İnsanlık olarak son derece kritik zamanlardan geçiyoruz. Fakat asıl kritik ve belirleyici zamanlar pandemi dönemi bittiğinde ortaya çıkacaktır. Normal hayatımıza geri döndüğümüzde doğaya, ekonomiye, politikaya ve sosyal hayatımıza dair nasıl bir tavır takınacağımız ve hatalarımızdan nasıl bir ders çıkaracağımız şimdi içinde sürüklendiğimiz krizde alınan kararlardan çok daha etkili olacaktır.
Öyle bir dönemdeyiz ki insani değer ve hayatın yerine piyasa geçmiştir. Aslında bu hep böyleydi ama bu tip küresel sorunlarla karşılaştığımızda hayatın acı gerçekleri çok daha belirgin olmaktadır. İnsanlar gerçek yaşam değerlerini unutup, piyasa ilişkilerini dengelemekle uğraşıyor. Acınacak hâldeyiz. Koronavirüs bize büyük bir uyanış mesajı vermekle kalmayıp sömürü ve haksızlıktan acilen arınmamız gerektiği mesajını da vermektedir. Küresel olarak bütün insanların hayatları söz konusu olduğunda herkesin birbirini acımazsızca yargıladığı, birlik ve dayanışma bilincinden uzaklaşan ve sermayeye dayalı bir sisteme itaat etmekten ibaret olan bir dünyada insan hayatının değerinden bile söz edilemez. İnsan hayatının güvenliğini en hakiki öncelik olarak benimsememiz gerekir. Saygı duymayı ve sevmeyi bilmeyen bir toplum ancak kendi cebinin çıkarları için yaşar. Küresel sorunların üstesinden gelmek için alışık olduğumuz yaşam biçimini sorgulamak ve ben değil biz diye düşünebilmek gerekmektedir.
Küresel bir sağlık sorunu yetmezmiş gibi dünya genelinde pandemiyi avantaja çevirmek için uygulanan samimiyetsiz bir politikaya da tanık olmaktayız.
Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında neden yeteri kadar iş birliği ve dayanışma gösterilmedi?
Can kaybının en çok meydana geldiği İtalya neden gerekli kaynaklardan mahrum kaldı? Bunlar acı ve şüphe uyandırıcı sorular. Yapılması gereken şey bilim insanları, ekonomistler ve politikacılar arasında köklü bir küresel iş birliği sağlanmasıdır. Bir diğer samimiyetsiz politika örneği ise ABD’nin Dünya Sağlık Örgütüne yönelik maddi yardımları kesmesidir. İnsanların can sağlıklarının tehlikede olduğu bir dönemde ABD Başkanı Donald Trump’ın kutuplaştırıcı bir politika uygulayarak her şeyi daha da kötüleştirmesi içinde bulunduğumuz sermaye düzeninin acı gerçeklerinden bir tanesidir.
Türkiye’de sokağa çıkma yasağı uygulandıktan sonra belediyelerin yapmaya çalıştığı yardım bile politika malzemesi edildi.
Hatalarından ders çıkaramayan bir zihniyetle mücadele ediliyor. Gelişim, küresel felaketlerin üstesinden gelmek için paraya dayalı bir gelişim değil, bilim ve dayanışmanın yörüngesinde ilerleyen bir gelişim olmalıdır.
Kapak görseli için tıklayınız.