Tıbbi Sosyoloji: Parsons’un Hasta Rolü

Amerikan sosyolog Talcott Parsons, yapısal işlevselci kuram1 ve sosyal eylem teorisi ile 20. yüzyılın en etkileyici figürlerinden biri olarak bilinmektedir. Sosyolojinin alt disiplini olan tıbbi sosyolojinin oluşumunda da Parsons’un rolü çok büyüktür. Tıp mesleği ve bu yazıda üzerinde durulacak hasta rolü teorisini Parsons, daha tıbbi sosyoloji alt disiplini ve gerekli bilgi birikimi olmadan geliştirmiştir ve tıbbi sosyolojinin babası olarak anılmaya başlamıştır.[1] Tıbbi sosyoloji insan ve toplum ilişkisini ele alarak, hastalık ve sağlık kavramlarını tanımlamış ve bu kavramları toplumsal bağlamda açıklamaya çalışmıştır. Sağlık yalnızca hastalığın ve sakatlığın olmayışı değil ruhsal ve sosyal yönden de tam bir sağlık durumunu ifade eder. Bu açıklamadan da yola çıkarak toplumsal kültürün kişinin sağlığı üzerine etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Bir hastalığın, hastalık olarak kabulü ve tedavisi toplumdan topluma büyük değişiklikler göstermektedir. Tıbbi sosyoloji alt dalı ise bu insan-kültür-hastalık etkileşiminden doğmuştur.[2]

 

Parsons, yapısal işlevci kuramı ile sağlığı toplumun bir ön şartı olarak görmektedir.[3] Hasta rolü teorisi ile de toplumdaki hasta bireylerin sağlıklı bireyler üzerine olan etkisine bakmaktadır. Parsons’a göre bireyler hastalandığında, yeni hasta rollerini benimsemektedirler. Bu geçici rol değişikliği ile de toplumun ilerlemesine katkıda bulunmakta ve sağlıklı bireylerin üzerindeki etkileri en aza indirgemeye çalışmaktadırlar. Talcott Parsons hastalığın sadece biyolojik/fiziksel bir durum olmadığına ve hastalığın kurumsallaşmış bir rol oynadığına inanmaktaydı. Bu sebepten dolayı da vücudun, kişinin altta yatan kapasitesinin toplum tarafından kurumsallaşmış roller ile kontrol edildiğine inanılır.

 

Sağlık, Parsons için toplumun harmoni içinde çalışmaya devam etmesi için gerekli bir işlevdir. Bir çok yapısal işlevselci gibi Parsons da toplumu bir organik analojiye benzetir. Birçok organın birlikte çalışması ile vücudun işlediği gibi, toplumda da benzer bir mekanizma olduğu düşüncesi bulunur. Nasıl vücudumuzda kalbimiz, beynimiz, midemiz gibi organlarımız birlikte çalıştığı sürece hayatta kalabiliyorsak, toplumun da çalışıp hayatta kalabilmesi için yargı, sağlık, eğitim gibi sistemlerin ve toplumun bireylerinin birlikte çalışması gerekmektedir. Parsons’a göre sosyal sistemin, yani toplumun işlemeye devam etmesi için bireylerin sağlığa ihtiyaçları olduğu ortadadır.[4]

 

Kişi toplumdan bağımsız bir şekilde hastalanmamakta, toplum tarafından hasta olarak kabul edilmektedir. Sosyal olarak hasta kabul edilmek ise yanında Parsons’un hasta rolü ve bu rolün özellikleri ile gelmektedir.[5] Hasta rolü kısa süre için kişinin kimliğini etkiler (akut hastalıklarda) ve özellikleri aşağıda belirtildiği gibidir:

  • Hastalığın ciddiyeti ve doğasına göre, hasta olan kişi gündelik sosyal rolünün getirdiği sorumlulukları askıya alma hakkına sahiptir. Günlük sorumlulukların hastalık sebebi ile askıya alınması ancak bir hekimin onayı ile olmaktadır.
  • Hasta olan birey, kendi hastalık durumundan sorumlu değildir, ve suçlanmamaktadır.
  • Hasta olmak arzu edilen bir durum değildir ve hasta iyileşmek için yükümlüdür.
  • Hasta birey mesleki yardım almaya ve hekimin söylediklerini takip etmekle yükümlüdür.

 

Bireylerin günlük sorumlulukları, hastalıktan dolayı etkilendiği için Parsons hastalığı olağan dışı ve aykırı bir durum (deviance) olarak görmektedir. Bu olağan dışı durumu da yukarıda özelliklerinin verildiği hasta rolü ile kontrol edildiğini öne sürmektedir. Hasta rolü birçok kişi tarafından kabul edilen ve 20. yüzyılda hastalık çevresindeki örnek oluşturan beklentileri belirler.[6]

 

Özetlenecek olursa, Parsons’a göre hastalık olağan dışı bir durumdur ve toplumun işleyişini negatif yönden etkilemektedir. Hasta rolü ise özellikle kapitalist toplumlarda önemli bir sosyal kontrol organıdır. Kapitalist toplumlardaki işçi rolünden dolayı sağlık, ekonomik sistem için son derece önemlidir. İşçiler olmadan kapitalist sistem zorlanmaya mahkûmdur. Birey, hasta rolünü benimsedikten sonra günlük sorumlulukları ve hakları, hasta rolünün sorumlulukları (iyileşmek için yardım alma) ve hakları (günlük sorumlulukları askıya alma) ile yer değiştirir.

 

1970’lerden sonra kronik hastalıkların artması ve daha görünürde olması ile Parsons’un hasta rolü konsepti yetersiz kalmaya başlamıştır. Özelliklerinden de görebileceğimiz gibi hasta rolü teorisi daha fazla akut hastalıklar için oluşturulmuş bir teoridir çünkü (1) hasta rolü kısa süreli bir değişimdir ve (2) Parsons’un görüşüne göre hasta pasif ve hekim işinin ehlidir. Günümüzde bu şartlara uymayan durumlar ile sürekli karşılaşmamız, Parsons’un konseptinin birçok bilim insanı tarafından eleştirilmesinin sebebidir.

 

Parsons’un hasta rolü teorisi günümüzde birçok hastalığa ve duruma uymadığı için eleştirilse bile şu an içinde bulunduğumuz pandemi için bu teorinin bize çok şey gösterdiğini düşünmekteyim. COVID-19 pandemisi süresince virüs ile enfekte olmasak bile, bulaşma riskini ve belki de farkında olmadan virüsü bulundurma riskini taşımaktayız. Toplumdaki tüm bireylerin sosyal izolasyon ve karantina içinde olması ile, daha önce bireysel olarak ele aldığımız hasta rolünün toplum çapına yayıldığını görebiliriz. Pandemi öncesini ele aldığımızda, toplumda hasta rolünün pandemi süresince daha fazla benimsendiği ortadadir. Bu toplum çapındaki benimseme de toplumun iş, okul ve sosyal hayatımız gibi daha birçok boyutunu derinden etkilemektedir.

 

Genel olarak baktığımızda hasta rolü, toplumdaki hasta bireyin değişen haklar ve sorumluluklarını içerir. Bu kavram günümüzde sürekli eleştirilse bile medikal sosyoloji tarihinin en önemli görüşlerinden olup, günümüzün düzenini ve insan-kültür-hastalık etkileşimini iyi bir şekilde yansıttığı düşüncesindeyim. Pandemi sebebi ile de bu klasik kavramın, kritiklere rağmen, geçerliliğini tekrardan görmüş olduğumuza inanıyorum.

 


 

1 Yapısal işlevselci kuram: Bir makro sosyoloji akımıdır. Yapı ve toplumun işleyişi ile ilgilenir. Toplumun varlığını devam ettirebilmesi için beraber işleyen, birbirlerine bağımlı birimlerin bütünlüğü olarak görünür. İnsan toplumu, ihtiyaçları yerine getiren davranışlar ve roller içerisinde sosyalleşirler.

 

Kaynakça

[1] Turner, B. S., & Holton, R. J. (2014). Talcott Parsons on Economy and Society (RLE Social Theory). Routledge.

[2] Ekizer, A. (2020). Sağlık Sosyolojisi ve Tarihsel Gelişimi. Selçuk Sağlık Dergisi, sayı:1.

[3] Williams, S. (2005). Parsons revisited: from the sick role to…? Health: An Interdisciplinary Journal for the Social Study of Health, Illness and Medicine, 9(2), 123-144.

[4] Parsons, T. (1952). The Social System. London: Routledge & Kegan Paul Ltd.

[5] Bury, M., & Gabe, J. (Eds.). (2004). The sociology of health and illness: a reader. Psychology Press.

[6] Varul, M. Z. (2010). Talcott Parsons, the sick role and chronic illness. Body & Society16(2), 72-94.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir