Olağanüstü Süreçteki Olağanüstü Dava Başlarken Bir Değerlendirme

Mart ayında olağanüstü gündem ile toplanan Cumhuriyet Meclisi COVID-19 salgını sebebiyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin altı ay süre ile ertelenmesi kararını almıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin nasıl erteleneceği ya da ertelenip ertelenemeyeceği ile ilgili herhangi bir anayasal hüküm bulunmadığından kararın alınış şekli idare hukukunda önemli bir konu oldu. Yüksek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı görüşlerinin ardından yasama organının alacağı karar ile ertelenen seçim aynı zamanda önemli bir soru işaretini de beraberinde getirdi: Cumhurbaşkanlığı görevine kim devam edecekti?

 

Bu hususta meclis görevdeki cumhurbaşkanının, yerine yenisi seçilene kadar görevine devam etmesi gerektiği yönünde karar alarak mevcut cumhurbaşkanının görev süresini de altı ay uzatma yoluna gitti. Bu düşüncenin etrafında meclis içi partilerin sağladığı görüş birliğine ilk etapta uyduğu belirtilen Yeniden Doğuş Partisi, daha sonra -görevdeki cumhurbaşkanının kendilerine bu süreçte Kıbrıs sorununa yönelik herhangi bir adım atmayacağına ilişkin teminat verdiğini iddia etmelerine karşın- kararnamede Kıbrıs sorunu hakkında görüşme yetkisinin kısıtlanmadığı gerekçesi ile mecliste seçimin ertelenip mevcut cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasına yönelik alınan karara ret oyu verdi. Mecliste temsil edilen diğer tüm partilerin desteği ile 41’e karşı 2 oy ile alınan karar Yeniden Doğuş Partisi anayasaya aykırılık iddiası ile yargıya taşındı. Anayasa Mahkemesi 21 Mayıs günü bu davada ilk duruşmayı gerçekleştirecek.

 

Yeniden Doğuş Partisi mahkemeye sunduğu iddiada Cumhuriyet Meclisinin cumhurbaşkanının görev süresini uzatma yetkisinin bulunmadığını, ayrıca böyle bir uzatma yapılsa dahi 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca bu göreve Cumhuriyet Meclisi Başkanı’nın vekâlet etmesi gerektiğini belirtti. Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı ve Gazimağusa Milletvekili Erhan Arıklı da basına yaptığı açıklamada mevcut cumhurbaşkanının görevinin uzatılması yerine meclis başkanının 45 gün olan vekâlet süresinin uzatılması yönünde bir karar alınmasının daha doğru olacağını iddia etti.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerin ertelenmesi ve görev süresinin uzatılması iki farklı başlık olarak değerlendirilebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerin ertelenmesi ile ilgili olarak Yeniden Doğuş Partisinin sunduğu bir iddia yoktur. Ancak Anayasa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerin ertelenmesi ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Olağanüstü durumlarda alınabilecek kararları kapsayan 126’ncı madde seçimler ile ilgili bir karar alma yetkisinden söz etmez. Her hâlükârda henüz olağanüstü durum ilan edilmediği için Anayasa’nın olağanüstü durumlar ile ilgili maddelerinin şu an için geçerliliği tartışmalıdır. Seçimlerin ertelenmesi ile ilgili alınan karar idare hukukunda doctrine of necessity yani zorunluluk doktrini ile açıklanabilir. Yani Cumhuriyet Meclisi, devletin idamesi ve devamını veya halk sağlığını göz önünde bulundurarak Anayasa veya yasaların veya teamüllere aykırı ya da bunların hüküm vermedikleri alanlarda karar üretebilme yetkisine sahip olduğunu savunabilir. Seçimleri erteleme kararı Cumhuriyet Meclisinin yetkileri dâhilinde olmasa bile zorunluluk doktrini uyarınca yetkilerin aşılıp mücbir sebepler (force majeure) sonucu halk sağlığını korumak maksadı ile böyle bir kararın verilebileceği iddia edilebilir.

 

İkinci başlık Yeniden Doğuş Partisinin de sorguladığı Cumhurbaşkanlığı görevine kimin devam edeceği sorusudur. 99. maddeye göre cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olduğu ve beş yılın tamamlanması ile cumhurbaşkanının görev süresinin sona ereceği iddiası vardır. Bu durumun örnekleri Türkiye’de yaşanmıştır. 1973 yılında Cevdet Sunay’ın yedi yıllık görev süresinin bittiğinde henüz yeni bir cumhurbaşkanı seçilememiş olduğu için Cumhuriyet Senatosu Başkanı Tekin Arıburun yeni cumhurbaşkanı (Fahri Korutürk) seçilene kadar dokuz gün boyunca bu göreve vekâlet etmiştir. Aynı şekilde 1980 yılında Fahri Korutürk’ün görev süresinin sona ermesi ile henüz yeni bir cumhurbaşkanı seçilemediği için Cumhuriyet Senatosu Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil 159 gün boyunca göreve vekâlet etmiş ancak 12 Eylül 1980 darbesi ile görevinden ayrılmıştır. Ancak daha sonra değişen Türkiye Anayasası bu durumu ortadan kaldırmış, 2007 yılında kendisinin yerine yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar Ahmet Necdet Sezer 104 gün boyunca görevine devam etmiştir.

 

Kuzey Kıbrıs Anayasası’nın 104’üncü maddesi Cumhurbaşkanlığının nasıl boşalacağını belirler. Bu maddede “görev süresini doldurma” diye bir tanım bulunmamaktadır. Bu nedenle 1973 ile 1980 yıllarında Türkiye’de yaşandığı gibi Cumhurbaşkanlığı makamında bir boşalma mevzubahis değildir. Bunun kendi tarihimizden örneği 23 Nisan 2010 tarihinde göreve başlayan 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun seçimlerin ikinci tura kalıp uzaması nedeniyle görevinden beş yılı doldurduktan sonra ayrılmayıp, seçim süreci tamamlandıktan sonra 30 Nisan 2015 tarihinde görevinden ayrılmasıdır. 23 Nisan 2015 tarihinden seçim süreci tamamlanana kadar Cumhurbaşkanlığına Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber vekâlet etmemiş, bunun yerine mevcut cumhurbaşkanı görevine devam etmiştir. Aslında bu da günümüzde alınan karara önemli bir emsal oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin herhangi bir sebep ile tamamlanmaması sonucunda tamamlanana kadar görevdeki cumhurbaşkanının süresi dolduğu hâlde görevine devam edip etmemesi herhangi bir yasa ile açıklanamasa dahi bu konuda oluşmuş bir teamül olduğu söylenebilir. Yani Cumhuriyet Meclisinin mevcut cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasına dair karar alma yetkisi olmadığı ve bunun için gerekli mücbir sebeplerin oluşmadığı ispat edilip ilgili karar yok sayılsa dahi teamüller gereği yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar mevcut cumhurbaşkanının görevine devam etmesi prensibi esas alınmalıdır.

 

Bu hususların yanı sıra 104’üncü maddeye dayalı bir görevde boşalma bulunmadığı için 105’inci maddeye bağlı bir vekâlet durumunun oluşamayacağı söylenebilir. İtirazın dayandığı “görev süresinin bitmesi ile Cumhurbaşkanlığı makamının boşaldığı” tezi doğru kabul edilse bile 104’üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bu boşalmanın olduğu tarihten başlayarak 45 gün içerisinde yeni seçim düzenlenmesi gerekir. Sayın Arıklı’nın önerisi olan meclis başkanı tarafından yapılacak vekâletin 45 günden uzatılması fikri bu sebeple Anayasa’ya aykırıdır. Görev süresinin bitiminde yapılacak olanlara yönelik bir hüküm bulunmaması ile kıyaslandığında bunun yerine Anayasa’ya açıkça aykırı olan bir alternatifin öne sürülmesi abestir.

 

Cumhuriyet Meclisinin erteleme kararı anayasaya aykırı olmaktan ziyade anayasanın hüküm vermediği bir konuda verilmiştir. Seçimlerin ertelenmesi halk sağlığı açısından bir zorunluluk oluşturmuştur. Bu nedenle Cumhuriyet Meclisinin aldığı karar anayasaya aykırı olsa da zorunluluk doktrini göz önünde bulundurularak geçerli bulunması gerekmektedir. Cumhuriyet Meclisi kararı geçerli bulunsa da bulunmasa da teamüller gereği yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar mevcut cumhurbaşkanının görevine devam etmesi gerekmektedir. Bu hususta Anayasa Mahkemesi seçimlerin 11 Ekim’e ertelenmesi kararını geçerli bulursa ya da seçimlerin en kısa zamanda düzenlemesini uygun görürse yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar mevcut cumhurbaşkanının göreve devam etmesi yönünde karar alınması beklenmelidir.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir