Referandum Hakkında

Bu haftaki yazımda 11 Ekim’deki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte yapılacak olan, anayasa referandumunu ele almak istedim. Bilindiği üzere bu değişiklik ile birlikte Yüksek Mahkeme yargıç sayısının artırılması amaçlanıyor. Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, anayasa değişikliği önerisini oy çokluğuyla kabul etti.

 

***

 

Peki bu değişiklik önerisini kim talep etti? Nasıl gündeme geldi? Bu konuyla ilgili olarak Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, basına verdiği demeçte “2014’te gerçekleştirilen halkoylamasında Anayasa değişikliğinin kabul edilmediğine değinerek, 11 Ekim’de gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkoylaması da olması için talepleri olduğunu” anlattı. Yani aslında bu değişiklik talebinin yargı kanadından yapılmış olduğunu ifade etti.[1]

 

Açıkçası halk oylamasının sonucunu ben de oldukça merak ediyorum, çünkü halkın gündeminde neredeyse hiç olmayan bir konu. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimi bile yeterince gündemde değil. Şu an toplumun gündemini meşgul eden en önemli konular ekonomi, işsizlik ve sağlık! Yine de 11 Ekim yaklaşıyor ve katılım az bile olsa ortaya bir sonuç çıkacak elbet.

 

Her ne kadar gündemi çok meşgul etmeyen bir konu olsa da, 11 Ekim Referandumu için toplumun bazı kesimleri oyunu ne yönde kullanacaklarını nedenleriyle birlikte açıklamaya başladılar. Bu haftaki yazımda anayasa değişikliği oylamasına “Evet” ve “Hayır” diyenlerin gerekçelerini ayrı ayrı, objektif bir bakış açısı ile derleyerek sizlere sunmak istedim. Her iki tarafın da açıklamalarını okuyup, karşılaştırıp, ona göre karar vermenin daha makul bir yol olduğunu düşündüğüm için bu yazıyı ele almaya karar verim. Hep birlikte gelin bu nedenlere beraber göz atalım.

 

***

 

KKTC Meclisinde yer alan partiler içerisinde UBP, CTP, HP, DP, YDP yapılacak olan anayasa referandumunu destekleyeceklerini belirtirken, Mecliste yer alan TDP ve Meclis dışında yer alan TKP-YG ile Bağımsızlık Yolu “Hayır” oyu kullanacaklarını, desteklemediklerini belirttiler.

 

Peki bu referanduma “Hayır” oyu verecek olanların argümanları nelerdir?

 

Bağımsızlık Yolu konuyla ilgili olarak: “Bir Anayasa Değişikliği olacaksa Geçici 10. Maddenin kaldırılması, öncelikli olmalıdır. Polisin sivile bağlı olmaması, sivil demokratik yaşamımızın üzerinde en ağır hissedilen ve Anayasada olması sebebiyle güçlendirilen siyasi ve hukuki bir baskıdır. Anayasa değişikliğine gerekçe gösterilen ‘adaletin erken tecellisi’ deyince bizim anladığımız; vatandaşın davasının 2-3 yıl sürmemesi, taciz, tecavüz, hırsızlık, gasp, iş kazası, boşanma, velayet, maaş alacağı, işten durdurma ve benzeri ihtilafların daha erken çözülüp sonuçlanmasıdır. İstinaf edilmediği sürece Yüksek Mahkeme iş kazalarına bakmaz, hırsızlığa, tacize, mobbinge, cinayete, maaş alacağına bakmaz. 2-3 bazen 5 yıl süren bu davalar Yüksek Mahkeme’nin değil Kaza Mahkemesi’nin konusudur. İstinafların daha hızlı çözümleneceği yalnızca halkın ağzına çalınan baldır. Davaların küçük bir yüzdeliği istinafa gitmekte, esas yığılma ve adaletin geç tecellisi alt mahkemelerde olmaktadır. Ayrıca Geçici 10. Maddeyi kaldırmayacak, halkın birebir maruz kaldığı yargısal sorunları çözmeyecek, kamu emekçisi olan polislere, yargıçlara, savcılara sendikal haklar tanımayan bir Anayasa değişikliğine neden evet diyelim?” açıklamasında bulunmuştur.[2]

 

Aynı şekilde TDP ve TKP-YG de ret gerekçesi olarak önce geçici 10’uncu maddenin kaldırılması gerektiğini açıklamıştır.[3][4]

 

Avukat Tacan Reynar ise “Yapılmak istenen değişiklik gerekli değildir, çünkü en temel gerekçe olan iş yükü, yapılacak yasal değişikliklerle zaten çözülebilir. Vatandaşın daha hızlı yargı talebine yanıt veren bir düzenleme değildir çünkü bu düzenleme en fazla gecikmelerin yaşandığı alt mahkeme davalarına etki etmeyecektir. Dolayısıyla Mahkemelerde daha hızlı yargılama yapılacak iddiası doğru değildir. Yine iş yükünün artması sistemsel bir sorun olduğu kadar içinde bulunduğumuz siyasal rejimle de bağlantılı sorunlardır. Ayrıca şu anki Anayasa’da yer almayan bir yetki yine Yüksek Adliye Kurulu’na veriliyor ve Başkanın yerine kimin vekalet edeceğine bu Kurulun karar vereceği yönünde YENİ bir düzenleme getiriliyor. Eski düzenleme en kıdemli üye iken bu defa herhangi bir üyenin vekaleten bu görevi yapabileceği şeklinde düzenleniyor ki bu düzenleme de gerek temsiliyette kıdemin önemli olduğu mahkeme yapısına gerekse de ek yetkilerle donatılmaya devam edilen Yüksek Adliye Kurulu’nun müdahalesine açık bir alan yaratıyor. Bu açıdan bu düzenleme de kabul edilebilir değildir ve açıkçası buna neden ihtiyaç duyulduğu ile ilgili tatmin edici bir bilgilendirme de yapılmış değildir.” şeklinde değerlendirmektedir.[5]

 

***

 

Peki bu Anayasa Değişikliği Referandumu’na “Evet” diyeceğini açıklayan kesimlerin gerekçeleri nelerdir?

 

Konuyla ilgili olarak CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman “Adil yargılamanın en önemli unsurlarından olan makul sürede yargılanmayı gerçekleştirmek için bu değişikliğe ihtiyaç duyulduğunu, değişikliğe olumlu oy vereceklerini” belirtmişti.[6]

 

Halkın Partisi ise “Yüksek Mahkeme’nin, Anayasa’dan kaynaklanan görev ve yetkileri nedeniyle vermekte olduğu hizmetlerde ciddi artış meydana gelmiştir. Anayasa değişikliğiyle, bir başkan ve yedi yargıçtan oluşan Yüksek Mahkeme’deki yargıç sayısının artırılarak bu sayının on altıya kadar çıkartılabilmesine olanak sağlanması amaçlanıyor. Bu değişiklikle, yargı erkinin daha sağlıklı ve hızlı hizmet verebilmesi, başka bir deyişle adaletin erken tecelli etmesi hedeflenmektedir.” açıklamasında bulundu.[7]

 

Avukat Öncel Polili, Haber Kıbrıs’a verdiği röportajda ise 11 Ekim günü Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte yapılacak Anayasa Referandumu’nda halkın “Evet” oyu vermesinin yargı için önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca “Anayasanın geçici 10. maddesinin hala daha yürürlükte olmasına karşıyım. Ancak, bu madde yürürlükten kalkmayacağı için insanların davalarının makul bir zamanda görülmesinin engellenmesi bence gereksiz.” dedi. “Yapılması istenen değişiklikle, Yüksek Mahkeme başkanına en kıdemli üye yerine Yüksek Adliye Kurulunun seçeceği bir kişi vekalet edebilecek ne düşünüyorsunuz?” sorusuna cevaben Polili “Mahkemelerde kıdem önemlidir ancak vaz geçilmez bir durum değildir. Günün sonunda, Yüksek Mahkeme başkanına vekalet etmeyi en kıdemli üyeden başkasının hak ettiğini düşünüyorsa Yüksek Adliye Kurulu ben burada bir yanlışlık görmüyorum.” dedi. “Alt Mahkemelerin ağır iş yükü daha büyük bir sorun değil mi?” şeklindeki bir başka soruya ise cevaben “Alt mahkemelerin de ağır bir iş yükü vardır. Fakat bu durum Yüksek Mahkemenin ağır iş yükü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.” açıklamasında bulundu.[8]

 

Avukat Serkan Mesutoğlu konuyla ilgili olarak yayınlamış olduğu yazısında “2014 yılındaki anayasa değişikliğinden sonra Geçici 10. Madde hurafesi bir kez daha hortladı. Geçici 10. Madde bir hurafedir. Hayali bir kahramandır. Polisin askere bağlı olmasının nedeni Geçici 10. Madde değildir. Geçici 10. Madde polisin sivil yönetime bağlanmasına engel de değildir. Polisin sivile bağlanması için Geçici 10. Maddenin kaldırılacağı bir anayasa değişikliği gerekli değildir. Polisin sivil yönetime bağlanmasını sağlamak bir cesaret meselesidir. İktidara gelen her parti bir yasa değişikliği ile polisin sivil yönetime bağlanmasını sağlayabilir. Anayasa değişikliğine ‘hayır’ oyu verilmesini sağlamak için Geçici 10. Madde üzerinden yapılan propagandalara itibar etmeyiniz.” açıklamasında bulunmuştur.[9]

 

Hukukçu Mustafa Özbilgehan ise konuyla ilgili yazısında “Bazı siyasi çevreler bu anayasa değişikliğine karşı söylemlerde bulunmaktadır. Bunların başında ‘Geçici 10’uncu madde değişmeden hiçbir maddenin değişmemesi gerektiği.’ başlıklı bir argüman gelir. Bu argüman, ortaya siyasi bir irade konması gereken bir mesele olan ilgili değişikliği diğer tüm meselelerin üzerine koyarak rasyonaliteden uzak sürrealist bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu mantıkla anayasada istenilen madde değişmeden hiçbir yasanın da değişmemesi, yani yasamanın tamamen durdurulması gerekir. Mademki öncelikli mesele değişmeden herhangi başka bir değişiklik vuku bulamaz, o zaman uzlaşı sağlanması oldukça zor olan bu tarz öncelikli meseleler ile karşılaşıldığında ‘dükkânı kapatmak’ gerekir. Bu tutum sürrealist mükemmeliyetçilik meselesine de güzel bir örnektir.” ifadelerine yer vermiştir.[10]

 

Yüksek Mahkeme Başkanı Şefik ise yapılan anayasa değişikliği ile yargıç sayısının 16+1 şeklinde 17’ye yükseltildiğini, seçim günü halktan bu değişikliğe “Evet” demesini beklediklerini vurguladı. Yüksek Mahkeme yargıçlarını sayısının sadece anayasa değişikliği ile artırılabileceğini, bu nedenle özellikle ceza istinaflarının daha hızlı görülebilmesi için 11 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ile oylamaya sunulacak söz konusu Anayasa değişikliğinin onaylanmasının kendileri için büyük önem arzettiğini söyledi.[11]

 

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı ise “’Geciken adalet adalet değildir.” ilkesinden hareketle yüksek yargının daha hızlı çalışabilmesi için yargıç sayısının artırılması son derece gerekli olduğunu, bu sebeple tek maddelik anayasa değişikliği referandumu için “yetmez ama evet” kampanyası başlatacağını açıkladı.[12]

 

***

 

Değerli okurlarım, 11 Ekim’de yapılacak olan Anayasa Referandumu’na yönelik olarak “Evet” ve “Hayır” diyenlerin görüşlerini literatür taraması yaparak sizlerle paylaştım. Artık söz de sizin, karar da sizin.

 


 

Kaynaklar

[1] Side editörleri, birincil kaynak: TAK. (2020). “Niye Anayasa değişikliği?”. Yenidüzen.

[2] Site editörleri. (2020). “Bağımsızlık Yolu: Anayasa değişikliğiniz HAYIR’lı olsun”. Havadis.

[3] Site editörleri. (2020). “TKP-YG, ‘Anayasa değişikliği referandumunda ‘hayır’ diyeceğiz'”. Kıbrıs Postası.

[4] Site editörleri. (2020). “Seçimle birlikte referandum!”. Yenidüzen.

[5] Site editörleri. (2020). “Av. Tacan Reynar Anayasa Referandumunda HAYIR diyeceğini açıkladı”. Detay.

[6] Site editörleri. (2020). “Erhürman: ‘Zeminimiz Kıbrıs Türk halkının özne olması'”. Yenidüzen.

[7] Site editörleri. (2020). “HP, Anayasa değişikliğini desteklediğini duyurdu”. Kıbrıs Gazetesi.

[8] Site editörleri. (2020). “Adil ve makul sürede yargılanma için ‘Evet’”. Haber Kıbrıs.

[9] Mesutoğlu, S. (2020). Başlıksız. Facebook.

[10] Özbilgehan, M. (2020). “143’üncü Madde Değişikliği Üzerine”. Tabella.

[11] Site editörleri. (2020). “Şefik:768 yargıtay davası görüşülmeyi bekliyor”. BRT.

[12] Site editörleri. (2020). “YDP’den Anayasa değişikliği için ‘Yetmez ama evet’ kampanyası”. Haberci.

 

Fotoğraf: qimono, Pixabay.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir