesine dakikalar kalana kadar tamamlanmamıştır. “I’ll start this off without any words” ve “What the hell am I trying to say?” dizelerinden de anlaşılacağı üzere bu şarkının da sözleri vokal kayıtlarına başlanmasından hemen önce stüdyoda yazılmıştır. Gerçekten de şarkıların melodileri hissiyatı sözlerden daha iyi yansıtmaktadır ki zaten birçok şarkıda Cobain’in sözlerini anlamak oldukça güçtür ve birçok farklı kaynakta aynı kayıtlar için farklı şarkı sözleri bulunmaktadır.
“On a Plain” aslında pek de neşeli olmayan sözlerine karşın oldukça neşeli duyulan bir şarkıdır. Özellikle “Somewhere I have heard this before” dizesi ile başlayan köprü kısmı şarkıya güzel bir hava katar. Krist Novoselic’in bas dizisi ile şarkının sonunda oldukça net duyulan Dave Grohl’un geri vokalleri dinlenmeye değerdir.
“And one more special message to go
And then I’m done, then I can go home
I love myself better than you
I know it’s wrong so what should I do?”
Albümün en ağır ama belki de en güzel şarkısı, Cobain’in evsiz kaldığı dönemi anlatan “Something in the Way”dir. Gizli şarkı “Endless, Nameless” sayılmadığında albüme dramatik bir bitiriş getiren şarkıda gruba Kirk Canning çellosuyla eşlik eder.
18 yaşındayken annesinin evinden kovulmasının ardından Cobain uzunca bir süre evsiz kalmıştır. Bu süreçte genellikle arkadaşlarının evinde kalan Cobain sıklıkla Wishkah Nehri kenarında bir köprünün altında vakit geçirmiştir. Hatta kendisi bir dönem burada uyuduğunu belirtmiştir. Şarkı da bu süreçte yaşanılanları konu almaktadır. “Lithium”dan sonra bu albümde dinlemeyi ve çalmayı en çok sevdiğim ikinci şarkıdır. Hüzünlendirir ama aynı zamanda da sakinleştirir. Güzel bir albüme güzel bir bitiştir.
“Underneath the bridge
The tarp has sprung a leak
And the animals I’ve trapped
Have all become my pets
And I’m living off of grass
And the drippings from the ceiling”
“Something in the Way” şarkısının sayacı 13:51’i gösterdiğinde on dakikalık bir boşluğun ardından bir anda ses sisteminden içerisindeki CD bozulmuş gibi sesler çıkar. Başarısız bir “Lithium” kaydı denemesinin ardından oldukça kızan grup rastgele bir şeyler çalmaya başlayan Cobain’e eşlik eder. Cobain artık yorgunluktan ve kaydın istediği gibi olmamasının verdiği kızgınlıktan patlama yaşar ve çığlık vokalleri ile anlamı belirsiz şekilde şarkı söyler. Grup bir çeşit stres atma seansı yapar ancak bu arada kayıt devam etmektedir.
Albüm kayıtları bittikten sonra grup bu seansı bir şaka olarak son şarkının arkasına gizlemeye karar verir. Şarkıların bitmesinden sonra albüm müzik çaların içerisinde kalmaya devam ederse bu sesler dinleyiciyi ürküdecek hatta daha komiği müzik çaların bozulduğu izlenimini verecekti. “Endless, Nameless” daha sonra grup tarafından benimsendi. Konserlerin sonunda sahnenin dağıtılıp gitarların parçalandığı seanslarda doğaçlanan şarkı oldu. 1993’te Pat Smear’ın gruba katılmasının ardından verilmiş Seattle konserindeki seans iyi bir örnektir.
“Silent, here I am
Here I am, silent”
Sonuç
Aslında sadece Cobain’in dünyayı nasıl gördüğünü dışa yansıtmaya çalışmasıdır denebilir Nevermind için. Albüm kapağında anlatılmaya çalışılan da odur. Her sanat eseri gibi aslında sanatçının kendini ifadesidir bir bakıma.
Hiç hesapta olmasa da işin sonunda bir yan ürün olarak bu ifade çok şey değiştirmiştir. Neredeyse kimse eserin kendisinin ne ifade ettiğini anlamasa da birçok kişi kendisini bu eserle ifade etmiştir, etmektedir. Hâlen alternatif rock bu albümden çıkan sesin etkisindedir.
Muhtemelen de öyle olmaya devam edecektir.
Yazar çıkış notu: Nevermind albümünün Vitamin String Quartet tarafından yaylılarla yapılan yorumu olan 2005 yapımı The String Quartet Tribute to Nirvana’s Nevermind albümünü öneririm. Nevermind şarkılarının altında yatan melodik altyapının farkına varmak için birebirdir.