Aradan aylar geçti yeni bir yazı yazmayalı Tabella’ya… En çok da bizi yeni bir biz, dünyayı yeni bir dünya yapan gözle görülmez ve ezelî düşmanımız hâline gelmiş COVID-19 virüsünün gündelik hayatımı etkilemesi, kendimi bir günde İngiltere yerine Kıbrıs’ta bulma maceram ve beraberinde gelişen hiç tatlı olmayan yoğun bir gündem benle yazılarım arasında bulunan kocaman Yeşil Hatları oluşturdu. Ben ne koronavirüsü yazacağım bu yazılarımda ne de devlet işlerini… Ben dünden bugüne var olan toplumsal tiyatro tarihimizi yazacağım. Yazımın ilk bölümü şu an okumakta olduğunuz yazı, diğer bölümleri ise çok yakında…
Hepimizin aklına o malum videodan sonra kazınmıştır diye düşünüyorum Kıbrıs’ın coğrafi konumu, nerede oluşu… Kıbrıs ne Karadeniz’de, ne Ege Denizi’nde, ne Sicilya taraflarında ne de Yunanistan’ın hemen yanında bulunan bir ada… Kıbrıs, 8000 yıllık tarihi ile Doğu Akdeniz’de bulunan bir kara parçası, bir ada… Milyonlarca kez güneşin ışıklarını doğuşundan batışına kadar selamlamış, güneşin, aşkın, zeytinlerin, güvercinlerin adası olmuş Kıbrıs… Kıbrıs, Afrodit’in, Hala Sultan’ın, Othello’nun ve de Pygmalion’un adası olmuş; hani yaptığı heykele âşık olmuş meşhur heykeltraş Pygmalion’un… Nice medeniyetler gelip geçti üstünden, niceleri izler bıraktı bu adaya elveda derken… Kıbrıs nice gözyaşlarının, nice sömürülerin, nice acıların, nice çığlıkların, nice sevinçlerin, nice bölünmelerin, nice umutların, nice umutsuzlukların içinde kalpleri yurt sevgisi ile atan nice insanlara canlı canlı şahitlik yapmıştı… Son asırlardan beridir ise Kıbrıs Kıbrıslıtürklere, Kıbrıslırumlara, Kıbrıslımaronitlere, Kıbrıslıermenilere ve Kıbrıslılatinlere yuva oldu… Yüzyıllarca barış içinde yaşayan halklar farklı kültürleri ile birbirlerini etkiledi ve bu etkilenmenin sonucunu bugün bile ayrı yaşasak dahi hayatlarımızda hisseder olduk… Bu etkilenmeler ise kendini somut anlamda bir de sahne sanatlarında gösterir oldu…
Kıbrıslıtürklerde tiyatro tarihine bakıldığı zaman ilk tiyatrolarımız geleneksel tiyatrolardan yola çıkarak oluşmuştur. 1571’den sonra adaya gelen Türkler beraberinde Anadolu’dan kültürel özelliklerini ve sahne seyirlik oyunlarını da getirirler. Yılların ilerlemesi, adada yaşayan diğer Kıbrıslı toplumlar ile Kıbrıslıtürklerin etkileşimleri bu oyunlara başka bir boyut kazandırır. Yapılan araştırmalar neticesinde bu oyunlardan gölge oyunları, özellikle Karagöz ve Hacivat adada yaşayan bütün toplumların vazgeçilmez eğlencesi olmuş, bütün Kıbrıs halkı tarafından çok sevilmiştir. Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum Karagözcüler bu gölge oyunlarına kendi etnik yapılarına ait yeni karakterler eklemişler ve güncel olayları konu alan gölge oyunları hazırlamışlardır.
Karagöz ve Hacivat’ın yanı sıra Anadolu’dan meddah ve orta oyunu da Kıbrıs’a gelmiştir. Tek kişilik bir tiyatro olarak kabul edilebilecek meddahlık, genellikle Kıbrıs’ta Ramazan gecelerinde, gölge oyunlarından hemen sonra birçoğunun Kıbrıs’a ait olarak bilinen masal ve öykülerin meddahlar tarafından anlatıldığı bilinmektedir. Meddah Mustafa Dayı, Kör Hafız, Lefkaralı Mono Hüseyin Dayı ve Meddah Aynalı günümüzde bilinen meddahlardır. Günümüzde en az bilgi sahibi olduğumuz nokta ise Kıbrıs’taki orta oyunlarının tarihidir.
Osmanlı’nın sonlarına yakın ilan edilen Meşrutiyet’in hemen ardından 1909 yılında Kıbrıs’ta İttihat ve Terakki’nin bir uzantısı olan Kıbrıs Hürriyet ve Terakki Cemiyeti kurulur. Cemiyetin esas amacı adadaki Türkçülük düşüncesini yaymaktı ve bunun için ise tiyatro sanatına sıkı sıkıya sarılmışlar ve de büyük bir önem göstermişlerdir. Cemiyetin kurulması ile Kıbrıslıtürklerde ilk kez Batılı anlamda tiyatro terimi kullanılmaya başlanılır. Kıbrıs’ta Batılı anlamda sahnelenen ilk oyun Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” oyunu olmuştur. Bu oyunu sahneye koyan ise Kıbrıs Hürriyet ve Terakki Cemiyeti’dir. Kısa bir sürenin ardından ise geleneksel tiyatro yerini tamamen Batılı anlamdaki tiyatrolara bırakır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan Osmanlı Devleti ve bunun sonucunda Anadolu’nun yabancı devletler tarafından işgal edilmesi gerekçesi ile Anadolu direnişinde ve Kurtuluş Savaşı’nda büyük rol oynayan Kuvayımilliye Kıbrıslıtürklerin büyük bir desteğini kazanmıştı. Kuvayımilliye’ye destek amaçlı Kıbrıslıtürkler, Kıbrıs Hürriyet ve Terakki Cemiyeti öncülüğünde adanın dört bir tarafında oyunlar sahnelemiştir. 1920 ila 1922 yılları arasında Türk Kanı, Vatan yahut Silistre, Tiraje, Yarım Türkler, Akif Bey, Gülnihal, Muhterem Katil ilk başta sahnelenen Kuvayımilliye’ye destek amaçlı oyunlardır. Bu destek amaçlı oyunların Kıbrıslıtürkler tarafınca izlenmesi için dönemin gazeteleri Söz ve Doğru Yol sürekli çağrılar yaparlar. Kemalist düşünceyi benimsemiş Kıbrıslıtürk aydınlar 1921 yılında Hürriyet ve Terakki Cemiyeti’nin adını Birlik Ocağı olarak değiştirirler. Kısa bir sürenin ardından ise 1923 yılında Avukat Fadıl Niyazi Korkut önderliğinde Birlik ve Türk Ocağı, Kardeş Ocağı adı altında birleşir. Kardeş Ocağı Kıbrıslıtürklerin hem kültürel yönden gelişmesine hem de Kemalist düşünce etrafında birleşmesine katkı sağlamak için birçok oyunlar sahneler. Othello, Venedik Taciri, Akın, Mete, Altın Şehir, Balkan’da Alkan ve Kahraman bu dönemde sergilenen oyunlardandır. Kardeş Ocağının sergilemiş olduğu oyunlara Kıbrıslıtürk halkın ilgisi çok büyük olmuştur. Bu oyunlar genellikle ya dini ya da milli bayramlarda sahnelenmiştir. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile gelişen Atatürk Devrimleri’ni hiçbir baskı altında olmadan, kendi istek ve özgür iradeleri ile kabul eden Kıbrıslıtürkler, Kemalizmi anlatan oyunlar yazıp sahnelerler ve böylece Kıbrıslıtürk kadınlar ilk kez çarşafsız sahneye bu dönemde çıkmaya başlarlar.
1927 ve 1931 yılları arası Darülbedayi, şimdiki adı ile İstanbul Şehir Tiyatroları, ilk kez Kıbrıs’a turneler düzenler. Bu turneler Kıbrıslıtürklerdeki tiyatro anlayışına yeni bir boyut kazandırmıştır. Şehir Tiyatrolarının Kıbrıslıtürklere sahnelediği oyunlar kısa bir süre sonra Kıbrıs’taki dernekler ve örgütler tarafınca yeniden sahnelenmeye başlanılır. 1931 yılında Kıbrıslırumlar tarafından çıkan Enosis isyanı ve valiliğin yakılması sonucu Kıbrıs İngiliz İdaresi bütün adada sıkıyönetim ilan eder ve sıkıyönetim Kıbrıslıtürkleri de derinden etkiler. Sıkıyönetimden ötürü bütün tiyatro oyunlarının sahnelenmesi durdurulur ya da sansür edilir ve Darülbedayinin Kıbrıs’a yapılan yıllık turneleri iptal edilir.
Aradan 1 yıl geçtikten sonra Fadıl Korkut önderliğinde yine tiyatrolar sahnelenmeye başlar, gençlere tiyatro eğitimleri verilir. Dr. Zekai Bey’in başkanlığında 25 Nisan 1925 yılında Darülelhan (Müzik Evi) Topluluğu kurulur ve bu topluluk 1934 yılında ismini Tiyatro ve Ses Akademisi (TAVS) olarak değiştirir. TAVS sayesinde Kıbrıslıtürkler ilk kez operetler ile tanışır. Kıbrıs’ta sahnelenen ilk operet Arşın Mal Alan operetidir. 1940’lı yılların başında TAVS tiyatro sanatından vazgeçer ve ilk kurulduğu dönemdeki gibi sadece müzik alanında uğraş verir.
Yazının devamı çok yakında…
Kaynakça
Ertuğ, M. (1993). Geleneksel Kıbrıs Türk Tiyatrosu. Lefkoşa: Yorum Matbaası.
Ertuğ, M. (2010). Kıbrıs Türk Karagöz Oyunları. Lefkoşa: Tipograf Art Basım Yayın Ltd.
Ertuğ, M. (2011). Meddah Aynalı. Lefkoşa: Deniz Plaza Yayını.
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.