Sınavsız Kolej Mümkün mü?

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada kolej sınavlarının kaldırılması ile ilgili olarak sendikalardan ve uzmanlardan görüş alınacağını açıkladı. Böylelikle uzun yıllardır eğitimdeki en tartışmalı konulardan biri olan kolej meselesi de tekrar en üst seviyede tartışmaya açılmış oldu.

 

Tartışmanın son döneminde kolejlerin “kapatılması” (yani orta bölümünün kapatılması) artık pek fazla dillendirilmese de özellikle sınavın yoruculuğu ve çocuklar üzerinde bıraktığı etkiler daha fazla gündemde olmuştur. Mevcut sınav sisteminin devam ettikçe bu sisteme erken yaşta maruz kalan çocukların kötü etkilenebileceğine katılsam da kolejlerin topyekûn kapatılmasının doğru olmadığını düşünmekteyim. Bu konuda yaklaşık iki sene önce yaptığım bazı öneriler hâlen geçerliliğini koruyor.

 

Orada da belirttiğim gibi sorunu çözmek için hem kolejlere talebin neden bu kadar fazla olduğunu, hem bu talebin nasıl daha iyi karşılanabileceğini, hem de bu talebin nasıl azalabileceğini irdelemek gerekir. Bu yıl sınavlara katılan yaklaşık iki bin öğrenciden beş yüzünün kolej sınıflarına yerleştiğini gördüğümüzde yerleşmek için ciddi bir yarış olabileceğini gözlemlemek zor olmaz. Bu noktada tamamen sınavsız kolej planını gerçekleştirmek için iki bin talebin olduğu yere iki bin kontenjan yaratmak gerekebilir. Okulların mevcut koşulları düşünüldüğünde bu pek mümkün gözükmemektedir. Sınavsız kolej daha önce 1994 yılında Mehmet Ali Talat’ın bakanlığı esnasında denenmiş, Türk Maarif Koleji o dönem tarihinin en kalabalık sınıfları ile eğitim vermişti.

 

Buna karşın beş yüz sayısını arttırmak için yapılabilecek şeyler yok değildir. Lefkoşa’da esasen kolej olarak kurulan ancak şu an düz ortaokul olarak hizmet veren 730 kapasiteli Bayraktar Türk Maarif Koleji tekrardan kolej statüsüne çevrilerek her dönemde 100 civarı öğrencinin daha kolej eğitimi alması sağlanabilir. Mağusa’da Doğu Akdeniz Kolejinin devlet bünyesine alınması ile ilgili olan tren kaçmış olsa da Gazimağusa Türk Maarif Koleji yanında atıl durumda olan eski anaokul binası GMTMK kampüsüne eklenerek kapasite artırımına gidilebilir. İskele Evkaf Türk Maarif Koleji olarak isimlendirilen yeni kolejin faaliyete girmesi ile de artış mümkün olacaktır.

 

Tabii ki yeni bina yapımı ya da yeni okul açılması tek mesele değildir. Gerekli öğretmen kadrolarının oluşturulması ve tamamen İngilizce eğitim verilmesi kolejler için oldukça önemlidir. Güzelyurt TMK örneğinde görülebileceği üzere kolej olsa dahi GCE eğitimi vermekle ilgili sıkıntıların oluşması şaşırtıcı değildir. Bu konuda bakanlığın hassasiyeti önem taşımaktadır. Bununla beraber Bülent Ecevit Anadolu Lisesi ve 20 Temmuz Fen Lisesi gibi akademik okullara kendi müfredatlarına hazırlık oluşturacak orta bölümler açılmak sureti ile kolejlere karşı olan talep azalabilir.

 

Tüm bunlar göz önünde bulundurulsa da bir giriş sınavı yerine bir yerleştirme sınavı yapılması söz konusu olabilir. Örneğin eğer ilkokul sonrası bir öğrencinin giriş yapabileceği 10 opsiyon varsa bu opsiyonları tercih sıralamasına koyup yerleşmesi mümkün olabilir. Ancak bu sistemin kullanılması durumunda bazı okullarda yığılmayı önlemek adına okul değişikliğinin ciddi sebepler dışında yasaklanması gerekecektir.

 

Özetle ideal olarak daha yumuşak bir geçiş ile kolejlerin var olması mümkündür. Bu sınavın sert bir “girmek ya da girmemek” sınavından ziyade “Hangi okula gireceğim?” sınavı olması bu geçişi yumuşatacaktır. Tabii ki her öğrencinin akademik ya da yabancı dilde eğitim olmasının şart olmadığını hatırlatmak ve iyi bir alternatif olarak düz ortaokullar ve sonrasında kaliteli bir meslek eğitimi ile meslek liselerinin desteklenmesi ve daha çekici hâle getirilmesi oldukça önemlidir.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

2 yorum

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir