Değerli Tabella okuyucuları,
Bugünün başta Tabella platformu olmak üzere benim için de ayrıca özel bir sayı olduğunu belirterek yazıma başlamak istiyorum.
Dile kolay, bu hafta Tabella’nın 100. sayısı yayınlandı. Tabii ki bu devamlılığı ve başarıyı birçok Kıbrıslı genç yazar arkadaşımın ilgi alanlarına göre belirleyip kaleme aldığı yüzlerce kıymetli, bilgilendirici ve düşündürücü yazılara ve hiç şüphesiz her hafta yeni sayıyı merakla bekleyen siz sevgili okuyucularına borçludur. Hiç şüphesiz bugünlere bir anda gelinmemiştir fakat bu noktaya gelmek için ilk başta bir fikir ve önemli bir çaba ortaya atılmıştır. Bugünkü yazımın temasında da aslında bu konu üzerinde duracağım.
Eminim gençler olarak birçoğumuzun aslında eksikliğini hissettiği ama üzerine çok fazla kafa yormadığı bir konuydu, gençlerin özgürce kendilerini ifade edebileceği bir platform oluşturmak. Bu ihtiyacı fark edip elini taşın altına koyan ve bu olanağı benimseyip kendi düşüncelerini de bizlerle paylaşan tüm Tabella ekibine teşekkür ederim.
Bu sayının benim için önemine gelecek olursam, bugüne kadar sadece Tabella okuyucusu olarak yetindiğim hayatıma yeni bir sayfa daha açıp henüz yolun başında olan birTabella yazarı olarak devam ediyorum. Ben de herkes gibi acaba ne yazsam, nasıl yazsam düşünceleriyle boğuşurken kendimi bir anda yazmaya başlamışken buldum.
Malum yıl 2020, tam bir felaketler zincirini hep beraber yaşıyoruz desek yeridir. Hele pandemi sürecinde Kıbrıs’ta yaşıyorsanız ruh sağlığınızın bu günlerde daha da yıpranmaması elde değil. Tüm bu negatif gündemden kaçmak isterken kendimi bu yazıyı yazarken ve yazdıkça da rahatlarken buldum. Neden diye sorarsanız, yazmak bir terapi gibi geldi, insan yazdıkça kendini daha özgür hissetmeye başlıyor diyebilirim.
Diğer yandan sadece kendiniz ile değil yazınızı okuyan insanlarla da bir etkileşim gerçekleştiriyorsunuz. Bu etkileşim günün sonunda olumlu veya olumsuz olabilir ama sonuç ne olursa olsun fikirleri paylaşmanın ve tartışmanın verdiği mutluluğu herkesin yaşaması gerekli diye düşünüyorum.
Bu yazının esas konusuna gelecek olursak aslında 2020 ve pandemiyi tekrardan gündeme getirmek değil aksine bu konuya farklı bir açıdan bakıp, farklı bir ders çıkarmaktır.
Son yıllar içerisinde kıyaslarsak 2020 kuşkusuz her anlamda unutulmayacak bir yıl olarak hafızalarda yer almayı çoktan başardı ve her geçen gün öyle olmaya devam ediyor. Genel duruma baktığımızda tüm dünyayı en çok etkileyen ve birçok konuda değişimi zorunlu kılan pandemi sürecine bir de olumlu tarafından bakmayı teklif ediyorum.
Bu kadar olumsuz bir konuya neden tam tersinden bakmalıyız ki derseniz, aylardır gerek günlük yaşantılarımızda gerek sosyal medyada sürekli olarak negatif bir gündeme maruz kaldık, kalıyoruz, bir süre daha kalacağız ve bu durum bizi fazlasıyla olumsuz düşünmeye sürüklüyor. İşte tam bu noktada, hepimiz gündemimizi değiştirmek adına yeni hobiler edindik, mevcut problemlere yeni çözüm yolları bulduk, yeni sosyalleşme, eğitim ve iş tecrübeleri edindik ama günün sonunda hiçbir şey yapmamak yerine yeni yollar denedik. (Başka şansımız var mı?)
Evet, belki de bu zorlu süreç olmasaydı birçoğumuz mevcut düzenini bozup yeniliklere bu denli açık olmayacaktı. Tüm yenilikler iyi midir peki, elbette değil ama önemli olan bence deneyip görmektir ve unutmayalım ki asla denemezseniz, asla öğrenemezsiniz! (En azından ben öyle düşünüyorum.)
Pandemi konusuna bu perspektifle yaklaşmamın esas nedenlerinden birisi de sadece olumsuz taraflarına odaklandığımız konular üzerine biraz kafa yorup, yeni çözüm önerileri bulursak ve en önemlisi motive bir şekilde bunu hayata geçirirsek ilk başta kendimiz olmak üzere geniş kitlelere ulaşabileceğimizi ve fayda sağlayacağımızı düşünmemdir.
Belirttiğim gibi esas konu pandemiyi konuşmak değil, bu durumun birçok olumsuzluğa rağmen bizi alternatif çözüm yolları aramaya ve yeniliğe teşvik etmesine güzel bir örnek teşkil ettiği için değinmekti.
Bu düşünceden hareketle ilk yazımı Tabella’nın 100. sayısına ve bende uyandırdığı düşüncelere vurgu yaparak tamamlamak istiyorum. Ülkesini seven, duyarlı Kıbrıslı gençler olarak yıllardır duymaktan bıktığımız ve hepimize bu adada gelecek kaygısı yaşatan gündeme tekrar tekrar maruz bırakmak yerine, gerek bu konulara nasıl çözüm odaklı yaklaşabileceğimizi irdeleyerek bilimden sanata, eğitimden felsefeye birçok kültürel ve sanatsal anlamda da bizlere farklı perspektifler katmayı başardığınız için hepinize tekrardan teşekkürler.
İyi ki zamanında sadece hayıflanmak yerine geleceğe ve gençlere yönelik bu platformu oluşturdunuz.
Ben de Tabella’nın yeni yazarlarından olarak, gelecek yazılarımda hem ülkemizde sıkça konuşulmayan adamızın kültürel ve doğal zenginliklerini öne çıkarmaya hem de toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çeşitli konularda fikirlerimi sizlerle paylaşıyor olacağım.
Gelecek sayılarda tekrardan buluşmak dileğiyle!
Kapak görseli için tıklayınız.