Köylüler Birlik Oldu, Paşaya Karşı Durdu: Gavur İmam İsyanı

Aslında şarkısını ilk kez dinler dinlemez araştırdığım, hep de ilgimi çeken bir olay oldu Gavur İmam İsyanı. Yazarı anonim olan, Dolama şarkısının ezgisiyle bestelenen ve önce Sol Anahtarı daha sonra ise Bandista tarafından seslendirilen bu şarkının sözleri kadar, olayın kendisi de bir o kadar ilginçtir.

 

19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başlamasıyla sahip olduğu topraklar birer birer kaybedilmeye başlandı. Osmanlı Devleti topraklarında yaşayan azınlıkların bağımsızlık isyanları Osmanlı Devleti’ni ekonomik olarak yıpratırken, toprak bütünlüğünü de tehdit etmeye başladı. İlk olarak 19. yüzyılda Sırpların isyanı ile başlayan bu süreç daha sonra Yunanların isyan etmesiyle devam etmiştir. Yunanlar bağımsızlık taleplerini 1829 yılında Yunan Bağımsızlık Savaşı sona erene kadar sürdürürler. Bu dönemde 1827 yılında Rusya, Britanya ve Fransa ile savaşılan Navarin Deniz Muharebesi Osmanlı Devleti için bir facia olarak sonuçlanmıştır. Bu savaştan bir yıl sonra, 1828-1829 yılları arasında Osmanlı-Rus savaşı yaşanır ve bu savaşın sonunda Osmanlı Devleti imzaladığı Edirne Anlaşması’yla Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul eder. Dolayısıyla, Yunanlar Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazanan ilk ulus olur.

 

Ayrıca, Avrupa’daki sanayi devrimini ve teknolojik gelişmeleri takip etmeyen Osmanlı Devleti ekonomik açıdan bir buhran yaşıyordu[1] ve bu buhran elinde bulundurduğu topraklarda halkın hoşnutsuzluğuna ve Osmanlı yönetimine karşı bir siteme yol açıyordu. Osmanlı döneminin gerilemesiyle, giderek artan vergiler Kıbrıslıların altından kalkamayacağı bir yük hâline gelir ve halk bu durumdan şikâyet etmeye başlar.

 

Gavur İmam, Baf vilayetine bağlı Trimithousa köyünde yaşayan Polili bir ağa olarak bilinir. Bazı iddialara göre, vergilerini peksemetle ödeyen Gavur İmam’dan artan vergiler nedeniyle daha çok peksemet istenmesinden, diğer iddialara göre ise İmam’ın peksemetlerinin beğenilmediği için vergi olarak peksemetin kabul edilmeyeceğinden dolayı, İmam isyan hazırlıklarına başlar.[1] Tabii isyanın nedeninin peksemetler olması kesin olmamakla beraber, asıl nedeni artan vergiler olarak bilinir. Gavur İmam iki toplumdan da birçok destekçi buldu ve halkın ağır vergilere sitemi otoriter Osmanlı yönetimine karşı iki toplumlu bir halk hareketi hâlini aldı.

 

Daha önce aynı nedenlerle gerçekleşen ve Nikolas Theseus tarafından başlatılan Larnaka İsyanı vergilerin biraz azaltılmasıyla yatıştırılsa da Karpaz’da Keşiş Ionnikious’un bir isyan daha başlatmasını önleyemedi. Ancak Keşiş’in başlattığı ayaklanma kanlı sonlandı ve Keşiş idam edildi.

 

Gavur İmam İsyanı ise zamanlama açısından diğer isyanlarla aynı yılda (1833) olmasına rağmen Osmanlı’nın Mısır’da yaşadığı problemlerin arttığı zamana denk gelmiştir. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır’daki ayaklanması Osmanlı’nın Mısır’dan Kıbrıs’a asker yollamasını güç hâle getirdi.

 

Gavur İmam İsyanı’nın önemli özelliklerinin biri de adadaki üst sınıfın isyana karşı olması ve gerek Ortodoks Kilisesi gerek Osmanlı burjuvazisinin köylülerin isyanını engellemek için iş birliği yapmasıdır. Gavur İmam’ın safında ise alt gelirin mensubu olan fakir Müslüman ve Hristiyan köylüler vardı.

 

Önce Baf’ı kontrolü altına alan Gavur İmam ve destekçilerinin planı Limasol ve Larnaka’yı da ele geçirip Lefkoşa’ya yürümekti[2]. Bazı kaynaklar ise İmam’ın Karpaz’daki isyancı Keşiş Ioannikios ile birleşip adadaki Osmanlı yönetimine son vermek istediğini belirtmektedir. Ancak Kıbrıs Valisi ve Mısır Valisi’nin anlaşması gözlerin Gavur İmam’ın isyanına çevrilmesine yol açtı ve ordu Lefkoşa’da toplandı ve isyan bastırıldı. İsyana katılan birçok Kıbrıslı Türk ve Rum idam edilirken, Gavur İmam ise adadan kaçmıştır; ancak daha sonra o da idam edilmiştir.

 

Şahsen 1833 yılındaki üç ayaklanmadan biri olan Gavur İmam Ayaklanması’ndan öğrenilecek birçok şeyin olduğunu düşünüyorum. Bu adanın sahibi olan iki halkın din, dil ve millet farklarına bakmaksızın kendilerini sömüren ve yaşam koşullarını zorlaştıran Paşa’ya, Osmanlı yönetimiyle iş birliği içinde olan Kilise’ye ve adada statükonun devam etmesi için uğraşan burjuvaziye karşı gelmesi ve iradesini göstermesi o dönemlerde çok sık görülen bir şey değildi.

 

Sınıfsal benzerliklerini, birbirlerini ayrıştıran etnik özelliklerinden önde tutmak aynı kara parçasında yaşayan her ulusun yapması gereken bir şeydir; zira sadece birleşik bir mücadele cephesiyle zulüm ve acı son bulur ve bizim geçmişte de şimdi de ve kesin olarak yarın da böl ve yönet politikalarıyla ülkemizin sırtından beslenen kurtlara taviz vermeyecek irademiz mevcuttur.

 


 

Referanslar

[1] Okan, A. (2018). “Peksemetin önemi!”. Havadis.

[2] Karahan, O. (2020). “Gavur İmam İsyanı – Kıbrıslıların en destansı mücadelesini hatırlamak”. Kıbrıslılar Birliği.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir