Kıbrıs ve Deprem

1 Kasım 2020 pazar akşamı telefonuma T24 haber sitesinden bir bildirim geldi. Merak edip telefonu açtığımda ise karşıma çıkan yazı aynen şöyleydi: İzmir’de 6,6 büyüklüğündeki depremde, hayatını kaybedenlerin sayısı 69’a yükseldi; arama-kurtarma çalışmaları sürüyor. Bir an yutkundum, daha sonra da sessizlik kapladı dünyamı.[1]

 

Zaten son günlerde yaşanan depremin etkisi hâlâ üzerimdeyken, her geçen gün yeni ölüm haberlerinin geliyor olması artık dayanılmaz olmuştu benim için. Aklıma 10 yaşındaki kızımız Elif İnan’ın, İzmir’deki evlerinde tek başına olduğu esnada depreme yakalanırken, yıkılan binaların enkazı altında kalarak hayatını kaybettiği geldi bir anda.[2]

 

Peki ya Tunceli’de bir yandan çobanlıkla uğraşırken diğer yandan aylarca ders çalışıp TEOG’da 120 sorudan 119 soruyu doğru cevaplayarak Türkiye birincisi olan, daha sonra İzmir’de özel bir okulda burs kazanan 17 yaşındaki Arda Baran Demir’in kurmuş olduğu hayalleri ve hedefleri ne olacak diye düşündüm. Onlarda maalesef yaşanılan depremin altında kaldı. Çok fazla acı yaşandı ve yaşanmaya da maalesef devam ediyor.[3]

 

Peki biz KKTC’de yaşayan insanlar olarak, gözümüzün önünde yaşanan bu trajediden sizce yeterince dersimizi alıyor muyuz? Olası bir deprem ihtimalinde bizler ne kadar hazırlıklıyız diye hiç kendimize soruyor muyuz? Evlerimizde deprem çantaları mevcut mu? Okullarımızda depreme yönelik eğitimler çocuklarımıza veriliyor mu? Deprem anında belirlenen toplanma alanlarımız var mı? Peki Kıbrıs Türk toplumu, olası bir deprem tehlikesi karşısında neler yapacağına yönelik ne kadar bilgili?

 

Kıbrıs, sismik yönden hareketli bir bölgede yer aldığından bütün ada depremden etkilenebilecek konumdadır. Ancak Kıbrıs’ın depremler yönünden en aktif kesimi Baf’tan Limasol’a, oradan da Larnaka ve Mağusa’ya uzanan kıyı şerididir. Adamızda bu depremlerden en şiddetli olanları 1941, 1953, 1995, 1996 ve 1999 yıllarında meydana gelen depremlerdir. Deprem bir doğa olayı olup insanoğlunun bundan kaçınması mümkün değildir. Ancak insanoğlu, günümüzde, depremlerin yapılar üzerindeki etkisini azaltabilecek veya depremlerin yapılar üzerinde olması muhtemel olumsuz etkilerini giderebilecek bir bilgi düzeyine ulaşmıştır.[4]

 

YDÜ Deprem ve Zemin Araştırma ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cavit Atalar, depremle ilgili basına verdiği demeçte, “Deprem öldürmez bina öldürür. Hastane, okul, daireler depreme dayanıklı yapmak gerekiyor.” dedi. Ayrıca “En fazla can ve mal kaybının yaşandığı deprem 10 Eylül 1953 tarihinde 6.0 – 6.1 aletsel büyüklüğünde hem karada ve hem denizde Baf’ın hemen kuzeyinde meydana gelen çifte depremdir. Bu depremde 63 kişi ölmüş, 200 kişi yaralanmış, 9 köy tamamıyla yıkılmış ve Baf ile birlikte toplam 158 köy hasar görmüştür. 4000 kişi evsiz kalmıştır. Artçı depremler nedeniyle de hasarlar oluşmuştu.” dedi.[5]

 

Yazar Ahmet Togay, 1953 Baf Depremi ile ilgili Kıbrıs Gazetesi’nde kaleme aldığı yazısında, o günleri yaşayan insanlarımızın anılarından bahsetmektedir. Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:

“SÜMER ŞEHİTOĞLU: ‘1953’teki o deprem benim doğduğum Falya (Gökçebel) köyünü de vurmuştu. Köyün büyük bölümü darmadağın olmuştu. Ben henüz üç yaşında küçücük bir çocuktum. Annem ve dedem beni yıkılan evin altından kurtarmıştı. Hayatımı kurtaran bir mertek olmuş!.. Merteğin bir ucu yerde, diğer ucu biraz yükseklik kazandığı duvarda dayalı olunca, ben arasında kalmışım. Bu bana hep anlatılırdı.’

 

ALTAN FEHİM: ‘Deprem olduğunda ben 13 yaşındaydım ve deprem anında bahçede idim. Köyümüzdeki konutlar ağırlıklı olarak kerpiçten yapılmış tek kat veya hanaylı tipte idi. 100 hane var idiyse, 10 civarında ağır hasar olmuştu. Bunların yerine de hükümetçe basit deprem konutları yapılmıştı. Köyümüz (Altıncık- Hirsofu) depremi hafif atlatmıştı. Müteakip günlerden birinde Baf Kasaba’ya bir gezi düzenlenmiş, ben de katılmıştım. Köyde olandan depremzedelere götürmek için erzak kabilinden şeyler de toplanmıştı. Yolumuz üzeri tepemsi bir yerde kurulu Strumbi adlı Rum köyü yerle bir olmuştu. Yanımızda götürdüklerimizden onlara da bırakmıştık. Baf Kasabası’nda çadır alanına da uğramıştık. Hatta orada büyük teyzem ve enişteyi de çadırlarında ziyaret etmiştik. Ağır hasar görmüş ve can kaybı da vermiş olan Ciyas köyüne de gitmiştik. Zeminde oluşmuş derin çatlakların toprak yüzeyindeki izlerini görmüştük. Son gittiğimiz yer Dip Baf’tı. Orada da İngiliz askerleri ağır hasar görmüş ve tehlike arz eden binaları yıkıyorlardı. Depreme ilişkin izlenimlerim ana hatları ile bunlardan ibarettir.'”[6]

 

Tüm bu yaşanan ve yaşanmakta olan depremler ortadayken, hâlâ daha KKTC olarak, muhtemel bir deprem sonrasında uygulanacak planlar ve önlemlere yönelik olarak gerekli altyapının hazırlanması için neyi bekliyoruz? Ülkemizde her geçen gün artan inşaatların olası bir depreme dayanıklılığı sizce denetleniyor mudur? İnşaatların yapıldığı toprağın/zeminin deprem karşısında vereceği tepkiyi etüt eden, inceleyen ekiplerimiz sizce var mıdır? Bu soruların cevaplarını bence hepimiz biliyoruz. Umarım çok geç olmadan ülkemizde “Depreme Yönelik Eylem Planı” oluşturulur.

 


 

Referanslar

[1] Site editörleri. (2020). İzmir’de 6.6 büyüklüğünde deprem | Hayatını kaybedenlerin sayısı 76’ya yükseldi; arama-kurtarma çalışmaları sürüyor. T24.

[2] Ataş, H. (2020). Depremde can veren küçük Elif son yolculuğuna uğurlandı. Sözcü.

[3] Site editörleri. (2020). İzmir’e okul için gelen ve TEOG’da derece yapan Arda Baran, Dersim’de toprağa verildi. Evrensel.

[4] Site editörleri. (n.d.). Kıbrıs’ın Depremselliği. Cyprus Geology.

[5] Ernur, E. (2016). KKTC’deki deprem ihtimali inceleniyor. Kıbrıs Gazetesi.

[6] Tolgay, A. (2020). Deprem kuşağındaki Kıbrıs. Kıbrıs Gazetesi.

 

Kapak fotoğrafı: IHH Humanitarian Relief Foundation, Flickr.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir