Mağusa Kalesi’nde Bayrak Krizi

Bu haftaki yazımda gündemi oldukça meşgul eden TMT Mücahitler Derneğinin Mağusa surlarındaki Ravelin (Akkule) Burcu’na bayrak dikmesi olayını ele alacağım. Öncelikle neden o kısma Akkule denilmektedir? Bilindiği üzere Venediklilerin, 1571’de Osmanlı’ya karşı beyaz teslim bayrağını oraya diktikleri ifade edilmektedir.

 

Peki bayrak dikilmesine kim neden karşı çıkıyor, ya da kim neden savunuyor? Bunu ayrı ayrı ele almanın yaşanılan olaya bakış açımızı daha objektif hâle getirebileceği düşüncesindeyim. Bunu farklı başlıklar altında değerlendirmek gerekirse:

  • Bir grup, Mağusa Surları gibi dünya mirası kapsamında olan, tarihî ve kültürel yapıların ulus üstü şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini, bu tür yapılara bayrak direklerinin dikilmesinin hem fizikî hem de manevi anlamda büyük bir tahribat oluşturduğunu savunmaktadır. Bu yapılan tahribat ile milliyetçi arzularını tatmin etmek isteyen kesimlerin, kente saygısızlık gösterdiği savunulmaktadır. Bu tür yapılara bayrak dikilmesine tam bir reddetme söz konusudur.
  • Diğer bir grup ise devletin gerekli izin makamlarını yok sayarak, “Biz diktik, oldu.” mantığı ile hareket ederek, Mağusa surlarına beton döküp istedikleri konuma bayrak dikebileceklerini savunuyor ve bunu da uygulayarak gösteriyorlar. Aksini savunana da bayrak düşmanlığı yaptığı yaftasını vuruyorlar.
  • Başka bir grup ise bayrakların Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu başta olmak üzere, ilgili ve yetkili kurumlardan gerekli izinler alınarak, tarihî yapının mimarisi ve dokusu açısından en uygun görülebilecek yere mimar, mühendis ve şehir plancılarından da görüş alarak bayrakların dikilmesini talep ediyor.

 

Bu 3 başlık içerisinde sizce hangisi daha makuldür? Bayrağı tarihî yapılardan uzak tutmak mı? Yoksa canı isteyenin yasa dışı şekilde istediği yere beton döküp bayrak direği koyması mı? Ya da bayrakların tarihî yapılar üzerinde uygun yerlere gerekli izinler alınarak dalgalanmasını sağlamak mı?

 

Bayrak bilindiği üzere birçok toplumda, özellikle de Türk toplumunda hep kutsal kabul edilmiş, namus, şeref kavramları ile eşleştirilmiş bir değerdedir. Tarihî geçmişimizde “İstanbul’un fethindeki komutanları say.” desek çoğumuz dönemin büyük komutanlarını sayamaz ama İstanbul surlarına ilk bayrağı kim dikti diye sorsak birçoğumuz bunun “Ulubatlı Hasan” olduğunu ifade edecektir. 

 

Ya da Mağusa’da KKTC topraklarına geçerek sınırda asılı olan Türk bayrağını indirmeye çalışan Rum genç Solomos Solomu olayında, Türk askerinin “Dur!” emrini ve göndere tırmanırken yanından geçen uyarı ateşini dinlemeyip eylemine devam etmesi ve akabinde Türk bayrağını indirmek üzere iken vurularak öldürülmesiyle son bulan bu acı olay hâlâ akıllardadır. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın Kıbrıs Özel Temsilcisi Richard Holbrooke “Bir bez parçası için bir gencin hayatını sonlandırmak doğru değil.” dediğinde, bu sözler Türkiye’de ve KKTC’de büyük tepki görmüş, Türk halkı yurdun dört bir yanını bayraklarla donatarak Holbrooke’u protesto etmiştir.[1]

 

Bu örneklerde de görüldüğü üzere, toplumumuzun ezici çoğunluğunda bayrağın bir bez parçası olarak görülmediğini, tam aksine üzerinde şiirler, destanlar yazılan, şehit olan askerlerin, insanların temsiliyetini ortaya koyan kutsal bir kavram olduğunu bir kez daha görmekteyiz. 

 

Sosyal medyada bir grup, tarihî yerlere bayrak dikilmesine tepki gösterirken, bununla ilgili Mısır piramitlerinin üzerine bayrak resimleri karikatürize edip, “Mısır’dan son dakika haberi, bakın Mısır sizden daha milliyetçi.” şeklinde dalga konusu hâline getirirken, başka bir grup ise İngiltere’de tarihî Windsor Kalesi’nde dalgalanan İngiltere bayrağının fotoğrafını paylaşarak “Eyvah, o bayrak Windsor Kalesi’nin yıkılmasına neden olacak, İngiltere Anıtlar Yüksek Kurulu uyuyor mu be ama!” şeklinde başka bir dalga geçme konusuna girişmişlerdir.

 

Sonuç olarak; Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, Gazimağusa Kaymakamlığı tarafından Akkule’ye yerleştirilmesi düşünülen iki bayrak direği ve betonarme pabuçların anıtsal değeri bulunan kale duvarlarına zarar vereceğinden reddine karar verdi. Kurulun 1 Haziran’da yaptığı toplantıda aldığı karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.[2]

 

Fakat KKTC devletine bağlı yetkili kurumun almış olduğu bu karara rağmen henüz bayraklar yerinde durmaktadır. Bunun akabinde Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı’nın “O dairenin aldığı karar uygulanamaz, Bayrağa uzanan eller kırılır.” açıklaması ortamı daha zor ve karmaşık bir hâle getirmiştir.[3]

 

Süreç nereye evrilecek, hep birlikte göreceğiz.

 


 

Kaynakça

[1] Site editörleri. (2021). Solomos Solomu. Vikipedi.

[2] Site editörleri. (2021). Sura bayrak dikilmesi reddedildi!. Gazeddakıbrıs.

[3] Site editörleri. (2021). Arıklı’dan bayrak siyaseti ve tehdit: Dokunan eli kırarız. Özgür Gazete.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir