Çekilmiş en iyi Türk filmlerinden biri olan G.O.R.A.’da çok sevdiğim bir sahne vardır. Yoğun çabalar sonucu Dünya’ya dönmek üzere Gora’dan kaçmaya çalışan Arif tutulduğu hapishaneden -her nasılsa aynı zamanda da sarayla iç içedir- “dışarı” çıkıp bir hiçliğin ortasına girerken “kaçtık oğlum, kaçtık işte” diye sevinir. Daha önce defalarca dışarıya çıkan Bob Marley Faruk onu “Haa kaçtık, Taksim Meydanı’nı görür gibiyim!” diyerek tiye alır. İşin kapının dışına çıkmakla bitmediği çok açıktır.
Geçtiğimiz perşembe günü LGD Gonuş projesi kapsamında gerçekleştirdiğimiz turizm etkinliğinde virüs sonrası turizm ile ilgili konuşmalarımızda kapıların açılıp vakaların artmasına karşın turist gelmemesine değinirken Ovis Dikilitaş’ın üst katından bomboş olan Sarayönü’ne bakıp “turistleri görür gibiyim” dedim, gülüştük. Turizmle yoğunlukla meşgul olan arkadaşların yurt dışından anlamlı bir turist akışı olmadığını teyit etmesiyle bugüne değin söylenenlerin ne denli doğru olduğu da göz önünde oldu.
Karantinasız girişler başlayalı yaklaşık bir ay olurken bir türlü anlamlı sayıda turistin adaya gelmediği hemen herkes tarafından bilinen bir gerçek. Rezervasyon yok ama sürekli bir “ekonomiyi kurtarmak için kapıları açmalıyız” yalanı etrafında birilerinin keyfi öyle istiyor diye kapıların açılması ve ilgili otelde alışılagelmiş skandalların bir yenisi olan test sonucunu beklemeden kumar oynama gibi halk sağlığını riske eden çeşitli saçmalıklar. Bu doğal güvensizlik ortamında halktan aksini beklemek nasıl mümkün olsun?
Sağlıkta önlemlerin yeterli olmadığını hepimiz biliyoruz. Sağlıktaki meslek örgütleri de bunu diyor. Dilde tüy bitince grev noktasına gelindi ve bu da kamu sağlık hizmeti her an durabilir demek. Sırf bu insanların güvenilirliğini zayıflatmak için kendisini toplum liderliğine aday gören bir şahıs “Türkiye’miz ile aramızı açma çabaları” şeklinde yalanları rahatlıkla söyleyebiliyor. Hükûmete gelince çocuklar gibi şen olup “Hoop burdayım!” diyenlere “Tamam da niye ordasın?” sorusunu sormanın vakti çoktan geçiyor. Alanının uzmanlarını dinlemekten âciz, birilerine yaranmak için halk sağlığını ve ekonomisini riske atan bu lidere niye orada olduğunu sormak gerek.
İlle ekonomiyi kurtaracaklarsa kaç rezervasyon olduğunu, bunların kaçının sadece kumarhanelerde olup kaçının dışarıda bir öğün yemek yiyeceğini ve ekonomiye ne kadar getirisi olduğunu buyurup açıklasınlar. Kalan bir ayda ne kadar daha turist geleceğini, bir ay sonra sonbahar gelince neler olacağını söylesinler. Basında üç-beş emir kulu kalem aracılığıyla ve yalanlar üzerine kurulmuş argümanlarla bir şeyleri açıklar gibi yapıp halkı ahmak yerine koymak yerine kanıt koysunlar konuşalım.
Neyse, Garavel’i bulmak lazım. Bu işi ancak o çözer.