Hüzünlü Bir Adamın Hikâyesi

Son sürat giden bir araba

Çarpıyor sonra

Kaçtığı duvara

Ses oluyor sonra

İnanılmaz bir gümbürtü

Acı bir haykırış ve gerçeklerin tokadı

Konuşamayacak durumda sürükleniyor

Ağlamak istese gözyaşları dökülmüyor

Gülmek istese gözyaşı sel oluyor bırakmıyor

Elden kayıp yere düşen bardak gibi paramparça

Susmak geliyor içinden ömrünün sonuna kadar

Sonra kızıyor kendi kendine “susmayı beceremezsin sen”

“Bunu bilmiyor musun?” diye

Müzikler açıyor şimdi evinde

Sürekli peşinde olduğu şeyler artık yok elde

Kızıl bir şerbet içmiş sanki kırmızı dudakları

Beyaz gömleğinin yarısı beyaz yarısı şerbet kırmızısı

Uzun ve dalgalı saçlarını savuruyor sağa sola

Karanlık bir odada ne yapmalıyım sorgulamasının ortasında

Derin derin nefesler çekerken içine

Hayatına girip çıkanları düşünüyor

Hüzün karışmış bir gülümseme beliriyor yüzünde

Sonra bir şarkı açıyor ve başlıyor söylemeye

“Kime desem derdimi ben bulutlar”[1]

 


 

Kaynakça

[1] Erdoğan, Ö. (1993). Gurbet. Yorumcu.

 

Fotoğraf: Free-Photos, Pixabay.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir