“Unorthodox” Üzerine

Dönemimizin popüler platformlarından olan Netflix, yapımcılığını üstlendiği orijinal içerikleriyle dizi ve film sektörüne damga vuran senaryolara imza atıyor. Bu yapımlardan biri de, 2020 yılında mini dizi formatında yayınlanan Unorthodox dizisidir. Dört bölümden oluşan bu mini dizi, her ne kadar kısa olsa da, ele aldığı konusuyla, işlediği olay örgüsü ve verdiği sosyal mesajlarla epey dikkat çekmiş durumda. Bu yazımda, maalesef biraz da kopya veya daha çok kullandığımız terimle spoiler vererek dizinin işlediği konuyu ve verdiği sosyal mesajları incelemeye çalışacağım.

 

İlk olarak, dizinin adında da dikkatinizi çekebileceği üzere dizi, unorthodox, yani geleneksel olmayanı anlatmaya çalışan bir dizi. Dizi, “normalin” veya geleneksel olanın dışına çıkılabileceğinin, kalıpların dışarısında da bir dünya olduğunu ve bu dünyanın yaşanabilir olduğunu gözler önüne seriyor.

 

Dizide, Amerika Birleşik Devletleri’nde bir Yahudi topluluğu içerisinde, hatta Yahudi gettosunda yaşayan, Esther adında bir kızın hikâyesi anlatılıyor. Esther, kendini içerisinde yaşadığı gettoya ait hissetmeyip, mutsuz olarak sürdürdüğü evliliğinden de kurtulmak üzere Almanya’ya kaçar. Eşinin ve kendi ailesinden gizlice Almanya’ya giden Esther, burada yeni ve kendisininkinden farklı bir dünya olduğunu keşfeder. Yeni arkadaşlar edinir ve konservatuara başlamak için çalışmalar yapar. Tüm bunlar olurken diğer bir yandan ise peşine düşüp Almanya’ya gelen eşi Yakov ve eşinin yeğeni Moishe’den kaçmaktadır. Bu kısa kesitten sonra gelin birlikte dizide yer alan ve sosyal mesaj içeren birkaç kesite değinelim.

 

İlk olarak, Esther’in yaşadığı Yahudi topluluğunun sosyal yapısı dikkat çekmekte. Topluluk, kendi öz yurtlarında yaşamamalarına rağmen, geleneksel yapıda olan ve fazlasıyla tutucu, içine kapanık bir yapıya sahip. Ana karakterimiz, temelde ataerkil düzene dayalı, Haham’ın (Yahudilikte bir dinî rol) sözünün geçtiği ve dinî kuralların ön planda olduğu bir topluluk içerisinde yaşamakta. Bu topluluğun karakteri, farklı olaylarla gün yüzüne çıkmakta. Örneğin, Esther ile Yakov’un evlenmesinin görücü usulü oluşu, düğün törenlerinin tamamen gelenek ve göreneklere göre yapılması ve topluluğun Esther’den sürekli çocuk bekliyor oluşu. Bunun yanı sıra, Esther Almanya’ya kaçtığı zaman Haham’ın da emri ile eşinin ve eşinin yeğeninin onu geri getirmek üzere arkasından gitmeleri. Tüm bu olaylar aslında bireylerin üzerinde var olan topluluk baskısına, toplumun bize dayattığı sosyal rollere ve din, gelenek ve göreneklerin hayatımızdaki kuvvetli etkisine dikkat çekmektedir.

 

Yaşadığı toplumun Esther üzerinde olan diğer bir etkisi ise kendi karakterine, hatta giyim ve saç modeline kadar olan müdahalelerdir. Örnek verecek olursak, Esther kendi isteği dışında tek tip kıyafet şeklinde giyinmekte ve bunun yanı sıra sürekli olarak eşinin kardeşlerinin eşleri ile sosyal etkileşim kurmaktadır. Evleneceği zaman, yine bir gelenek olarak saçları kazınmış ve ardından ise peruk takmak durumunda kalmıştır. Bunun sosyal bir baskı neticesinde isteği dışında olduğu hem saçları kazınırken ağladığında, hem de, Almanya’ya gittiğinde peruğunu çıkarırken yaşadığı özgürlük hissinden anlayabiliriz.

 

Ayrıca, bir diğer söz konusu olan can alıcı nokta ise, Yahudilere İkinci Dünya Savaşı döneminde uygulanan soykırımın Yahudiler üzerindeki etkisini gözler önüne seren bir sahne. Esther, hamilelik şüphesi ile doktor kontrolüne gittiği zaman, doktorun kendisine bebeği doğurmak istemediği takdirde hâlen yasal olarak kürtaj olabileceğini söylediği zaman, bunun geldiği yerde bir seçenek olmadığını, çocukların kutsal olduğunu söyler. Doktor ise bunun her yerde böyle olduğunu dile getirir. Buna karşılık Esther, “ama biz kaybettiğimiz altı milyonu geri getiriyoruz” şeklinde cevap verir. Çocuk yapma ve üremenin toplumsal bir görev olarak önem arz ettiğinin bu denli yansıtılması, bulundukları bu toplum içerisinde bireylerin çocuk yapma mecburiyetinde olmaları ve bunu bir görev olarak yerine getirdiklerini görüyoruz.

 

Ancak Esther, tüm bu olan bitenden, geleneksel ve dinî unsurların baskısından kaçarak başka bir ülkede kendine yeni bir yol ve farklı bir hayat çizme cesaretinde bulunur. Unorthodox dizisi bizlere içerisinde bulunduğumuz geleneksel toplumdan farklı alternatif, geleneksel olmayan, yani unorthodox bir hayatında var olduğunu göstermekte.

 

İzlemeyen herkese kesinlikle tavsiye ettiğim ve yukarıdaki birçok kopyaya rağmen hâlen daha izlenmeye ihtiyaç duyulan, izledikçe daha birçok sosyal mesajın farkına varacağınız Unorthodox dizisini kendi perspektifimden anlatmaya çalıştım. Dilerim bu yazı diziyi izlemeyen kişilerin hevesini kırmak yerine izlemek için bir sebep olmuştur. Şimdiden keyifli seyirler!

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir