Onlar ki Her Şeye Rağmen Kuzey’e Biraz Güney, Güney’eyse Biraz Kuzey Götüren İnsanlar!

Kıbrıs; bir Akdeniz masalıdır bizler için. Bir küçük tebessümdür edalı gülüşlerde saklanmış, gizli bir aşktır. Tutkudur Kıbrıs; yaşamaktır, sevmektir ve öğrenmektir. Kıbrıs bir küçük beyaz kerpiçten olan evdir. Yıllarca bağrında farklı medeniyetleri, toplumları yaşatmış, farklı dilleri ve dinleri her odasında kardeşçe barındırmış ve her odasından ezan ve çan seslerini kardeşçe bir arada bağrında yaşattığı halklarına duyurmuş bir ev. Yeri gelmiş bir çocuğun saf ve temiz düşü olmuş, yeri gelmiş adanın her bir güzelliği farklı çiçeklerde açmış her mevsim. Yeri gelmiş kaya diplerinde biten çiğdemler gibi narin olmuş, yeri gelmiş bir kardelen gibi güçlü. Yeri gelmiş bağrında yaşattığı insanların mutluluğuna şahit olmuş, yeri gelmiş gözyaşları ile ıslanmış. Yeri gelmiş bir bütün olmuş, yeri gelmiş hem kendi hem de insanları bölünmüş. Tüm bunlar olurken ise tek şahidi gökteki güneş olmuş. Kıbrıs… Bizlerin yurdu. Nice şiirlerin, nice şarkıların uğrunda yazılıp, söylendiği Akdeniz’in güzel ve nazlı adası.

 

Bu adanın insanı olmak, bu adada yaşamak zordur derler. Çoğu şeyin hep bir kısır döngüde dönmesinden ötürü, imkânlarının yetersiz olduğundan ötürü, çok iyi bir yaşam standardı olmadığından ötürü, umutsuzluktan ötürü ve çözümsüzlükten ötürü. Ben ise böyle düşünenleri hep pes etmekle yargılarım. Çünkü kısır döngüyü, üreten bir hâle çevirmek, imkânsız durumlarda bile kendi imkanlarımızı yaratacak vasıtaları yaratmak, bizi tatmin etmeyen standartları geliştirmek yine bizim elimizde. Şikâyet etmek, sitem edip alıp başımızı bu adadan gitmek yerine niye güzel günler için mücadele etmeyiz ki? Niye karanlığa bir mum olup o karanlığı aydınlatmaya uğraşmayız ki? Bu kadar zor mu bunları yapmak? Bu kadar zor mu kendimize inanmak? Bazıları ise bir şeyler yapmak ister, fakat bir şeyler yapsalar dahi her şeye hep biraz geç kaldığımızı ve bu memleketi güzel günlere kavuşturamayacağımızı savunur, umudun olmadığını söylerler. Ben ise umudun hep var olduğunu savunurum en umutsuz anda bile, çünkü benim inandığım tek üç cümle vardır bana bunu savunduran. Bu cümleler ki büyük ozan Nazım Hikmet’e ait: “İnsan; denizin olmadığı yerde, umut adına martı olmalı.” ve “Yok öyle umutlarını yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.”…

 

Bakın size bu yazımda kapalı sınır kapılarımıza rağmen kendi umutlarını yaratan, denizin olmadığı yerlerde nice umutlar adına birer martı olan, içlerinde yaşattıkları kendi Kıbrıslarını daha da güzelleştirmek için bir araya gelen 5 güzel ve güçlü insanı anlatayım. Huzurlarınızda Cyprus Words ekibi.

 

Cyprus Words logosu.

 

Teklif benden geldi kendilerine. Bu ekipte çalışan arkadaşım ile diğer tanımadığım grup üyelerine teklifimi gönderdim: Bir yerde buluşalım, bir kahve içelim ve bana Cyprus Words’ü anlatın dedim. Yanıt gecikmeden geldi: “Seve seve!”

 

İlginç bir buluşmaydı, zira daha önce yüz yüze hiç görüşmemiş iki proje üyesi bu buluşma ile görüşmüşlerdi… Ama aralarındaki güler yüzlülük, sempati ve huzur sanki çok eski bir dostluğu sürdürdükleri hissini bana verdi. Hemen kahveler sipariş edildi ve çok geçmeden dumanı üstünde 3 kahve geldi. Hepimiz birer yudum aldık kahvelerimizden, hemen sonra ise bir yudum da sudan ve sohbet etmeye başladık. Nice sohbetlerde bulundum, nice sohbetler eşliğinde kahveler içtim ama o sohbetten ve o kahveden aldığım lezzeti çoğu yerde alamadım bugüne kadar.

 

Bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi sosyal medyada aktif olan bir proje Cyprus Words. Kıbrıslıtürklerin ve Kıbrıslırumların kullandıkları ortak kelimeleri veya arada bir kelimeler yerine Kıbrıs’ın kuzeyinden ya da Kıbrıs’ın güneyinden fotoğrafları paylaşıyorlar hem Facebook, hem Instagram hem de Twitter hesapları üstünden. İlk duyulduğunda basit bir projeymiş gibi geliyor insana. Kelimeleri ve fotoğrafları paylaşmak ne kadar katkı koyar barışa ve dostluğa düşüncesi doğuyor hemen insanların düşlerine. Fakat değil mi ki bazen sadece bir kelime ya da bir fotoğraf yeterli olur değişim rüzgârını estirmeye? Cyprus Words de öyle bir proje işte.

 

 

Bana göre Cyprus Words bir Kıbrıs aslında. Kıbrıs dedim çünkü grup üyeleri Kıbrıs’ın dört bir yanından. Yeşil Hat’sız; insanların birbirlerine saygı duyduğu; “sen” “ben” yok şimdi “biz” varız mantığı ile ilerleyen; ortak ülke ortak kültür ilkesini benimsemiş; çok kültürlülüğü bizleri bölücü bir etken değil, tam tersi birleştiren bir barış köprüsü olarak görmüş 5 Kıbrıslı gencin: Lefkoşalı Umay, Engomili (Tuzla) Melis, Girneli Hüseyin ve iki tane de Baflı Vasilis ve Konstantinos’un Kıbrıs’ıdır Cyprus Words aslında. Cyprus Words sınırların kapalı olmasına rağmen Baf’tan Karpaz’a uzanan bir dostluk, bir barış hikâyesi aslında. Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum gençlerin birbirlerine uzattıkları birer zeytin dalının getirdiği değişim rüzgârıdır aslında. Kapılarını barış isteyen insanlara açmış, siyasetin kirli dünyasına hiç girmemiş saf, temiz ve özgür kalabilmiş bir Kıbrıs’tır Cyprus Words. Öyle ki kurulduğu ilk günden bugüne kadar farklı siyasi görüşlere sahip insanların bile gönüllerini çelmeyi başarmış. Günden güne artan bir ilgi var bu projeye. Günden güne mesajlar alıyorlar her iki toplumdan da, her iki farklı dilde. Bu mesajlar ki hep güzel, hep umut verici, hep yeni bir Kıbrıs mümkün düşüncesini canlı tutan mesajlar. Bu mesajlar ki Cyprus Words grubuna doğru yolda olduklarını gösteren en doğru pusulalar.

 

 

Her bir üyenin ayrı bir kişisel hikâyesi var bu grupta. Öyle ki, hikâyeleri daha da güçlü kılıyor bu projeyi. Bazısının ailesi çocuğunun Kıbrıs’ın kuzeyine geçmesine ya da Kıbrıs’ın kuzeyinden herhangi bir şey satın almasına dahi izin vermiyor, bazısının ailesi de Kıbrıslırumları her daim kötülüyor, hep acı anıları anlatıyor. Hatta bir üye bana bu durumu örneğin: “Biliyorum ki dedemin bana anlattığı acı ve düşmanlık dolu anıları kadar anlatmadığı dostluk ve kardeşlik anıları da var Kıbrıslırumlarla alakalı.” gibi cümleleri ile özetliyor. Bazı grup üyeleri ise “Ben kendimi bildim bileli ailem bana hep barışı, kardeşliği ve dostluğu öğretti bu adada.” diyor. Tüm bunlara rağmen Cyprus Words’ü kucaklıyorlar tüm renkli kalpleri ile ve armağan ediyorlar bu projeyi tüm yurtseverlere, tüm barış isteyen herkese. Kulaklarını çevrelerine tıkayıp, kendi inandıkları barış yolunda yürümeyi tercih ediyorlar. Her gün yeni bir Kıbrıs kelimesi ya da yeni bir fotoğraf ile sınırların kapalı olmasından ötürü gidemediğimiz, göremediğimiz yerleri evimize getiriyorlar.

 

Girne Limanı.

 

Geçen günlerde Cyprus Words çok güzel bir Girne Limanı fotoğrafı paylaştı. Hemen ben de kendi hesabımda bu fotoğrafı dönüp paylaştım. Çok geçmedi, çok konuşmuşluğumuz olmayan bir Kıbrıslırum kardeşim dönüp bana “Efxapistw poly arfe mou!” diye mesaj attı. Türkçesi “Çok teşekkür ederim kardeşim!”. Ben de niçin diye sordum. Anlattı bana: Ailesi, daha doğrusu babasının taraf, 1974 yılında Girne’den göçmen düşmüş Lefkoşa’ya. 2003 yılında kapılar açılmış fakat hiç gitmemişler Girne’ye, evlerinin yıkık olacağını düşündükleri için o acıyı yerinde görmek istememişler. Babası 10 yaşındaymış 1974’te. Babasına göstermiş fotoğrafı ve babasının gözleri dolmuş, çocukken Girne Limanı’nda koşup oynadığı zamanlar gelmiş aklına ve “Ah Kerinia mou – Ah Girne’m” demiş ve eklemiş “Kapılar tekrar açılsın Girne’ye gideceğiz oğlum”. Tam 46 yıl sonra.

 

Bunu bir fotoğraf yaptırdıysa insana hiç beklenmedik bir anda, 46 yıllık kafadaki kalıpları yıktırmayı başarmışsa bu 5 Kıbrıslı genç, umut hâlâ daha var bu adada. Bembeyaz umutlar var hâlâ daha bir ak güvercin gibi; masmavi umutlar var hâlâ daha Kıbrıs’ın denizi ve göğü gibi; yemyeşil umutlar var hâlâ daha yeni filiz atmış ve güneş ışığını ilk kez selamlamış zeytinler gibi.

 

 

Size bir sır vereyim mi? Bu adada çok güzel insanlar var hâlâ daha. Geçmişinden ders almış ve bu derslerle geleceğimizi şekillendiren kalbi güzel ve renkli insanlar yaşıyor hâlâ daha şu Kıbrıs’ta. Kaya diplerinde biten çiğdemler gibi güçlü ve yurtsever insanlar var hâlâ daha şu Kıbrıs’ın buram buram köy çöreği tüten küçük köylerinde ve kasabalarında. Bu 5 Kıbrıslı genç bu güzel insanlardan bazıları. Yüzlerinde geçmişten gelen acıların ve bölünmüşlüğün izlerini küçük bir tebessümle gizlemeye çalışan 5 Kıbrıslı genç. Öyle bir tebessümleri ve heyecanları vardı ki bu projeyi anlatırken bana, yüzlerinde bembeyaz yaseminler ve renkli sardunyalar açıyordu ve her bir yaprakta ise yeni umutlar. Bu gençler ki insanı insanlığı ve karakteri ile yargılamayı ilke edinmiş; insanın dili, dini ve ırkı ne olursa olsun ayrım yapmayan; “hepimiz aynı gökyüzü altında yaşıyoruz, aynı adanın çocuklarıyız” düşüncesi ile hareket eden; hatta bir metafor yapacak olursak top mermilerinin açtıkları çukurlara barış adına ağaçlar diken insanlar. Onlar ve projeleri olan Cyprus Words ki kuzeyden güneye uzanan bir barış köprüsü, sonu gelmez bir barış tutkusu… Onlar ki her şeye rağmen Kuzey’e biraz Güney, Güney’eyse biraz Kuzey götüren insanlar!

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Bir yorum

  1. Επήεν ιμισ.( Turkish grammar in greek language.)
    Meaning:
    1. He might have gone.
    2. He is lying sayıng that he has gone.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir