Gençlerin Hayatında Siyasetin Yeri

2020 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bazı adayların gençlere “Apolitik olmayın, gelin oy verin!” gibi mesajlar vermesiyle karşılaştık. Benim de içinde bulunduğum gençler, seçmenlerin çok önemli bir kısmını oluşturuyor ve biz keskin bir çizgiyle ikiye bölünüyoruz: Apolitik olanlar ve politik olanlar.

 

Kişinin bu konu üzerine karakterini oluşturmasında ise aile içinde konuşulanların rolü aslında çok fazla. Eğer evde siyaset sürekli konuşulan bir konuysa birey siyaset hakkında daha fazla bilgi biliyor ve bildiklerini tartışabiliyor. Bir diğer yandan eğer aile ev içerisinde pek fazla siyaset konuşmuyorsa bireyler de KKTC siyaseti hakkında tartışabilecek kadar bilgi edinemeyebiliyorlar. Ailelerin de siyaset konuşmasını etkileyen etkenler mevcut tabii. Yıllar içinde gelişen olaylar ailelerin dillerini, böylelikle de çocuklarının farkındalığını ve ilgisini etkileyebiliyor. Tabii şu an hayatımıza kullanımı çoğalan sosyal medya bu denklemdeki dengeleri biraz değiştirdi. Artık bazı gençler evde siyaset konuşmasa bile Twitter gibi platformlardan birçok bilgi edinebiliyor, tartışmaları okuyup kendi görüşlerini belirtebiliyorlar. Yıllar içinde sosyal medya gibi gençlerin politikliğini etkileyecek diğer dış etkenler değişim gösterdi. Böylelikle de sanırım eskiye kıyasla gençlerin ne kadar politik veya apolitik olduğunu hepimiz merak ediyoruz.

 

Bizim bu merağımızı biraz olsun giderecek bir araştırma Haziran 2020’de yayınlandı. Araştırma 9 yıllık bir kohort çalışması olmakta ve 2007 gençliği ile 2016 gençliği arasındaki siyasal katılım düzeylerini ölçmekte. Anket soruları daha fazla izleyici siyasal faaliyetler olan siyasal tartışmaya girmek, birisini siyasal iknaya çalışmak, siyasal simge taşımak gibi davranışlar ölçülmüştür. Bunun yanında oy vermek değil, oy vermek hakkındaki düşünceler ve oy vermeye eğilim değerlendirilmiştir. Anket çalışmasına katılanlar Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt, Geçitkale, Değirmenlik ve Akdoğan şehir ve köylerinden olmaktadır. Anketler araştırmada yazılana göre KKTC’deki tüm ilçe ve bucaklardaki devlet liselerinde, rastgele karşılaşılan 9. ve 12. sınıf lise öğrencilerine yapılmıştır. Çıkan sonuçlarda normal dağılım olmadığından hipotezleri desteklemek adına parametrik olmayan testler yapılmıştır. Bu nedenle bu saptanan verilerin güvenilirliğini düşük olsa da bize en azından bir fikir vermekte yardımcılar.

 

Sonuçlara göre 2007’den 2016’ya siyasal katılım düzeylerinde düşüş olmuştur. 2007’de oy vermeyi düşünen gençler katılımcıların %66,5’ini temsil ederken 2016’da %54,1’ini temsil etmekte, özellikle de “Herhangi bir siyasal partinin amblemini, tişörtünü veya bayrağını hiç kullandınız mı?” sorusuna 2016’da “Evet” deyen kişi sayısı yaklaşık olarak 2016’da %50 azalarak, 303’ten 157’ye düşmüştür. Araştırmanın “KKTC’deki ergen gençlerin bir siyasal katılım biçimi olarak oy verme niyetleri azalmıştır.” ve “KKTC’deki ergen gençlerin bir siyasal katılım biçimi olarak siyasal parti simgesi taşıma düzeyi düşmüştür.” hipotezleri çıkan sonuçlarla desteklenmiştir.

 

2004’te Annan Planı furyası takribindeki yıllarda yaşanan hayal kırıklıklarıyla gençler politikadan uzaklaşmış olabilirler. Araştırma verileri şu anki gençlerin durumu konusunda bize yol gösteremeyebilir lakin 2016 ve 2007 yıllarında veriler toplanırken yaşanan siyasi olaylar ve şu an yaşananlar arasında mutlak bir fark vardır. Sebebine ister Annan Planı umutsuzluğu deyin, ister her yeni parti ve bireyin sıradanlığının yaratmış olduğu umutsuzluk deyin, halk üzerinde öğrenilmiş umutsuzluk şu anda da gördüğümüz üzere artarak devam etmekte. 2010 seçimlerinde katılım %76,4, 2015 seçimlerinde %62,3 ve 2020 seçimlerinde ise katılımın %58,21 olduğu gözlemlenmiştir. 5 sene öncesi ve bu sene arasındaki fark, 2010 ve 2015 yılı arasındaki farktan daha az da olsa bile yıllar geçtikçe seçmenin sandığa gitme isteğinin az %50’lere kadar düşmesi olumlu bir gelişme değildir.

 

Gençler gözleri kör bir şekilde partilerin arkasında koşmamalı fakat gençler kendi ülkelerinin siyasi durumuna hâkim olmalı ve daha da bilinçli hâle gelmelidir. Daha fazla siyaset tartışmalı, tartıştıkça öğrenmelidir. Gençlerin kendi fikirleri olmalıdır. Bu topraklar bizim evimizdir. İstesek de istemesek de çoğumuzun havasına, suyuna, şarkısına, türküsüne, kültürüne, halk danslarına, yeşiline, denizine, insanının sıcaklığına, tarihî değerlerine kalpten bağlı olduğu evimiz. Hak ettiğimiz şekilde, hayallerimizin peşinden Kıbrıs’ta da gidebilmek için KKTC siyasetine hâkim olmalıyız. Biz umutsuz olmamalıyız. Bırakın yıllardır çırpınıp ellerine bir şey geçmeyenler umutsuz olsun. Biz çırpınalım, ne gördük ki umutsuz olalım? Çırpınmazsak zaten “belki”leri imkânsız yapıyor, olan şansı da kendi ellerimizle itiyoruz. Çırpınalım derken hakkımızı arayalım, aynı otobüs kazasında olduğu gibi haksızlığa karşı eylemler yapalım, siyaset tartışalım, oy verelim, eleştirelim, bu toplumu geliştirmeye yönelik STÖ’lerin yaptığı çalışmalara elimizden geldiğince katkı koyalım, en fazla da kendi üzerimizde çalışalım diyorum. Bir topluma en fazla faydamız kendimizi geliştirirken olur. Bu toplumun değerleri olalım.

 


 

Fotoğraf: Papaioannou Kostas, unsplash.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir