“Malaria” Aşısı Arayışında Kayda Değer Bir İlerleme

Malaria veya diğer adıyla sıtma, insan sağlığını tehdit eden en ciddi bulaşıcı hastalıklar arasında yer almaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılında 229 milyon sıtma vakası ve buna bağlı olarak da 400.000 ölümün gerçekleştiğini belirtmiştir.[1] Sıtmaya sebep olan Plasmodium falciparum (P. falciparum) adlı bir parazittir. P. falciparum sivrisinek ısırığı aracılığıyla insan vücuduna girer ve karaciğer hücrelerinde büyüyüp çoğalmaya başlar. Bu aşamada sıtma semptomları gözükmez, ancak karaciğerde çoğalan parazitler kana karışır ve kırmızı kan hücrelerini enfekte ederek hastalığın semptomlarına ve tedavi edilmezse hastanın ölümüne sebep verir.

 

Plasmodium’un ilk kayda geçmesinin üstünden 140 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen bu tür enfeksiyona karşı yüksek derecede koruma gösteren bir aşı henüz bulunmuş değil. Plasmodium’un genetik kompleksliği (yaklaşık olarak 5300 gene sahiptir), biyolojik çeşitliliği (Plasmodium strains) ve karmaşık yaşam döngüsü bu süreci zorlaştıran önemli faktörler arasındadır. Hâlihazırda RTS, S isimli bir aşı olsa da (geliştirilen ilk sıtma aşısı), bu aşının kısmi koruma sağladığı belirtilmiştir. RTS, S aşısı tek bir parazit proteinini hedef alır ve parazitin karaciğeri enfekte etmesini engeller; böylece çoğalıp tekrardan kana karışamaz. Bu yöntemle aşılanmanın sıtma gelişimine karşı kısa süreli olsa da bir nebze koruma sağladığı 2019 itibariyle Afrika’nın çeşitli bölgelerinde başlayan deneme çalışmalarında görülmüştür (ki bu denemenin tasarlanış biçimi başka tartışma konuları doğurmaktadır).

 

Daha etkili bir aşı geliştirmek adına Plasmodium parazitinin canlı ve bütün hâli kullanılmaya başlanılıp, elde edilen PfSPZ-RAS adındaki aşının yüksek dozda kullanımı sonrası klinik ortamda sıtmaya karşı yüksek derecede koruma gösterdiği rapor edilmiştir. PfSPZ-RAS’daki parazit radyasyon aracılığıyla zayıflatılmış olduğundan karaciğeri enfekte etse bile büyüyüp çoğalamaz.

 

Canlı ve bütün parazit içeren aşı kullanımındaki bir sonraki gelişme ise birkaç gün önce gerçekleşti ve yapılan klinik denemelerde daha önce elde edilmeyen enfeksiyona karşı koruma seviyesine ulaşıldığı belirtildi. Bu yeni stratejideki önemli nokta, bütün ve canlı parazitlerin diğer ilaçlarla birlikte kullanılmasıdır:

1) PfSPZ-CVac(PYR) aşısı pyrimethamine (PYR) ilacı ile birlikte kullanıldığında daha önceki PfSPZ-RAS aşısından daha etkili olmuştur.

2) PfSPZ-CVac(CQ) aşısı chloroquine (CQ) ilacının kullanımını içerir ve klinik ortamda gelişen sıtmaya karşı doğal bağışıklık sağlamıştır.[2]

 

PYR ve CQ ilaçlarının aşının yapılmasından birkaç gün sonrasında kullanılması canlı parazitin karaciğerden kana geçme ihtimalini ortadan kaldırmak açısından oldukça önemlidir. Bu ilaçların kullanımının zamanlaması paraziti karaciğerdeki gelişiminin yarısında öldürecek şekilde hesaplanmıştır.

 

Bu yeni aşılama stratejisinin laboratuvar dışındaki ortamlarda ne kadar etkili olabileceğini anlayabilmek için PfSPZ-CVac(PYR), Plasmodium falciparum’un Brezilya varyantı üzerinde test edildi (7G8 strain). Sonuçlar ise oldukça umut verici; laboratuvarda Afrika’da görülen tür (NF54 strain, ki bu da 7G8’den biyolojik olarak çok farklıdır) üzerine geliştirilen aynı aşının Plasmodium doğal varyantlarında da %80’e yakın koruma sağladığı görülmüştür.

 

Her ne kadar heyecanlandırıcı bir gelişme olsa da, aşıdaki canlı P. falciparum’un sıtmaya yol açmayacağından emin olmak için bahsedilen ilaçların zamanlı ve doğru kullanımına dikkat edilmelidir. Kontrolü klinik denemelerde kolay olsa da, milyonlarca kişinin aşılanmasında bu konuya özen gösterilmesi gerekecektir. Buna ek olarak, canlı parazit ve ilaç kombinasyonu sonucu oluşan karaciğer enfeksiyonundan gelişen doğal bağışıklığa rağmen, aşıda bulunan parazitin radyasyon gibi dış faktörlere bağlanmaksızın zayıflatılması paraziti öldüren ilaçların kullanımını gereksiz kılabilir ve buna bağlı güvenlik kaygılarını ortadan kaldırabilecek potansiyele sahiptir. Genetik mühendislik metodları -mesela Plasmodium’un karaciğerdeki gelişimi için gerekli olan genlerin silinmesi- ileride daha etkili ve güvenli bir sıtma aşısının geliştirilmesinde büyük rol oynayacağa benzemekte olup, denemeye değer bir stratejidir.

 


 

 

Referanslar

[1] World Health Organization (2020), World Malaria Report.

[2] Mwakingwe-Omari, A., Healy, S.A., Lane, J., Cook, D.M., Kalhori, S. et al. (2021). Two chemoattenuated PfSPZ malaria vaccines induce sterile hepatic immunity, Nature, 595, 289-294.

 

Fotoğraf: Липцо Козерога, Pixabay.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir