Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile İlgili Değerlendirmelerim

Aslında bu haftaki yazım Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan’ın idam cezası hakkında yaptığı olumlu açıklamalar ve idam cezasının neden gelmemesi gerektiği ile ilgili olacaktı. Ancak, bu seçim sonuçlarını görünce, dayanamadım ve görüşlerimi yazmak istedim.

 

Öncelikle tüm adayları ülkemizin demokrasisine katkı koydukları için tebrik ederim. Seçim sonucunda bazı adaylar tahminlerimden farklı, bazıları ise az çok tahmin ettiğim oranda oy aldı. Bu yazımda her aday için yaptığım değerlendirmeleri açıklamak ve katılım oranın hakkında da görüşlerimi iletmek isterim.

 

Oy kullanmayan yüzde 42’nin iradesi sonuca yansımamıştır

Öncelikle, katılım oranındaki düşüklük rahatsız olduğum bir konudur çünkü benim bildiğim üzere şu an bulunduğumuz sistemde halkın, görevdeki hükûmete veya cumhurbaşkanına sitemini veya onayını belirtmesinin (eğer bir halk ayaklanması planlanmıyorsa) tek yolu seçimlerde oy kullanmaktır. Özellikle 2010’da %76,37, 2015’te %64,12 olan katılım oranı bu seçimde %58,21’e kadar geriledi. Halkın bu eğilimi, ülkede bir çözümün veya sosyal ve ekonomik anlamda bir gelişmenin aday olan siyasilerle mümkün olmayacağını ya da artık hiçbir adaya veya siyasi partiye güvenlerinin olmadığını anlamına gelse de küresel COVID-19 salgınının vatandaşları seçim sandıkları gibi kalabalık ortamlara gitmekten alıkoyduğu dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

 

Birçok önlem alınsa da küresel salgından dolayı seçime gitmeyen vatandaşları anlayabilirim ama sosyal medyada veya normal hayatta günlük hayatın zorluklarından, ekonomik problemlerden ve siyasilerden şikâyet eden birçok kişinin seçime katılmaması beni endişelendiren bir gerçektir. Görüşlerinizi tam olarak yansıtan bir aday olmasa bile, görüşünüze en yakın olan adaya oy vermeniz bile seçimin meşruluğunu artırır ve seçim sonucunun halkın görüşlerini ne kadar yansıttığını gösterir. Mesela bu seçim oy kullanmayan %42’nin iradesi sonuca yansımamıştır.

 

İkinci tur Tatar-Akıncı

Seçim hiçbir adayın ilk turda oyların yüzde 50’sini alamamasından dolayı ikinci tura kaldı. İlk turun galibi oyların yüzde 32,34’ünü alan UBP’nin adayı ve Başbakan Ersin Tatar oldu ve onu takip eden bağımsız aday ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı oyların yüzde 29,84’ünü aldı ve 2015 seçimlerine göre oylarını yaklaşık %3 gibi bir oranla yükseltti. Ersin Tatar ise 2015 seçimlerinde UBP’nin adayı Derviş Eroğlu’nun aldığından %4 civarı daha çok oy aldı.[1] Kendi yaptığım gözlemleri göz önünde bulundurursam Tatar’ın başbakanlığı sürecinde salgın sürecini pek iyi yönetememesi ve Kıbrıslı Türklerin iradesini görmezden gelerek Ankara’ya gitmesi Tatar’ın oylarında bir düşüşe neden olsa da seçimlere bir hafta kala Maraş açılımı milliyetçi vatandaşların Tatar’a oy vermesini sağladı.

 

Akıncı ise seçime bağımsız girse de TDP, TKP-YG, BKP, Bağımsızlık Yolu ve Sol Hareket gibi siyasi partilerin ve örgütlerin desteğini aldı. Crans-Montana sürecinin bir çözüme ulaşamaması, görevinin son birkaç yılında Erdoğan ile zıt düşmesi ve biraz pasif kalması birçok kişiyi diğer federalist adaya yöneltse de Akıncı geçen seçimdeki oy oranının üstüne koymayı başardı. Özellikle, Türkiye tarafından demokrasimize yapılan müdahaleler, örneğin Tatar’ın T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Basın Danışmanı Ali Genç ile bir aya yakın bir süre boyunca bir otelde buluşup, görüşmesi[2] ve Türkiye’den gelen bazı yetkililerin birçok köyde Akıncı’nın aleyhine propaganda yapmaları[3] sanılanın tam aksine Akıncı’nın oylarını artırdı. Ancak Akıncı’nın seçim ofisinde olan coşkuyu anlamış değilim; önde gelen destekçilerinin birçoğunun Akıncı’nın seçimi ilk turdan bitirme şansını lanse ederken, Akıncı’nın Tatar’ın arkasında seçimi bitirmesi başka bir adayın görevdeki cumhurbaşkanına tercih edildiğinin de bir belirtisidir.

 

Erhürman beklenilenin altında kaldı

Şahsen, Erhürman’ın daha fazla oy olacağını tahmin ettim ama bu tahminimde yanıldım. CTP’nin kırmızı ve yeşil kanadını birleştiren bir lider olarak gördüğüm Erhürman bu seçimde bir önceki seçimin CTP adayı Sibel Siber’den daha az oy alarak, CTP’nin kendi içinde bir hesaplaşmaya hazır olmasını gerektiğinin izlemini vermektedir. Zira, 2013 yılından sonra hem genel seçimlerde hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parlak bir performans sergileyemeyen CTP’nin kendisine küsen taraftarlarını -ki bu taraftarlarının birçoğunun seçimlere katılmadığını düşünürüm- kendi saflarına tekrardan çekmesi gereklidir. Partinin bunu “ideolojide kırmızıya yönelerek” yapması gerekmektedir zira şu an birçok sol örgüt CTP’den ayrılan kişiler tarafından kurulmuştur ve bunun nedeni partinin sol ideolojiden uzaklaşarak daha ılımlı bir politika sergilemesidir.

 

Bu seçim Özersay ve Denktaş için iyi bir deneyim olmadı 

Seçime “Yeni Zamanlar” sloganı ile giren bağımsız aday Serdar Denktaş bana göre çok başarılı ve temiz bir kampanya süreci yönetse de beklediğimden daha az oy aldı (%4,20). Tatar’ın oylarını bir nebze kesse de bu seçim başarılı bir performans sergileyemedi ama temiz kampanyası ve gerektiği zaman irademize olan müdahalelere karşı çıkmasıyla birçok kişinin gönlünü kazandı.

 

Bağımsız aday Kudret Özersay için ise kayan bir yıldız tabirini uygun görürüm. Toparlanıyoruz Hareketi ile çok ciddi sayıda hem sağ hem sol kesimden destekçi bulan Özersay, temiz siyaset sloganıyla binlerin sevgisini kazandı. Ama dörtlü hükûmetten çekilip, UBP ile hükûmet kurması, daha önce verdiği sözlerine sadık kalamaması, salgın sürecinde hükûmetin başarısızlığı ve kendisini destekleyen Halkın Partisi’nin sağlam bir tabana sahip olmaması 2015 yılında aldığı yüzde 21,25’lik oyun yüzde 5,24 gibi tahrip edici bir oy oranına düşmesi kendisini siyasete kısa bir ara vermeye teşvik edebilir ki kendisi de birkaç saat önce buna benzer bir açıklama yaptı.[4]

 

Arıklı ve diğer adaylar

Bu seçim sürecinde en şansız olan kesinlikle YDP’nin adayı Erhan Arıklı’ydı. Virüse yakalanan ve yaklaşık 30 gün karantinada kalan Arıklı kendi seçim kampanyasında büyük bir rol oynayamamış ve oyların sadece yüzde 5,36’sını alabilmiştir. Peki eğer virüse yakalanmasaydı, daha fazla oy alabilir miydi? Pek sanmıyorum.

 

Diğer adaylara gelecek olursak: Bu seçimlerde 11 adayın yarıştığı ve bazılarının gerçekten çok az oy aldığı bellidir. Geriye kalan 5 adayın toplam oy oranlarının yüzde 1 bile olmaması, ilerdeki seçimlere aday olma kriterlerinde belli kısıtlamalara neden olabilir.

 

İkinci tur hakkındaki görüşlerim

İkinci turda YDP ve DP’nin destekçilerinin UBP’nin adayı Ersin Tatar’a oy vereceğini düşünüyorum, fakat bu durumda Serdar Denktaş’ın ne mesaj vereceği DP taraftarları için büyük bir önem taşımaktadır. HP’nin seçmenlerini serbest bırakacağını ve bazılarının Tatar’a bazılarının da Akıncı’ya oy vermekle birlikte bazı seçmenlerinin de sandığa gitmeyeceğini düşünmekteyim. Ayrıca, ikinci turda kilit bir parti olan CTP’nin kararı bence çok önemlidir. Birçok CTP’li Kıbrıs konusunda Akıncı ile benzer görüşlere sahip olsa da CTP’nin Akıncı’ya resmî bir destek vermesi halinde CTP’lilerin bu çağrıya uyacaklarından şüpheliyim ki bu seçimde Akıncı ve Erhürman destekçilerinin çok büyük tartışmalarına tanık olduk. Eğer CTP seçmenleri 2015’de olduğu gibi Akıncı’yı desteklerse, Akıncı’nın ikinci turu kazanacağına inanırım. Umarım ikinci turda Kıbrıslı Türklerin iradesine, demokrasisine, kültürüne sahip çıkan ve Kıbrıs’ta çözüm odaklı bir siyaset yürüten aday seçimi kazanır.

 

Not: Gönül isterdi ki daha derin analizler yapalım ama seçimin pazar geç saatlerde bitmesi ne yazık ki yazıyı hızlı bir şekilde yazmama neden oldu.

 


 

Referanslar

[1] Site editörleri (2020). “Tatar ve Akıncı 2. Turda”. Yenidüzen.

[2] Site editörleri (2020). “İşte Müdahalenin fotoğrafları”. Özgür Gazete.

[3] Site editörleri (2020). “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: ‘Büyükelçilik seçim karargahına döndü'”. Kıbrıs Postası.

[4] Site editörleri (2020). “Özersay: Üzüntü içerisindeyim”. Kıbrıs Yenigün.

 

Fotoğrafın tüm hakları, alındığı kurum olan Yenidüzen gazetesine aittir. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir