Globalleşme 101: Globalleşme Nedir? Var Olmakta mıdır? (1)

Globalleşme, sürekli duyduğumuz ve günümüz dünyasını anlatmak için kullandığımız bir kelimedir. Bu kelimenin kullanımının yaygılığına rağmen, çoğumuz globalleşmenin hayatımızdaki etkilerini bilmiyoruz. Globalleşmeden bahsetmek isteme sebebim de, hayatımızın her alanında (ekonomi, toplum, siyaset, kültür vb.) değişime sebep olduğu söylenen küreselleşmenin temelini vurgulamak istememdir.

 

Küresel olarak yayılan kapitalizm ile başlayan globalleşme, tüm dünyada neoliberalizm ve küresel pazar ekonomisi amacı ile desteklendi. Globalleşme, dünyada her açıdan olan karşılıklı bağlılığın derinleşmesi, genişlemesi ve hızlanması anlamına gelir.[1] Aynı zamanda, globalleşme hem dünya çapında sıkışma hem de artan bilinç ile de bağdaştırılıyor.[2] Ancak globalleşme hakkında düşünmemiz gereken ve çokça da tartışılan konu, globalleşmenin varlığıdır. Bu makalenin devamında ise amacım argümanın iki tarafını da sunmaktır.

 

Toplam talebe odaklanan Keynes ekonomisi II. Dünya Savaşı’ndan sonra başladı. Ancak ekonomiye bu şekilde olan yaklaşım 1970’lerde Thatcher-Reagan neoliberalizmi, serbest piyasa ile sona erdi. Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Sovyetler Birliği’nin de çöküşü ile, kapitalist Batı’dan izole olmuş komünist blok ülkeleri de global pazar ekonomisine entegre olup neoliberal ekonomiyi benimsemeye başladı. Neoliberal görüşün küresel olarak benimsenmesinin, ülkeleri ve insanları birbirine bağladığı öne sürülüyor.

 

Global bir dünyada dört adet gereksinim (pazar, kaynak, bilgi teknolojileri ve ekoloji) olduğu düşünülmekte ve bunları içeren global düzene ise McWorld denmektedir.[3] McWorld uluslararası servis ve ticaretin McDonaldlaşmasının1 global düzeydeki etkileri demektir ve dünyanın her yerinde görebileceğimiz McDonald’s restoranlarının yayılmasının sebebi de globalleşmedir. Globalleşme özelliklerine bakıldığında, dünya çapında hareketliliğin, çok uluslu şirketlerin ve uluslararası temasın artışı ile dünya çapında sosyal bütünlük ve dayanışmanın hegemonyası göze çarpmaktadır.

 

Washington Consensus on adet ekonomik politikadan oluşan ve krizde olup gelişmekte olan ülkeler için sunulan standart bir reform paketidir. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü tarafından önerilen neoliberal ekonomi politikalarıdır.[4] Bu politikalardan bazıları özelleştirme, serbest ticaret ve mali disiplindir. Bu politikalar ise gelişmekte olan ülkeler tarafından benimsenmekte ve bunların küresel şekilde, çoğu ülkede kullanılması ise bize globalleşmenin varlığını göstermektedir.

 

Globalleşmenin varlığını sosyal problemleri inceleyerek de görebiliriz. Örneğin, globalleşme sayesinde kadın haklarının -ağ oluşturularak ve teknoloji sayesinde iletişimin kolaylaşması ile- güçlendiğini görebiliriz. Bu da bize globalleşme ile artan iletişimin ve global köyün2 varlığını göstermektedir. Globalleşme ile tüm dünyanın küresel bir köye dönüştüğü düşünülmektedir.

 

Ancak globalleşmenin mevcudiyetinin savunulduğu kadar var olmayışı da savunulmaktadır. McWorld kavramına karşı olarak, tekrar kabileleşmenin söz konusu olduğu da iddia edilmektedir. Globalleşmenin savunduğu dünyanın enterkonnekte ve dayanışma içinde olmasının aksine ulus devletlerin Lübnanlaşma3 yaşadığı ve insanoğlunun savaş ve kan dökmeye rağbet ederek birbirlerine karşı olduğu savunuluyor. Küresel bir köy olmak yerine, ırkçılık, ayrımcılık, ön yargılarımız ve zenofobi toplumun her yerinde bulunmakta.

 

Örneğin, globalleşme ile kadın hakları gerçekten güçlenmekte mi? Cevabınız evet ise, peki dünyadaki tüm kadınlar mı güçlenmekte? Dünya Bankasının, kız çocuklarına ve kadınlara, topluma katkıları için teşekkür etmesini düşünelim mesela. Dünyadaki cinsiyet eşitliği için yapılan toplumsal hareketler bütün kadınları mı pozitif etkiliyor, yoksa beyaz, üst ve orta sınıf kadınları mı?

 

Globalleşmeye kuşkucu bir şekilde yaklaşanlar “global köy” kavramı hakkında da şüpheci. Eğer gerçekten küresel bir köyde yaşıyorsak, küresel de bir ekonomimiz var demektir. İstatistiklere bakıldığında, eğer tüm dünyayı temsil edecek yüz kişi seçecek olursak, bu yüz kişiden sadece altısı Amerikan olur. Ancak bu altı kişi tüm köyün gelirinin %50’sine sahip, ve Amerikanlar dışındaki doksan dört kişi de gelirin diğer yarısını kendi arasında paylaşıyor.[5] Yani küresel ekonomi dediğimiz şey, özellikle OECD4 ülkelerinin arasından zenginleri içeriyor. O zaman buna küresel ekonomi diyebilir miyiz? Hiç sanmıyorum.

 

Globalleşmenin varlığı da çoğu zaman bizi kesin bir cevaba götüremeyecek, tartışmalı ve günden güne fikrimizin değiştiği bir konu. Şu an yaşanan pandemiyi de göz önüne alırsak, virüs için birlikte çalışan ülkeler ve teknolojinin gelişmesi bize globalleşmenin varlığını gösteriyor. Ancak bu denklemdeki eşitlik ve küresellik derecesinin tartışılır bir konu olduğunu düşünüyorum. Neoliberal kapitalist düzen ve teknolojinin artışı ile dünyanın daha enterkonnekte olduğuna inanmama rağmen her ulus devletin ve her insanın aynı derecede bağlanmadığını ve aynı derecede globalleşmediğini düşünmekteyim. Globalleşmenin küresel olmadığını ve sadece belirli ülkeler tarafından tecrübe edildiğine inanıyorum. Peki o zaman eğer globalleşme küresel olarak deneyimlenemiyorsa, bu konsepte hâlâ globalleşme diyebilir miyiz?

 

Notlar

1- Toplumun, McDonald’s gibi hazır yemek restoranlarının özelliklerini benimsemesine denir. Amerikan sosyolog Ritzer tarafından bulunan bu kavram, 20. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır.

2- McLuhan tarafından bulunan ve medya teknolojilerinin artışı ile tüm dünyanın daha fazla enterkonnekte olduğunu savunan bir konsepttir.

3- Uluslararası politikada çok yaygın olarak konuşulan, Lübnan’ı kaynak göstererek din ve etnik konulardaki bölünmeyi belirtmektedir.

4- İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’dır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik kalkınma amacı için kurulmuştur.

 


 

Referanslar

[1] Held, D. (1999) Global transformations: politics, economics and culture. 1st ed. Stanford: Stanford University Press.

[2] Robertson, R (1992) Globalization as a Problem IN Lechner, F.J. and Boli, J (eds) (2012) The Globalization Reader, 4th ed. Malden/Oxford/Carlton: Wiley-Blackwell.

[3] Barber, B.R. (1992) Jihad vs. McWorld IN Lechner, F.J. and Boli, J (eds) (2012) The Globalization Reader, 4th ed. Malden/Oxford/Carlton: Wiley-Blackwell.

[4] Deacon, B (2013) Globalization and Social Policy in Developing Countries IN Surender, R and Walker, R (eds) (2013) Social Policy in a Developing World, Cheltenham: Edward Elgar Publishing Limited.

[5] Hamelink, C. (1999) The Elusive Concept of Globalisation IN Lechner, F.J. and Boli, J (eds) (2012) The Globalization Reader, 4th ed. Malden/Oxford/Carlton: Wiley-Blackwell.

 

Görsel referansı: Giving Compass (2018) The ‘McDonaldization’ Of Higher Ed. https://givingcompass.org/article/the-mcdonaldization-of-higher-ed/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir