Robin Williams.
İsmini okuyunca bir gülümseme beliriyordur şu an yüzlerinizde. Daha sonra da hüzne kapılıyorsunuzdur. Evet, ben de aynı şeyi düşünüyorum: Keşke ölmeseydi. Yüzüne bakınca sanki kırk senelik bir arkadaşınıza bakıyor gibi hissediyorsunuz; o kadar derin bakışları var ki.
“Ölü Ozanlar Derneği”, 1989 yılında başrolde Robin Williams, yönetmen Peter Weir ve yazar Tom Schulman tarafından sahnelenen bir Amerika yapımı drama filmidir. Bu film ile Akademi Ödülleri tarafından Robin Williams en iyi aktör; Peter Weir en iyi yönetmen; senarist Tom Schulman’ın bu eseri en iyi orijinal senaryo, film ise en iyi film seçildi. BAFTA ödülleri filmi en iyi film seçmiş, César ve David di Donatello ödülleri ise filmi en iyi yabancı film ödülüne layık görmüşlerdir.
Bu kadar önemli ödülleri toplamayı başaran bu filmin konusu 1959 yılında elit ve muhafazakâr bir yatılı okul olan Welton Akademide geçiyor. İngilizce öğretmeni John Keating (Robin Williams) sıra dışı şairane bir ruha ve tutkulu bir şiir sevdasına sahip. Edebiyat kitabının giriş yazısı sayfalarını parçalama emri veren bir öğretmen hayal edebiliyor musunuz?
Keating öğrencileri tarafından “O Captain! My Captain!” olarak selamlanmak ve “Captain” diye çağrılmaktan onur duyuyor, bu isteğini bizzat iletiyordu.
Burda filme bir ara verelim ve “O Captain! My Captain!” hikâyesine gidelim.
Abraham Lincoln, 17. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ve çokça sevilen bir şahıs. Vaşington’da bir tiyatro oyununa katılıyor ve burada bilinen bir aktör olan John Wilkes Booth tarafından başından vurularak ertesi gün yaşamını kaybediyor.[1] Amerika Birleşik Devletleri’nde yas var ve bu yas beraberinde, Lincoln anısına Amerikan şair ve gazeteci Walt Whitman aşağıdaki dizeleri kaleme alıyor:
Keating’in öğrencileri ve filmin ana karakterlerinden Neil, Todd, Knox, Richard, Stephen, Gerard ve Charlie ilk başlarda bu sıra dışı öğretmenin sıra dışı derslerine şaşkınlık ve “Neler oluyor?” tarzı yaklaşımlar sergileseler de zamanla öğretmenleri kendileri için bir rol modeli olmuştu.
Yazının kapak resminden ve yazı içerisinde kullandığım görsellerden de anlayacağınız gibi çok farklı bir ders tarzı vardı Keating’in. Latince “carpe diem”, İngilizce “seize the day”, Türkçe ise “günü yaşa” anlamına gelen cümleyi her dersinde tekrarlıyor, öğrencilerine romantik, şiirsel ve olağanüstü bir hayat yaşamayı, şairane bir düşünce şekli ve de hayallerinin peşinde cesurca savaşmayı anlatıyordu.
Filmi izlerken filmin büyüsüne kapıldım, öğretmen Keating’in enerjisine, farklılığına ve de öğrencilere kattıklarına, onları katı kurallar ve sabitlenmiş fikirler yerine hayalleri için cesaretlemesine hayran kaldım. Sürekli Keating’i süzen, onu uyaran, sabit fikirli ve katı kurallı okul müdürünün ne kadar yanlış bir karakterde olduğunu düşündüm.
Ölü Ozanlar Derneği amacına hizmet etti ve etmeye devam mı ediyordu? Kimdi ki hedef kitlesi? Ölü Ozanlar Derneği nereden geldi, film ismini nereden aldı ve filmdeki rolü ne; bunların cevaplarını izleyerek bulmanız için filmin esas olaylarından bahsetmeyeceğim. “Ölü Ozanlar Derneği” filmin kalbiydi benim için. Peki ama, bu kalp yaşatmak için mi, öldürmek için mi vardı?
Film bittiğinde “nasıl yani bitti mi, 129 dk. geçti mi, bu kadar mı, böyle mi bitecek” tarzı bir şok dalgası geçirdim. Film bitince film boyunca düşündüklerim, yaptığım yorumlar, her şey tepetaklak oldu. Yaptığım yorumlar dikkatsizceydi ve kilit noktalarını kaçırmışım; film bitmeden fark edilemeyecek noktalar. Film bitince her şeyi bir bütün olarak yeniden yorumluyorsunuz. Büyülenmemek ve hayran kalmamak imkânsız. Filme resmen hapsoluyorsunuz ve sonunda bütün filmi yeniden yorumlayarak verilen mesajı baştan değerlendiriyorsunuz. Robin, işte oyunculuk, işte ölümsüz efsanelerden biri daha.
Filmin sonuna doğru bazı hatalar gerçekleşti ve geri dönüşü olmayan şeyler yaşandı. Zihnimdeki düşüncelerin ters köşe olması da tahminimden çok uzak bir sonla bitmesiydi.
Çok sevdiğim bu öğretmenin yaklaşımı veya okul müdürünün ya da diğer karakterlerin; hangisiydi haklı? Kimdi suçlu? Suçlu var mıydı?
“Uçmayı başarabilirsiniz, bu sizin elinizde” demek bir yetişkine köprüler inşa ettirirken, bir çocuğa kendini o uçurumdan atlayıp, süzülürken kanatlanıp uçtuğunu hayal ettirir.
“O Captain! My Captain!” diyerek Robin Williams’ı saygı ile anıyor ve yazıyı bitiriyorum.
Notlar
[1] Konu hakkında daha detaylı bir açıklama için Vikipedi (en) sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
[2] Şiirin alıntılandığı siteye erişmek için tıklayınız.
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.